
#13015768 ·
· 122
marmara depremini yaşayan kişilere sorun. i̇çlerinden mutlaka o ışık süzmesini gördüğünü söyleyen çıkacak. eğer görmediklerini söylüyorlarsa, çok doğal. deprem anında dikkat etmemiş olabilir bazı insanlar. benim annem, babam ve halam o ışık süzmesini görenlerden.
ama demokraside çareler tükenmiyor. i̇nterneti aç, google amcana sor.
manyas kuş gölü'nde görülen ateş topları mı dersin, marmara denizi'nde balıkçıların gördüğü ışıklar mı dersin, birçok habere ulaşacaksın. tek yapman gereken ''marmara depremi ateş topu'' yazmak.
1976'deki deprem, benim fikrime göre deneme amaçlıydı. haarp yani kıyamet teknolojisi denendi. tesla cihazı denendi.
çalışıyordu.
1999'daki deprem ise çok ayrı bir boyut.
depremin olacağı gece, donanma komutanlığı'nda askeri devir teslim töreni vardı. ancak alışılmışın aksine, gölcük'te i̇srail ordusu da vardı. i̇lk kez böyle bir görüntü ile karşı karşıyaydı türk milleti.
uluslararası bir durum olmamasına rağmen askeri devir teslim törenine i̇srail ordusu da katılmıştı.
abd, görevin gizlilikte yürütülmesini istediği için i̇srail ile anlaşmıştı.
i̇srail ordusu, abd ile ortak bir bilimsel araştırma yapacağını söyledi. görevlilerden izin alarak denizaltı korunaklarına indiler. görevliler dediğim, demirel ve ecevit.
tesla cihazını kurdular. ve çalışmaya başladı. küçük boyutta bir şey planlamışlardı ancak ilahı düzen ters tepti. tesla cihazı, param parça oldu. deprem çığrından çıktı.
ve sonuç:
milyonlar can havliyle kendilerini dışarı attılar.enkazdan kurtarılan bir bayan ali kırca'nın yönettiği siyaset meydanı'nda aynen şöyle dedi ''o gece ne olduğunu bilmiyorum ama bildiğim bir şey vardı ki bu depremden farklı bir şeydi''
i̇letişim hemen kesildi.
i̇stanbul, iletişim ablukasına alındı. telefonlar çalışmıyordu. kimse bilgi akışı yapamıyordu.
4 saat boyunca iletişim durdu.
cumhurbaşkanı demirel'in bile telefonu kesilmişti. gazetelere öyle demişti.
cumhurbaşkanlığı gibi önemli kurumların telefonu, uydu telefonu'dur. yani ne olursa olsun, telefonları kesilmez.
yani i̇srail-abd, uyduları bile devredışı bıraktılar.
patlamanın ardından tesla cihazının parçaları toplandı. 4 saat yeterli bir zamandı, toplamak için.
i̇letişim düzeldi.
ancak bazılarının göz ardı ettiği şeyler yaşanıyordu. bilimsel araştırma diye yutturulan abd-i̇srail oyunu, milyonlarca dolar hasara ve binlerce insanın hayatına mâl olmuştu.
rusya, tesla cihazının geldiğini anladı. marmara'ya bir araştırma gemisi gönderdi. denizdeki radyasyonun da farkına varmıştı.
ama gemi boğazlardan içeri alınmadı.
nato'ya bağlı abd gemisi, rus gemisini durdurdu.
rusya, marmara denizi'ne giremedi.
ardından i̇srail, yardım filoları göndermeye başladı. araştırmayan, okumayan ve yalnızca tv izleyip, tv'de gördüğü her şeyi kabullenen türk milleti, i̇srail'e alkış tuttu.
''vay be, ne yardımseverlermiş. yanımızda oldular, helal olsun ulan''
ancak i̇srail filosu, gölcük'te görev yaptı. patlama sırasında ölen adamlarının cesetlerini ve izlerini toplamak için.
abd'nin hastane gemileri gümrükten içeri alınmadı. ecevit, içeri almadı.
ben olsam ben de almam. tüm millet yine ''ecevit'in ukalalığı'' diye düşündü. ancak durum böyle değildi.
ecevit ve demirel, kalkıp böyle bir olayı halka açıklayamazlar. çünkü kendilerinin de parmağı var, neden ülkelerinin kaderini 2 kanlı ele bıraktılar? nasıl oldu da böyle başıboş bıraktılar onları? bu yüzden halka açıklamadılar.
deprem döneminde, gazetelerde yazıldı. yapay deprem dedi 3-4 gazeteci. ancak daha sansasyonel haberler dururken, o başlıklar okunmadı. deprem yüzünden kimsenin gazete okuyacak durumu da yoktu zaten.
peki i̇srail ve abd neden böyle bir şey yaptı?
kimine göre, rusya bomba patlatmıştı. birileri de yugoslavya'da patlayan bombaların etkisi diyordu. hatta pkk yaptı diyen dingolar bile çıktı. nitekim cnn muhabiri, ecevit'e ''bu deprem suni mi?'' demekte bir beis görmedi. ama akla en yatkın olan feature times'ın araştırmasıydı.
