herşeyi gördüğünü,tüm olasılıkları yaşadığını düşünenler susarlar.güçlü olarak görülmeye ölesiye ihtiyaç duyacak kadar güçsüz olanlar susarlar.sonsuza dek konuşabilecek olanlar en çabuk susanlardır genelde...
demiş hoş bir ablamız
bu nokatadan sonra yaşantımızın tavan arasına girip iyi bi temizlik yapmalıyız galiba.
ve sonunda da anlatılacak çok şey varken bir ölü olmamayı seçmek sanki doğru olan gibi geldi...
ne söylenirse söylensin eksik kalacak durumlarda hiç bir uzunluktaki konuşmanın başaramayacağı kadar iyi bir biçimde derdini anlatıp söze mahal bırakmamak.
insanoğlunun dünyayı büsbütün yaşanılmaz kılan en büyük iki hatasından biri..
1. fikirleri olanlar söylemez
2. hiçbir fikri olmayanlar fikri varmış taklidi yapar
ilk grup susmayı bilgelikten sayıp büyük bir gaflet halinde dünyayı pisliğe terk eder...
konuşulursa o insanı kaybedeceğini bilmektir.
sorunlar vardır yada kuşkular bunlar açıklanırsa kavga çıkacağına eminsindir.ama o insan en son kaybetmek isteyeceğin kişidir.en sevdiğin en çok değer verdiğin.tüm taşların üstünden atlayabileceğini sanarsın.bir sonraki sorununda buna ekleneceğini aklına bile getirmezsin.kavga edemeyeceğin kadar değerlidir senin için kaybedemeyeceğin kadar özel.sarılırsın sadece seni anlamasını beklersin.susarsın.ne oldu der seni çok seviyorum dersin ve yine susarsın.hiçbirşey onu üzmeye değmez.kendinden çok seversin.susarsın.
susmak bir gidişi kabullenmektir..konuşamazsın anlatacak çok şeyin varken konuşamazsın çünkü konuşmak çözüm değildir ayrılığı zorlaştırır..söylemek isteğin her şeyi içine gömersin susman gerekir ve bir ömür anlatamadıkların içinde bir uhde olarak kalır...
elias canetti'ye göre gerçekten güçlü olan veya bazende bulunduğu ortamda gücü üzerinde bulundurmak isteyen insanların bilinçli olarak yaptığı eylem.
(bkz:
kitle ve iktidar )
anlatacaklarının sonunun nereye varacağını bilerek ya da bunu kestiremeyerek susmaktır. söyleyecek çok şey vardır kalbini açıp herşeyi bir bir aktaracaksındır ama susarsın, karşındakinin bunu anlayamayacağını düşündüğün için susarsın ya da o anki ruh halinle giderek artacak olan sinirini görürsün ve ağzından çıkanları kulağının duymayacağı endişesiyle susarsın. susarsın çünkü anlatacaklarının sonu yine yüreğine saplanacak hançerdir, susarsın çünkü konuşmak kifayetsizdir... susarsın, dışına akıtıp karşındakini de zehirleyeceğine içine akıtıp kendi kendini zehirlersin.
kimi zaman tercih edilebilecek en iyi yoldur ve çok şey anlatılmış olur.
fransız filmlerinde çokça vuku bulur.
bir de mersin'deki
enteller caddesi'nde çok sık karşılaştım bu olayla. insanlar, adım başı kah anlatılacak çok şey varken susuyorlardı kah kanayan kelimelerde boğuluyorlardı.
kitap gibi durmak da denebilir.