
#18126785 ·
· 586
gamze'nin ölüm haberini göreli on iki saatten biraz fazla geçmiş. uykusuz geçen bir gecenin sabahında kendimi toparlayıp, adına normal dediğim karmaşık ruh halleri resitali adlı hayatıma dönüyorum yavaş yavaş.
kolay da değil; insan her gün, geçirdiği sıradan bir günün ardından, mutlu hissettiği bir anda, yavaş yavaş her şeyin yoluna girdiğini düşünüp özgüvenini tazelediği zamanlarda, televizyonda akşam haberlerini izlerken; bir zamanlar elini tutup gözlerine baktığı, duygusal bir yakınlık içinde bulunmuş olduğu, iyi-kötü zamanlar geçirdiği bir kadının vahşi ve trajik bir cinayete kurban gittiği haberini alıp donakalmıyor. rutinim içinde her gün gördüğüm bir olay değil bu. hayat; "dur daha ben ölmedim" dercesine, şu yaşa kadar "her şeyi gördüm, daha şaşırmam" diyen benin yüzüne minik bir tokat atıp, "ben seni şaşırtmaya devam ederim şekerim, büyüklenme hemen" diyebiliyor.
haberin verdiği şaşkınlık-şok ve yüzlerce sorunun, duygunun birbirine girdiği anlarda kafa dağıtmak için sosyal medya hesaplarımdan gezmeye başlayayım dedim. orada sağolsun eski sevgililerden biri evlilik durum güncellemesi yapmış.
hoş, bu ikincisine fazlasıyla alışığım. geçen haftalarda da sağolsun arayıp haber verdiği için (pek bir naziktir, arayıp ben evlencem demeyi ihmal etmez kendileri) sürpriz bir haber olmadı. işin geyiğinde de olsak, şu adına "tatlı bir burukluk" diyeceğimiz duygu oluyor tabi.
aynı akşam içinde bu seri haberleri gözümün önünde görünce, bu durumlarda hep yaptığım gibi göğe doğru baktım ve "formundasın ha yine?" sorumu sordum içimden düşünerek.
(islam inancına mensup bir fert olarak şakalı sohbetlerimiz vardır allah hocamla benim)
"yine seri yumruklara başladın bakıyorum da" diye muzipçe devam edip işaretler bekliyorum kendisinden. sanırım gençken izlediğim bruce almighty etkisi olsa gerek, hep o'nun neşeli, espirili, benim gibi aslında özünde iyi ama yer yer fırlamalıklar yapmayı seven bir güç olduğuna inandırmışımdır kendimi.
(neyse. şu noktada susayım, bir de müslüman linci yemeyelim öğlen öğlen dfkldf)
döndüm dolandım ölüme bağladım dünkü garip akşamı kahvemi yudumlarken şu an...
sevdiklerim ölünce, onların cennette sofra kurmalarını, gökten bana bakıp el sallamalarını, beni izlemelerini, bulutların üzerinden ben tam şaşkın hallerimden birinde iken bana kıs kıs gülmelerini istiyorum.
bilimsel ve hegel'in dibi akılcı bir yaklaşım ile, onların yokoluşunun dönüşü olmayan son nokta olduğunu düşünme fikri beni üzüyor. dinler arası ulusoy turizm sorgulama seyahatlerimde beni, "gizemleri olan bir yaratıcının varlığını kabul etme ve ona diz çökme" noktasına getiren motivasyonlardan birisi ölüm denen kapanış olmuştu.
çaresi yoktu. ister ölünce sevdiklerimin reankare olarak geri geldiğini savunan hinduizm olsun, ister islam, ister ölen kişilerin aslında ölmediğini, yanımızda oturduğunu savunan bir uyduruk din.
mistik öğretileri, aslında hepimizin enerji olduğunu sadece form değiştirdiğini savunan, güçsüzlerin yok olacağını, güçlülülerin devam edeceğini salık veren --şu an illa da etiketlemem gerekirse-- "daha darwinist" teorileri, daha materyalist bakış açılarını çok okudum bak. (severim böyle işleri. takarım kafaya okur araştırırım) ama yok anacım be.
ille de gizemli bir güç olmalı, illa değişik bir myth olmalı o işte. ben gamze'nin, ayrı bir enerji olarak bir parçasının şu an yediğim elmada, bir parçasının bilgisayar ekranımdan ışık olarak filan süzülmesini istemiyom mesela. ben kanlı canlı gamze istiyom bee. göklerden beni izlesin. artık ayrı bir boyutta olsun. melek kanatları taksın, zaten melek gibiydi. öyle gizemler olsun. güzel uyumasın çünkü uyumuyor zaten. hemen göğe çıkmış olması lazım şu an. oradan arada beni de izleyecek. havva'yı görsün. lilith'le gıybetin dibi olsun.
aklımın çözemediği durumlar için, eski yunan mitolojisi de olsun, ne olursa olsun, yeter ki birilerinin anlattığı ve zamanla fan kitlesi oluşmuş olan bir background story olsun. işte bunlar hep fideizm beyler leydiler.
random aklıma gelen alakasız not: gargamel'i örnek alan, sürekli kötülük düşünen, beni kırmaya çalışıp incinmemden zevk aldığını keşfettiğim bi arkadaş var. dün böyle duygusal olarak çalkantılı ve güçsüz olduğumu sezse, sırf kötülük olsun diye hemen sevgilisi ile selfie atardı. (purge sesli güler) bu gibi çocuklukların bana zarar verme ihtimali hoşuna gidiyor. ne demiş ama niçoş, beni öldürmeyen her şey six pack yapar. böyle çocukları da sevelim der susarım.