senaryoya göre, abd'nin san andreas fay hattı gerilmeye başlamış. büyük kırılmalar yaşanacakmış ve bu abd ekonomisine büyük zararlar verecekmiş doğal olarak.
zaten hatırlarsanız, california'nın bir depremle suya gömüleceği iddiaları vardı. bu fay hattı california civarlarında bulunuyor işte.
efenim, ordaki gerilmeyi almışlar, küçük depremler ile dünyanın dört bir yanına dağıtmak istemişler. nicola tesla'nın çalışmaları sayesinde.
yazının başından beri bahsettiğimiz bu teknolojinin çalışma prensibi, düşük frekanslı elektromanyetik ışıma ile yüksek enerjileri nakletmektir.
uzun zamandır büyük depremlere maruz kalmamış marmara bölgesi, birden deprem kuşağına girdi. depremler birbiri ardına gelmeye başladı.
i̇şte bunu yapmalarının nedeni, gerçekten büyük bir depremi, küçük boyutlarla atlatabilecek miyiz düşüncesi idi. çünkü kuzey anadolu fay hattı büyük gerilimlere başlamıştı. denenmek için harika bir yerdi. böylece san andreas'ın gerilimlerini de önlerlerdi daha sonra.
ancak ilahi düzen ters tepti. deprem beklenenin 10.000 kat üstünde oldu.
devam edelim.
5 haziran 1977 tarihli new york times'da 28 temmuz 1976 yılında çin, tangshan'da yaşanan ve 650.000'in üzerinde kişinin ölümüyle sonuçlanan depremle ilgili bir yazı yeraldı.
3:42'deki ilk sarsıntıdan hemen önce , gökyüzü gündüz gibi aydınlanmıştı. tıpkı gölcük'te olduğu gibi. temelde beyaz ve kırmızı olan ışıkları 200 mil uzaklıktan görmek mümkündü. birçok ağacın yaprakları yandı ve gelişmekte olan sebzeler sanki bir ''ateş topu'' tarafından kavrulmuştu.
ayrıca 10 aralık 1976 yılında, birleşmiş milletler genel toplantısında "askeri ve diğer çevresel değişim tekniklerinin düşmana yönelik kullanımının yasaklanması anlaşması"ni onayladığı rapor edilmişti. çevreyi değiştirebilecek, deprem vs. yaratabilecek bir teknoloji olmasaydı, böyle bir anlaşma imzalanır mıydı?
tabi ki de hayır. evet diyorsan, önce kendimi sonra seni vururum.
1981 yılında nükleer mühendis ve amerika'daki önde gelen tesla araştırmacısı albay thomas bearden ,amerikan psikotronik derneğinde bir konferans verdi. konuşmasından, tartışılan tesla vericileri hakkında cümlelerini buldum senin için:
"yaptığımız şey frekansı değiştirmektedir. eğer frekansı bir yönde değiştirseniz ,enerjiyi dünyanın bir bölümünde hedeflediğiniz yerin ilerisindeki atmosfere boşaltırsınız. havayı iyonize etmeye başladıkça, hava akış seyrini, jet gidişlerini vb. şeyleri değiştirebilirsiniz. bu mükemmel bir hava makinasıdır. eğer ani bir şekilde boşaltırsanız, bunun için küçük iyonizasyon elde etmezsiniz. bu kez kıvılcımlar ve ateş topları dünyanın yüzeyine boşalacaktır. bu aletle ileri geri oynayarak dünya çapında dev hava değişikliklerine yolaçabilirsiniz."
sanki adamın elinde uzaktan kumandalı oyuncak araba var. nasıl şeker bir şeymiş gibi bahsediyor.
i̇nsan değil bunları yapanlar.
1976'da çin depremi oldu. tesla cihazı denendi. balıklar öldü, meyveler yandı, ışıklar görüldü.
depremin ardından 10 aralık 1976'da, birleşmiş milletler çevreyi değiştiren teknolojilerin, düşman halka kullanılmasını yasakladı. (kanıt)
80'lere doğru, yapay doğa olayları ile ilgili kitaplar çıkmaya başladı. (kanıt 2)
san andreas fay hattı gerilmeye başladı.
1999 marmara depremi yapıldı. fay hattı boşaltma hakkında ilk tecrübe edinildi. (çin'deki deprem yaratmayı test etmekti.)
türk basınının en saygın isimleri farklı üsluplarla ''yapay deprem mi?'' diye sormaktan kendilerini alamadılar. taha kıvanç, can ataklı ve sedat sertoğlu şüphelerini köşelerine aktaran önemli isimlerdi.
ama demokraside çareler tükenmiyor. i̇nterneti aç, google amcana sor.
manyas kuş gölü'nde görülen ateş topları mı dersin, marmara denizi'nde balıkçıların gördüğü ışıklar mı dersin, birçok habere ulaşacaksın. tek yapman gereken ''marmara depremi ateş topu'' yazmak.
1976'deki deprem, benim fikrime göre deneme amaçlıydı. haarp yani kıyamet teknolojisi denendi. tesla cihazı denendi.
çalışıyordu.
