vakti geldi sanırım kendisine bir şeyler yazmanın.. bak sarhoşum şimdi, yoksa kolay kolay duygusal şeyler yazmam böyle, bilirsin.. düşünürüm ama yazmam..
yıl 1995, kazanmışız bi anadolu lisesi, allahın siktir ettiği yerde, sincanda.. gideceğiz, mecbur.. gerçi o sıra aile git derse gidecez, başka seçeneğimiz de yok, yaş 11.. ne diyebiliriz ki başka.. işte bu herifle o zaman tanıştım.. o zamanlar cana yakındık tabii, hayat bizi sikmemişti daha, konuşuyoduk herkesle.. kaynaştık
barflyla da.. ailesel mevzularımız ortakmış, o zamanların modası kan kardeşi oluverdik bi anda. bildiğin kolları kestik, kanları karıştırdık, öyle kan kardeşilik yani..
fazla ayrıntıya girmeyim, az harcamadık birbirimizi.. sen beni hayattan soğuttun karakterinle.. böyle adam olmaz olsun dedim, lanet ettim seni tanıdığım güne.. 15 yıl sürekli beraber içen sıçan adamların karakteri bu kadar mı farklı olur arkadaş.. sen bukowski oldun, ben de bacanga işte..
ben de seni hayattan soğuttum gerçi, iki kere ölümden döndün benim yüzümden, benim sarhoşluğum yüzünden.. neyse ki toplamda yirmi dikiş, bi burun kırığı, yarım metre saç eksiği, bi de türkiye gerçeğiyle kurtardın yine.. alkol ve hayat.. benim gibi bi adamı bile zıvanadan çıkardı, ceremesini de sen çektin.. neyse ki biliyorum siklemediğini, rahat rahat konuşuyorum onun için..
15 yıl yetmemiş bize 25 yıllık hayatımızda.. bu şehirden de beraber gidecez sanırım.. gidemesek de farketmez gerçi.. ne farkeder ki.. işte öyle bi adam bu.. hatırlatıyorum sarhoşum.. ilk içmede yazdıklarımı hatırlatma bana, daha duygusal girerim, ağlatırım seni, akıllı ol..