gayet olağan bir durumdur. birkaç ay önce üsküdar'da küçük kızının elinden tutmuş yürürken görmüştüm birini. bugün gelen bir düğün davetiyesinden
* anladığım kadarıyla bir tanesi daha yuvadan uçmakta. ikisi üst üste gelince yaşlandığımı hissettim bir an.
"böylesi düşman başına" deyişinin hayat bulmuş hali.
aradan hatrı sayılır bir zaman geçse de insanda garip bir iç sızlamasına sebep olan durum
(bkz:
nikah masası)
eğer hala seviyorsanız
ümit besen'den
nikah masası şarkısını açıp rakı sofranızın kurulma vakti gelmiştir. ümit besen olmaz derseniz
rober hatemo beyaz ve sen de bu iş için uygundur.
eski sevgililerin evlenmesinden iyi, eski sevgililerin birbiri ile evlenmesinden hayli hayli iyi bir durumdur.
yıllar olmuştur ayrılalı sonra birgün aklınıza gelir birden, ne de olsa bir zamanlar çok güzel şeyler paylaşılmıştır. hemen telefona gidilir, ilginç bir şekilde hala numara ezbere hatırlanıyordur. telefon çalar çalar, sonunda açılır.
sesi tanırsınız annesidir bu...
iyi günler, dersiniz. x ile görüşebilirmiyim?
kim arıyor? der annesi.
kendinizi tanıtırsınız, hatırlar sizi. sonra biraz durur ve acılı mı, alaycı mı olduğunu anlayamadığınız bir sesle "o evlendi, artık" der.
garip bir şekilde içiniz sıkılır, karnınız ağrır, anlık bir kızgınlık ve kıskançlık yaşarsınız. neyse selam söylenir , telefon kapatılır.
ama içinizdeki duyguları tanımlayamaz hale gelirsiniz. biraz utanarak yeni sevgilinin yanına gidersiniz, anılarınızla beraber tabi.
işte böyle bir şeydir eski sevgilinin evlenmesi.
üzücü, bir o kadarda ders alınması gereken hadise.
evlilik yaşının geldiğini insanlara hatırlatan durumdur.
"vay be unutmuş beni" dedirten hadisedir. sevgili unutulduysa sorun yoktur lakin hala ona karşı ilgi varsa durum vahimdir. kaçarı yoktur, beş ton gözyaşı dökülcektir.
hala seviyorsanız içinizi acıtacaktır. yok acıtmıyorsa artık sevmiyorsunuzdur. mutlu bile olabilirsiniz. yaralarını sarmış demektir. darısı artık başınızadır..
eski sevgilinin ölmesinden daha katlanılabilir bir durumdur.
yıllar sonra gelen edit: söz konusu ihanet eden eski sevgiliyse günde 5 vakit ölsün diye beddua ediliyormuş meğerse, yaşamadan bilinmiyormuş..
o kadar felaket bir duygu yoğunluğu barındırır ki içinde fantezi/taverna müziği bu hadise sonucu doğmuştur.
(bkz:
nikah masası)
(bkz:
nikah memuru)
gözlerden yaşlar akıtan, hüznün tanımını sil baştan yaptıran... hiç bir şeyi yanlış ya da eksik yapmadığınızdan dolayı mutlu iken siz, aslında doğru ya da tam yapabileceğiniz onlarca şey varken bunları yapmamış olduğunuzu düşünüp pişman ettiren...
iki ay olmuş evleneli. haberini alalı ise bir gün bile olmadı...
bir başkasıyla evlenene kadar hiç bu kadar "benim" hissetmemiştim...
yazılan her giri gerçek hayattan alıntı olmayabiliyor... keşke bu da öyle olsaydı...
bir zamanlar ortak hayaller kurduğunuz, onsuz olamadığınız birinin evlendiğini sizden tamamiyle uzaklaştığını, üstüne sizden mutlu olduğunu öğrendiğinde ne yapardınız? hele çalıştığın yer bir fotoğrafçı ve sen orda grafikersen nikah fotoğraflarını senin yapman çok daha fazla üzücü bir durum. tanrı bana bunu yaşattı çektiğim acı yetmiyormuş gibi.. elindeki işi bitirip işten ayrılırsın. bir bira şişesi bir zamanlar el ele yürüdüğünüz sahilde şimdi yalnızsındır. denize bakarsın ağırca bir şeye kendini bağlayıp atlamak istersin. ama o kadar yürekli değilsindir. yapamazsın birşeyler tutar. belki ordan geçmekte olan bir arabada çalan ikinizin parçası seni hayata bağlar tekrar. birilerinin karşına çıkmasını beklersin. tıpkı bir zamanlar onun dönmesini beklediğin gibi...
(bkz:
artık bu sabahların bir anlamı yok)