türk edebiyatı'nın en büyük isimlerinden. öykücü, romancı.
hacettepe üniversitesi'nde verdiği mantık derslerinde, dinlenen şarkının akabinde tahtaya şarkının mantıksal dizilişini yazan ilginç insan.
uzun sürmüş bir arayışın sonunda anadolu üniversitesi'nde bulabildiğim robert bresson'un 'sinematograf üstüne notlar'ını okul kütüphanesine bağışlamış adam.
oldukça enteresan ve etkili yazıların sahibidir. etkilenmemek elde değil. (bkz:
gece)
baygındım/ölüydüm/yüzüyordummorbirsuda/
gözümkapalıydı/konuşmuyordum/
oyunbitmezkidiyordum/vezireçıkıyordum/
vezirleribenimdiyeşillerin/almıştım/
alıyordumartık/karşıkarşıyagelmiştik/
oyunbitmezkibitmezkibitmezki
yapıtları:
öykü
troya'da ölüm vardı (1963)
uzun sürmüş bir günün akşamı (1970)
kısmet büfesi (1982)
roman
gece (1985)
kılavuz (1990)
anlatı
göçmüş kediler bahçesi (1979)
narla incile gazel (1995)
altı ay bir güz (1996)
lağımlaranası ya da beyoğlu (1999)
deneme
ne kitapsız ne kedisiz - denemeleri (1994)
öteki metinler (1999)
çeviri
şehir çocuğu (h. wouk) (1953)
abraham lincoln (e. ludving) (1953)
doktor martino (w. faulkner) (1956)
ölen adam (d. h. lawrence) (1962)
peter pan (j.m. barrie) (1966)
sessiz bir ölüm (s. de beauvoir) (1966)
bella'nın ölümü (g. simenon) (1981)
üç deneme (i. calvino) (1993)
kedisever ankara'lı yazar. yazı yazmaya oturduğunda çok sevdiği kedisi "bibik" yanıbaşındadır. kucağından masaya atlar, karasu'nun yazan eline, kalemine sarılır. makinede yazıyorsa daktilonun tuşları arasında gezinir.
baygın yatmıyorsanız, ölü değilseniz, ya da acıyla kıvranmanın dayanılmaz bir noktasında değilseniz, dil, içinizden çıkamıyor bile olsa, içinizde işlemektedir. işitecek tek bir kulak varsa, sizinki değilse o kulak, büyük olasılıkla bir dil daha işleyebilir. karanlığı kudurtmağa yeter bu! diyen usta. yazdıklarını işitecek tek bir kulak varsa bile tam işitebilmesi için asla okurun beklentilerine göre şekillendirmeyen, insanın en derin, en karanlık, en kötücül yanına da; en sevgili, en umut vaadeden, en insan yanına da, benzerine kolay rastlanmayacak bir mesafeyle yaklaşabilen bir yazardır karasu.
sevmeyi öğrendiğin gün eksiğin kalmayacak da der...
"ölüler her şeyi bilir; öğrenmenin yolu da ölmektir."
gelmiş, sessiz sedasız yazıp, sessiz sedasız çekilmeyi bilmiş kedigil. kedicil de denebilir. demişliğim var.
göçmüş kediler bahçesi kitabında yer alan
usta beni öldürsen e öyküsü tekrar tekrar okunasıdır...
"biraz gizemli, biraz şiirli bir şey göster insanlara; unuttukları, gömdükleri duyguları, duyarlıkları, içlilikleri biraz kışkırt; ne zamandır geride bıraktıklarına inandıkları birtakım çocukluk korkularını, kaygılarını, çekingenliklerini karıştırıp bulandır; ondan sonra da istediğini yaptır onlara."
gece / bilge karasu
<< insan soyuna soyuna deriye varır, onura, öz saygıya varır. bunları yüzmek, koparıp atmak, güçtür ya; soyunmayı yürekten benimsemiş kişi, sırası geldiğinde, bu son adımı atmayı değer bellediğinde, ölmesini bilir. ne ki, bir tek kez yapılabilecek bu işi, böyle bir eylemin değerini anlayacak kişiler karşısında yapmak ister. yanılır da, sırası geldi diyerek, olmayacak bir yerde girişirseniz bu işe, acı bir masal olur çıkarsınız. >> demiş adam.
"gerekçe, ödevler, yükümler karşısındaki "eşitliğin" bozulmuş olmasıdır. artık tanımadıkları, tanımak istemedikleri ileri sürülen yasalar gereğince bu insanlar o yasaların, dolayısıyla siyasal birimin dışına çıkarılır. ama başka bir siyasal birimin yasaları da kendilerini korumadığı için bu insanlar 'ortalık yerde' kalakalırlar. ne azınlıktırlar artık, ne de yabancı; ya da hem yabancı hem azınlıktırlar: usa sığmaz bir durumdur bu ama bu durumda kalmış olanlar dışında, durumun usa sığmazlığı kimseyi şaşırtmaz. çeşitli 'sığınma' biçimlerine yol açılır, ya da, açılmaz!"
-bilge karasu; öteki metinler.
insan soyuna soyuna deriye varır, onura, öz saygısına varır. bunları yüzmek, koparıp atmak, güçtür ya, soyunmayı yürekten benimsemiş kişi, sırası geldiğinde, bu son adımı atmağı değer bellediğinde, ölmesini bilir. ne ki, bir tek kez yapılabilecek bu işi, böyle bir eylemin değerini anlayacak kişiler karşısında yapmak ister. yanılır da, sırası geldi diyerek, olmayacak bir yerde girişirseniz bu işe, acı bir masal olur çıkarsınız.
incitmebeni adlı öyküsünden...
"herkesi aldatmış, aldatmayı iş edinmiş bile olsak kendimizi aldatmamak gerekmez mi?"
gece