müge anlı ile tatlı sert

müge anlı'nın sunduğu bir program. (hadi ya)

(bkz: gizem cinayeti)

bir adamı, bir kadını, yılmaz morgül'ü ve zekeriya beyaz'ı aynı anda konuk olarak çağırmayı başarabilmiş enteresan program. en son yılmaz morgül ağlıyor, zekeriya beyaz bir şeylere kızıyordu. kadınla adam da şaşkındılar sanki.

reyting hamdi gibi sakin sakin konuşurken birdenbire sinirlenip boğaz damarları ortaya çıka çıka bağırmaya başlıyor müge anlı. tatlı sert ya o bakımdan zannımca. bir de konuk getirip bir güzel azarlayıp gönderiyorlar. bir dövmedikleri kalıyor ve yanındaki prof.lar da aşşaladıkça aşşalıyor kişileri. allah kahretsin ki eylül geldi ve yine televizyondalar bunlar.

malesef ülkemizdeki cehalet, bilgisizlik ve kitap okumamazlık seviyesi bu kadar yüksek olunca birileri bu seviyeden hem reytingi hem de parayı vuruyor. cehalet var ya cehalet...ayrı bir şey...

izlerken iq ve eq'mun düştüğünü hissettiğim, konuklarını aşağılayan ve insanların duygularını istismar eden, son zamanların en gereksiz, en saçma ve en aptalca programı. yüzünde nur arayıp bulamadığım, etrafındaki herkese tepeden bakan ve o tepeden tepe taklak düşmesini istediğim müge anlı'nın sunuculuğu da renk katıyor programa.

not: cidden dolmuşum ya. neyse kustum bütün nefretimi...

kendisi kadar sunucusuda gereksiz olan program.hatta program demeye bin şahit ister,bir nokta üzerinde tartışılır,hiçbir yere varılmaz ve zaman kaybıdır.müge anlı adlı insan antipatik ,sevimsiz,itici(daha buna bezer bir sürü, aynı anlama gelen sıfat kullanılabilir )bir insandır.bir kere bu neymiş diyerek açtığım, izlediğim beş dakika içerisinde bende tuhaf sinir etkisi yaratmıştır.mümkünse bu kadını görür görmez kanal değiştirilmelidir.buna benzer o kadar çok program var ki bazı saat aralıklarında televizyon açılmasa da olur.

porno filmi adı gibi adı olan program.sanki müge anlı sakso çekiyormuş gibi bir şeyler geçti bir anda zihnimden ilk duyunca.tövbe estağfurullah...

(bkz: müge anlı ile sepsert) *

türkiye'de televizyonculuğun geldiği son nokta. ne kadar acı...

(bkz: aptal kutusu)

ilk defa bu sabah oturup izlediğim programdır. reyting uğruna yapılan yapmacıklıkların haddinin hesabının olmaması öyle tiksindirdi ki, öyle tiksindim ki...bir anne ve baba. kızları apartmanlarının çatı katında öldürülmüş ve katili bulunamıyor. her neyse nihayetinde örnek insan müge anlı nın emniyet güçleriyle omuz omuza çalışmaları sonuç veriyor ve katil bulunuyor. anne ve babanın resimleri ve ortada yazı geçiyor, heyecanlı bir fon müziği eşliğinde. müge büyük insan, müge şöyle, müge böyle, biz onun elini ayağını öpelim anafikirli bir yazı. nasıl bir sırıtma yerleşti o ifadesiz surata. ne bileyim tiksindim işte. bir annenin kızının mezarı başında ağıt yakmasını reyting malzemesi olarak kullanan o zihniyete lanet ettim bir kez daha. aynı zihniyet hrant dink'in üstüne gazete serilmiş, ayakları ortadaki cesedini de defalarca göstermedi mi ekranlarda? sevdiklerinin ne hissettiğini hiç umursamadan.

(bkz: ivan gennaro gattuso ile tatlı sert)

müge anlı hanımefendinin konuklarına "bu" "şu" şeklinde seslendiği, belki trajikomik ama oldukça fazla reyting alan bir sabah programı.

o saatlerde evde olduğumda bakıyorum da, ülkemizin neresinde bir aile dramı var, bir kokuşmuşluk var tüm iğrenç ayrıntılarıyla ekranda ve müge hanım veriyor da veriyor ayarı. bir de bir şeye takılı kalıyor arada sırada, değiştir değiştirebilirsen o fikri. yok, nuh diyor peygamber demiyor. akıl fikir diliyorum.

sabah sabah sinir bozmak için ideal bir program. güne müge anlı'nın çığırtkan sesiyle başlamak felaket gibi. sırf bi anlık da olsa o sesi duymamak için atv'yi çift haneli kanallardan biri yapmayı düşünüyorum ki sıra ona gelmeden bi kanalda takılıp kalayım. ayrıca her sabah program öncesi müge anlı kafasına kaç şişe sprey sıktırıyo merak ediyorum. sürekli bi cinayet çözme çabası var kendisinde. programın adını "müge anlı ile katil kim" şeklinde değiştirebilirler.

az önce hafif bir gerilim yaşanmıştır.

...
ırmak adlı genç : hocam şöyleydi böyleydi.. falandı filandı...
arif verimli : ırmak yanlış düşünüyorsun.
ırmak : hocam yanlış söylemiyorum hayır.
av : doğru söylüyorsun ama yanlış düşünüyorsun.
ır : hocam herkese doğru budur. yanlış düşünmüyorum. o kadını neden annesinin evine götürmemiş de karısının, çocuğunun olduğu eve götürmüş ?
av : sen onu bırak o zaman.. sen söyle ablan neden eve erkek alıyormuş ?
ır : hocam o zaman bu adam kavatmış, ben ne bileyim?
av : terbiyeli konuş evladım.
ır : (ses tonunu yükseltir) terbiyeli konuşuyorum hocam. gerçi siz hocasınız doğruyu siz bilirsiniz değil mi?
av : terbiyesiz.
ır : sizsiniz terbiyesiz.
av : aaa bana mı dedin onu sen ? terbiyesiz seni..
ır : sizsiniz terbiyesiz.
müge anlı : eee reklama girelim hemen.
...

müge anlının boğazından yukarı giden arterlerden sol tarafta seyreden kolu* birazcık fazla şişiyor. korkudan izleyemiyorum. galiba anevrizma var kadıncağız da.

edit: şişen damardan korkmak da bahanem olsun. kadıncağız her akşam itüsözlük takip ediyormuş meğersem. üzülmesin. yazık!