zaman zaman külüne muhtaç olunan.
kazın ayağı öyle değil değerli okur,
dertliyim...
terör havası estirmek gibi olmasın ama bunların bazılarını, ama harbiden seçmecelerini böyle, önce eşekle birlikte suya göndermek, ardından da eşekle birlikte ya da ayrı olarak servise hazır hale getirmek istiyor insan.
kapının girişine zarfları, bilmem ne'leri "öylece" atan postacıya, görevliye, neyse işte, ona ayrı sövdüm. ama be dengesiz apartman öküzü, baktın zarfa senin adın yazmıyor, ne açarsın onu..
hadi açtın bi gaflet, ne diye bırakmazsın bulduğun yere de taaa arşa değecek kıvama gelmiş apartmanın dördüncü katına çıkarırsın?
beni gördüğü yerde buruşmuş kredi kartı hesap özetimi bana teslim eden apartman görevlisinin gözü önünde ağzımı ne diye küfürlere boğarsın sen..
hepsini geçtim.. bir de hayvanlara meraklısın! "kuş" dedin tamam dedik, bi ara hamster vardı, "sevimliymiş kerata, fare mi lan bu" dedik.. hepsine eyvallah çektik..
kedi besleyeceğim diye arabamın üzerine poşet içinde bıraktığın kim bilir kaç günlük pilav artığına ve durumdan hiç de hoşnut görünmeyen pirinçlere ne demek lazım?!
koy ulan kaldırıma şunları! koyamazmış, günahmış..
yedin benim ömrümü, asıl senin göbek adın günah!
(bkz:
allahım beni affet ama öyle)