1900'lerin ortasına kadar muazzam bir ilerleme kaydeden fizik bilimi, evreni anlamamız ve doğanın yasaları ile ilişkili yeni tahminlerde bulunmamız açısından elverişli bir ortamı hazırlamıştı. bu ortamın hazırlanışta kuşkusuz iki alan çok önemlidir: birincisi
einstein ile somutlanan ve evrenin davranış biçimini
makroskopik boyutlarda hazmetmemizi sağlayan
genel görelilik teorisidir. ikincisi ise
kuantum mekaniğidir. hiç şüphesiz bu iki ilerleme 19.yy sonlarında tamamen anlaşılan
termodinamik yasaları ile
elektromanyetik alanlar kuramının etkisiyle birleştiklerinde, asırlardır evreni makroskopik boyuttan
mikroskopik boyuta kadar anlamlandırma isteğimizi derinleştirdi. işte 20.yy'ın ikinci yarasından itibaren çoklu, paralel, evrenler kuramı bu noktada devreye girmiştir.
peki paralel evrenler kuramı hangi düşünceye dayanmaktadır? aslına bakarsanız,
çoklu evrenler kuramı kuantum mekaniğinin 1930'lardan itibaren bir fanteziden gerçeğe dönüşmesi itibariyle göz önüne çıkmıştır. öte yandan makroskopik boyutta genel göreliliğin, mikroskopik boyutta ise kuantum mekaniğinin başarıları arttıkça bu ikisi arasındaki geçişi nasıl sağlayacağımız sorusu da ister istemez ortaya çıkmıştır. genel görelilikte ısrarcı olan ve kuantum mekaniğine şüpheci yaklaşan einstein,
epr paradoksu ile kuantum mekaniğinin henüz olgunlaşmamış ve eksikli bir yöntem olduğunu ortaya atmıştı. tartışma uzun yıllar boyu devam ettiyse de, kuantum mekaniği için yol bitmemiş ve olağanca
popülaritesini korumuştu. öte tarafından çeşitli mikroskopik parçacıkların keşfi ile bu yönteminde eksikli, gedikli tarafı ortaya çıkmıştır. işte bu gelişmeler ışığında, zaten fizikçilerin ebedi cevap,
her şeyin teorisi takıntısı da olağanca hızıyla büyümüş ve bir tutkudan öte
matematiksel modellemelere dökülmüştür.
bu arkaplan çerçevesinde gelişen paralel evrenler kuramı,
sicim teorisinin ortaya atılması ile matematiksel bir modelleme ile artık kabul edilebilir bir çerçeveye oturmuştur. bu teorinin ilerlemiş noktası olan
m teorisi ise, paralel evrenler kuramını bugün bildiğimiz anlamına sokmuştur.
bu kurama göre, bildiğimiz
pseudo öklidyen 3 mekan 1 zaman boyutu ile sınırlı değildir. bu boyutların üzerine kıvrılmış başka boyutlarda mevcuttur. ancak bu boyutlar, yeterli enerjiye sahip olmadıkları için bu evrende yokmuş gibi algılanırlar. o halde bu boyutların açılabilir oldukları başka evrenlerde mevcuttur. bu evrenler
4 temel kuvvetin bileşkesinde de anlaşılabilmektedir.
grup teorisine uygun olmak koşuluyla bu 4 temel kuvvet tek bir kuvvetin şeklince ifade edilebilirler. öte yandan,
kütle çekim kuvvetinin mikroskopik boyutta etkisiz kalması işleri bozmaktadır. fizikçiler her temel kuvvetin bir alana sahip olduğunu ve bu alanı oluşturanın taşıyıcı kimi parçacıklar olduğunu bilmektedirler. o halde, kütle çekimin taşıyıcı parçacıkları ile bir sıkıntı mevcuttur. teorisyenler bunun bu parçacığın doğasından kaynaklandığını ve paralel evrenlerce bu kuvvetin emildiğine dair düşünceleri bulunmaktadır.
şimdi bu noktada durduğumuzda her şey bizim gerçek anlamda bildiğimiz ve makroskopik boyutlardaki evrenler için geçirlidir. bu evrenler mevcuttur ve bir dizi fizik teorisinin doğrulanmasının da anahtarını oluşturmaktadır. bunların nasıl ispatlanacağı konusu bir başka yazının konusu olduğu için şimdilik geçiyorum. öte taraftan kuantum mekaniğinin
olasık yoğunlukları üzerine kurgulu yapısından da çoklu evrenlerin varlığına dair bir tartışma yapılabilir. buradaki olasılıkların her biri farklı evrenleri temsil etmekte ve buna göre çoklu evrenlerin varlığına dair
ontolojik bir çalışmanın yapılması gerekmektedir. tartışmalı, öte taraftan matematiksel olarak modellenebilir bir yanının bulunduğunu kabul etmek gerekiyor.
kısacası paralel evrenler kuramı, 1990'lardaki popülerliğini korumasa da, fiziğin bugün ulaştığı sınırlardan biridir. bunu sınır elbet aşılacaktır. öte yandan kuramın varlığı, fizik biliminin varmış olduğu noktayla ilişkilidir. kuramın yanlışlanabilirliği ortaya dökülürse, şimdiye değin bildiğimiz fiziğin yorumunun başka açılardan da yapılması gerekmektedir. öte yandan bu belli bir bilgi birikiminin de hebası anlamına gelecektir.
konuya dair incelenmesi gerekenler:
(bkz:
genel görelilik )
(bkz:
kuantum mekaniği)
(bkz:
sicim kuramı)
(bkz:
m teorisi)