hadi biraz öğrencilik yıllarımıza gidelim.
edit : bi tık üstü arkadaştan aldığın kombine ile
yeni malatya spor kasımpaşa maçına gitmektir. çıkışta 10km yürümeyi göze alarak cehindeki son parayla sevgiliye yarım ekmek arası ciger kavurma ve kücük ayran ısmarlamaktır.. üzerine tanımam..
aslında o an girmeyeceğin bir mağazanın kapısında beş yüz punto ile yazılmış "indirim" yazılarını görerek girmek ve reyonlar arasında gezerken önce ürünlerin üzerindeki etiketleri evire çevire fiyat bilgisine ulaşmak, fiyat yazmayan bir etiket gördüğünde pek de riske girmemek.
aha kadillak sevil,
sevil de kadillak, aĝlama kadillak, yoksa zehrolur bu kahpe hayat
kimin acaba?
ulan şu siktiminin şehrinde de ne züppeler var ya
yanina park edelim de bakarsin uğur muğur bulaşir.
(bkz:
sevil de sevme)
kredi kartı kullanmaktır. bugün olmadığı için yarınlarda daha geniş zamanlarda öderim demektir kart kullanmak. ben bu ay başında kışlık alışveriş yaptım sadece gerekli şeyler mont ve bot. karttan çektim bu ay da ödeyemeceğim için vakıfbank kartımın ekstresini ertelettim. neyse ki bunu keşfettim.
karisik cerez ikram ederken cekirdek ve misir karisimi koymak
et doner yerine tavuk doner soylemek
misafire duzgun en azindan tadi duzgun bi sarap acmak yerine cumartesi xl acmak falan filan.
ayfon kullanmak. çevremde ne kadar fakir veya öğrenci varsa bunu kullanıyor.
patates kızarmasıyla ekmek yemek, ya da ekmek arası yapmak
üniversitedeyken favori yemeğimizdi ama probiyotik de alımına dikkat etmek gerekirdi, beton gibi sıçtırıyordu yoksa kabız yapıp.
parası yokken kredi ile en pahalı telefonu almak. hem akıl fakiri ,hem medeniyet yoksunu, hem de çulsuz.
bira alınca sigara alamıyorum. bazen de tam tersi. ikisi birden hiç olmuyor..