bu memlekette, olması hiçte zor olmayan bir mesleği seçmiş olmaktır. "formasyon" adı altında, güzel ülkemde, herkes öğretmen olabilmektedir. hemen hemen, bütün adını sanını duymadığınız, bölümlerin (ki çoğu fen-edebiyat fakültesindendir) hepsi, eğitim fakültesinin alt okullarıymış görevi yapar. su ürünlerinden mezun olan formasyon alarak, sınıf öğretmeni olur, biyoloji bölümü mezunu da aynı şekilde. özellikle fen-edebiyat fakülteleri bu konu da rakipsizdir, söylemiştim.
ve bence bu, öncelikle bu ülkenin geleceğine, sonra o sıralarda oturup "milli eğitim" görmeyi bekleyen, gencecik insanlara, sonra da tamamen eğitimci olmak için, öğretmen olmak için okumuş olan eğitim fakültesi, öğretmen lisesi mezunlarına, yapılmış çok büyük bir haksızlıktır.
öğretmen olmak; işsizliğin çözümüdür bu ülkede.
birileri işsiz kalmasın diye, siz çocuklarınızın geleceklerini onlara emanet edersiniz. su ürünleri fakültesi mezunu, sizin çocuğunuzun rol modeli olur, aldığı iki dönemlik formasyonla.
"eğitimdeki aksaklık" en başından, burdan başlar. gerisi teferruattır, çocukların öğretmeni kaale almaması, öğretmenin çocuk dövmesi, öss, dersaneler, hiçbir şey vermeyen eğitim sistemi, liseden mezun olup, kazakistan'ın nerde olduğunu bilmeyen, oslo'nun norveç'in başkenti olduğunu bilmeyen insanlar, yolda yürürken yere tüküren, sokağa çöp atan nesiller, dinlemeyen, öğrenmeyen, felsefeyi acıklı aşklar, beylik kelimeler söylemeyi sanan bir nesil yetişmesi vs.
buraya kadar sorunun çok fazla olduğunu olduğunu düşünüyorsanız, bu sorunlara buldukları çözümü görene kadar bekleyin.
(bkz:
nimet çubukçu)