kolay da değil; insan her gün, geçirdiği sıradan bir günün ardından, mutlu hissettiği bir anda, yavaş yavaş her şeyin yoluna girdiğini düşünüp özgüvenini tazelediği zamanlarda, televizyonda akşam haberlerini izlerken; bir zamanlar elini tutup gözlerine baktığı, duygusal bir yakınlık içinde bulunmuş olduğu, iyi-kötü zamanlar geçirdiği bir kadının vahşi ve trajik bir cinayete kurban gittiği haberini alıp donakalmıyor. rutinim içinde her gün gördüğüm bir olay değil bu. hayat; "dur daha ben ölmedim" dercesine, şu yaşa kadar "her şeyi gördüm, daha şaşırmam" diyen benin yüzüne minik bir tokat atıp, "ben seni şaşırtmaya devam ederim şekerim, büyüklenme hemen" diyebiliyor.
haberin verdiği şaşkınlık-şok ve yüzlerce sorunun, duygunun birbirine girdiği anlarda kafa dağıtmak için sosyal medya hesaplarımdan gezmeye başlayayım dedim. orada sağolsun eski sevgililerden biri evlilik durum güncellemesi yapmış.
hoş, bu ikincisine fazlasıyla alışığım. geçen haftalarda da sağolsun arayıp haber verdiği için (pek bir naziktir, arayıp ben evlencem demeyi ihmal etmez kendileri) sürpriz bir haber olmadı. işin geyiğinde de olsak, şu adına "tatlı bir burukluk" diyeceğimiz duygu oluyor tabi.
aynı akşam içinde bu seri haberleri gözümün önünde görünce, bu durumlarda hep yaptığım gibi göğe doğru baktım ve "formundasın ha yine?" sorumu sordum içimden düşünerek.
(islam inancına mensup bir fert olarak şakalı sohbetlerimiz vardır allah hocamla benim)
"yine seri yumruklara başladın bakıyorum da" diye muzipçe devam edip işaretler bekliyorum kendisinden. sanırım gençken izlediğim bruce almighty etkisi olsa gerek, hep o'nun neşeli, espirili, benim gibi aslında özünde iyi ama yer yer fırlamalıklar yapmayı seven bir güç olduğuna inandırmışımdır kendimi.
(neyse. şu noktada susayım, bir de müslüman linci yemeyelim öğlen öğlen dfkldf)
döndüm dolandım ölüme bağladım dünkü garip akşamı kahvemi yudumlarken şu an...
sevdiklerim ölünce, onların cennette sofra kurmalarını, gökten bana bakıp el sallamalarını, beni izlemelerini, bulutların üzerinden ben tam şaşkın hallerimden birinde iken bana kıs kıs gülmelerini istiyorum.
bilimsel ve hegel'in dibi akılcı bir yaklaşım ile, onların yokoluşunun dönüşü olmayan son nokta olduğunu düşünme fikri beni üzüyor. dinler arası ulusoy turizm sorgulama seyahatlerimde beni, "gizemleri olan bir yaratıcının varlığını kabul etme ve ona diz çökme" noktasına getiren motivasyonlardan birisi ölüm denen kapanış olmuştu.
çaresi yoktu. ister ölünce sevdiklerimin reankare olarak geri geldiğini savunan hinduizm olsun, ister islam, ister ölen kişilerin aslında ölmediğini, yanımızda oturduğunu savunan bir uyduruk din.
mistik öğretileri, aslında hepimizin enerji olduğunu sadece form değiştirdiğini savunan, güçsüzlerin yok olacağını, güçlülülerin devam edeceğini salık veren --şu an illa da etiketlemem gerekirse-- "daha darwinist" teorileri, daha materyalist bakış açılarını çok okudum bak. (severim böyle işleri. takarım kafaya okur araştırırım) ama yok anacım be.
ille de gizemli bir güç olmalı, illa değişik bir myth olmalı o işte. ben gamze'nin, ayrı bir enerji olarak bir parçasının şu an yediğim elmada, bir parçasının bilgisayar ekranımdan ışık olarak filan süzülmesini istemiyom mesela. ben kanlı canlı gamze istiyom bee. göklerden beni izlesin. artık ayrı bir boyutta olsun. melek kanatları taksın, zaten melek gibiydi. öyle gizemler olsun. güzel uyumasın çünkü uyumuyor zaten. hemen göğe çıkmış olması lazım şu an. oradan arada beni de izleyecek. havva'yı görsün. lilith'le gıybetin dibi olsun.
aklımın çözemediği durumlar için, eski yunan mitolojisi de olsun, ne olursa olsun, yeter ki birilerinin anlattığı ve zamanla fan kitlesi oluşmuş olan bir background story olsun. işte bunlar hep fideizm beyler leydiler.
random aklıma gelen alakasız not: gargamel'i örnek alan, sürekli kötülük düşünen, beni kırmaya çalışıp incinmemden zevk aldığını keşfettiğim bi arkadaş var. dün böyle duygusal olarak çalkantılı ve güçsüz olduğumu sezse, sırf kötülük olsun diye hemen sevgilisi ile selfie atardı. (purge sesli güler) bu gibi çocuklukların bana zarar verme ihtimali hoşuna gidiyor. ne demiş ama niçoş, beni öldürmeyen her şey six pack yapar. böyle çocukları da sevelim der susarım.