özdemir erdoğan da yorumlamıştır bu şiiri.
karlı kayın ormanında
yürüyorum geceleyin.
efkârlıyım, efkârlıyım,
elini ver, nerde elin?
ayışığı renginde kar,
keçe çizmelerim ağır.
içimde çalınan ıslık
beni nereye çağırır?
memleket mi, yıldızlar mı,
gençliğim mi daha uzak?
kayınların arasında
bir pencere, sarı sıcak.
ben ordan geçerken biri:
"amca, dese, gir içeri."
girip yerden selâmlasam
hane içindekileri.
eski takvim hesabıyle
bu sabah başladı bahar.
geri geldi memed'ime
yolladığım oyuncaklar.
kurulmamış zembereği
küskün duruyor kamyonet,
yüzdüremedi leğende
beyaz kotrasını memet.
kar tertemiz, kar kabarık,
yürüyorum yumuşacık.
dün gece on bir buçukta
ölmüş berut, tanışırdık.
bende boz bir halısı var
bir de kitabı, imzalı.
elden ele geçer kitap,
daha yüz yıl yaşar halı.
yedi tepeli şehrimde
bıraktım gonca gülümü.
ne ölümden korkmak ayıp,
ne de düşünmek ölümü.
en acayip gücümüzdür,
kahramanlıktır yaşamak:
öleceğimizi bilip,
öleceğimizi mutlak.
memleket mi, daha uzak,
gençliğim mi, yıldızlar mı?
bayramoğlu, bayramoğlu,
ölümden öte köy var mı?
geceleyin, karlı kayın
ormanında yürüyorum.
karanlıkta etrafımı
gündüz gibi görüyorum.
şimdi şurdan saptım mıydı,
şose, tirenyolu, ova.
yirmi beş kilometreden
pırıl pırıldır moskova...
nazım hikmet ran
14 mart 1956
moskova,peredelinko
efkarlı olmasan bile efkarlı yapıyor bu şarkı, el arıyor dinleyen deli gibi etrafta, sayıklıyor nerde elin diye, yanlızlığın dibine çekiyor anlıyacağınız. içinizde hissettiğiniz vakit alıp götürüyor sizi karlarla kaplı bir kayın ormanına, hava soğuk, kar yağıyor düşünceler, hayaller dönüyor kafanızda, yürüyorsunuz o soğuklukta karlara bata çıka. gecede, yıldızlar umut parçaları gibi parlasalar da yüreğiniz en uc köşelerinde, cebinizde ağır bir hasret sizi karlara çekiyor. altından tutuyorsunuz iki elinizle hasretinizi, çünkü size vatanınızdan kalan tek şey o. hasret ne kadar da ağır diye düşünürken kalbinize batan ağrılar, o ağrılar ki size ardınızda bıraktıklarınızdan yadigar çıkışı arıyorsunuzdur.
fuat saka yorumu mükemmeldir. bestesi farklıdır. şarkının diğer yorumlarında bulunmayan dizeler de bulunmaktadır bu yorumda:
"en acayip gücümüzdür,
kahramanlıktır yaşamak:
öleceğimizi bilip,
öleceğimizi mutlak"
yetmişli yılların en unutulmaz devrimci şiiri/şarkısı.
son bölümdeki "ne ölümden korkmak ayıp,nede düşünmek ölümü" dizeleri,nazım'ın yurt dışında yaşadığı ruh halini çok güzel açıklıyor zannımca.
şiirlerini serbest ölçüyle yazan nazım hikmet'in halk şiiri nazım birimi (dörtlük) ve
semai tipi denilebilecek 8'li hece ölçüsüyle yazdığı şiir. halk şiiri şekilleri nazım hikmet'in ilk dönem şiirlerinde görülebilecek bir durumdur; fakat şiir şairin ömrünün son dönemlerine aittir. bu yönüyle ilginç bir şiirdir. kimbilir belki de şaire çok sevdiği memleketinin halk aşıkları gibi şiir yazdıran şey ömrünün sonlarına doğru iyice kesifleşen memleket hasretidir.
her dinleyişte , okuyuşta nazım hikmete nurlar yağdırdığım..zülfü livanelinin yorumuyla sizi ordan alıp oraya bırakabilecek nadide eser..
fikret kızılok' un siyasi gerekçeler ötürüsüyle zülfü livaneli' ye bu şarkıyı yorumlayışı sonrası çıkıştığı "pişttt barmen" adlı şarkısı ve satiristliğin o dönem sanatçıları içinde en durdurul(a)maz örneklerine teşkiliyeti alkışlanmalıdır:
pişt barmen
sen de bizdensin
karlı kayın ormanında
bisiklete binersin
başkaldırıyorum de
kaldır başını
indir kaşını
azgın demokrat
pişt barmen
sen de bizdensin
madem rakı içersin
neden tesbih çekersin
başkaldırıyorum de
kaldır başını
indir kaşını
şaşkın teokrat
memleket hasretini belki de en güzel, en sade biçimde ifade eden
nazım hikmet şiiri. vatan hasretinin ne yapsan bir daha elde edilemeyecek tek şey olan
zamanla karşılaştırıldığı boğazda düğümler bırakan eser.
memleket mi, daha uzak,
gençliğim mi, yıldızlar mı?
(bkz:
budur)
memleketin tehlikede olduğunu zamanında çok iyi bir şekilde gören korkmadan yazan asrın şairi nazım hikmet'in en güzel eserlerimdem biri.zülfü livaneli yorumu oldukça başarılıdır.
zülfü livaneli tarafından bestelenmiştir. ve en iyi livaneli tarafından yorumlanmıştır.
çünkü besteciler, şarkılarını en iyi yorumlayan kişilerdir.
memleket mi, yıldızlar mı,
gençliğim mi daha uzak?
ben ordan geçerken biri:
"amca" dese "gir içeri"
girip yerden selâmlasam
hane içindekileri.
şiirde geçen bu dörtlüğü gurbeti yaşamadan tam anlamıyla anlamak çok zordur
gece gündüz yürünebilecek bir orman çeşidi.