1999'daki deprem ise çok ayrı bir boyut.
depremin olacağı gece, donanma komutanlığı'nda askeri devir teslim töreni vardı. ancak alışılmışın aksine, gölcük'te i̇srail ordusu da vardı. i̇lk kez böyle bir görüntü ile karşı karşıyaydı türk milleti.
uluslararası bir durum olmamasına rağmen askeri devir teslim törenine i̇srail ordusu da katılmıştı.
abd, görevin gizlilikte yürütülmesini istediği için i̇srail ile anlaşmıştı.
i̇srail ordusu, abd ile ortak bir bilimsel araştırma yapacağını söyledi. görevlilerden izin alarak denizaltı korunaklarına indiler. görevliler dediğim, demirel ve ecevit.
tesla cihazını kurdular. ve çalışmaya başladı. küçük boyutta bir şey planlamışlardı ancak ilahı düzen ters tepti. tesla cihazı, param parça oldu. deprem çığrından çıktı.
ve sonuç:
milyonlar can havliyle kendilerini dışarı attılar.enkazdan kurtarılan bir bayan ali kırca'nın yönettiği siyaset meydanı'nda aynen şöyle dedi ''o gece ne olduğunu bilmiyorum ama bildiğim bir şey vardı ki bu depremden farklı bir şeydi''
i̇letişim hemen kesildi.
i̇stanbul, iletişim ablukasına alındı. telefonlar çalışmıyordu. kimse bilgi akışı yapamıyordu.
4 saat boyunca iletişim durdu.
cumhurbaşkanı demirel'in bile telefonu kesilmişti. gazetelere öyle demişti.
cumhurbaşkanlığı gibi önemli kurumların telefonu, uydu telefonu'dur. yani ne olursa olsun, telefonları kesilmez.
yani i̇srail-abd, uyduları bile devredışı bıraktılar.
patlamanın ardından tesla cihazının parçaları toplandı. 4 saat yeterli bir zamandı, toplamak için.
i̇letişim düzeldi.
ancak bazılarının göz ardı ettiği şeyler yaşanıyordu. bilimsel araştırma diye yutturulan abd-i̇srail oyunu, milyonlarca dolar hasara ve binlerce insanın hayatına mâl olmuştu.
rusya, tesla cihazının geldiğini anladı. marmara'ya bir araştırma gemisi gönderdi. denizdeki radyasyonun da farkına varmıştı.
ama gemi boğazlardan içeri alınmadı.
nato'ya bağlı abd gemisi, rus gemisini durdurdu.
rusya, marmara denizi'ne giremedi.
ardından i̇srail, yardım filoları göndermeye başladı. araştırmayan, okumayan ve yalnızca tv izleyip, tv'de gördüğü her şeyi kabullenen türk milleti, i̇srail'e alkış tuttu.
''vay be, ne yardımseverlermiş. yanımızda oldular, helal olsun ulan''
ancak i̇srail filosu, gölcük'te görev yaptı. patlama sırasında ölen adamlarının cesetlerini ve izlerini toplamak için.
abd'nin hastane gemileri gümrükten içeri alınmadı. ecevit, içeri almadı.
ben olsam ben de almam. tüm millet yine ''ecevit'in ukalalığı'' diye düşündü. ancak durum böyle değildi.
ecevit ve demirel, kalkıp böyle bir olayı halka açıklayamazlar. çünkü kendilerinin de parmağı var, neden ülkelerinin kaderini 2 kanlı ele bıraktılar? nasıl oldu da böyle başıboş bıraktılar onları? bu yüzden halka açıklamadılar.
deprem döneminde, gazetelerde yazıldı. yapay deprem dedi 3-4 gazeteci. ancak daha sansasyonel haberler dururken, o başlıklar okunmadı. deprem yüzünden kimsenin gazete okuyacak durumu da yoktu zaten.
peki i̇srail ve abd neden böyle bir şey yaptı?
kimine göre, rusya bomba patlatmıştı. birileri de yugoslavya'da patlayan bombaların etkisi diyordu. hatta pkk yaptı diyen dingolar bile çıktı. nitekim cnn muhabiri, ecevit'e ''bu deprem suni mi?'' demekte bir beis görmedi. ama akla en yatkın olan feature times'ın araştırmasıydı.
senaryoya göre, abd'nin san andreas fay hattı gerilmeye başlamış. büyük kırılmalar yaşanacakmış ve bu abd ekonomisine büyük zararlar verecekmiş doğal olarak.
zaten hatırlarsanız, california'nın bir depremle suya gömüleceği iddiaları vardı. bu fay hattı california civarlarında bulunuyor işte.
efenim, ordaki gerilmeyi almışlar, küçük depremler ile dünyanın dört bir yanına dağıtmak istemişler. nicola tesla'nın çalışmaları sayesinde.
yazının başından beri bahsettiğimiz bu teknolojinin çalışma prensibi, düşük frekanslı elektromanyetik ışıma ile yüksek enerjileri nakletmektir.
uzun zamandır büyük depremlere maruz kalmamış marmara bölgesi, birden deprem kuşağına girdi. depremler birbiri ardına gelmeye başladı.
i̇şte bunu yapmalarının nedeni, gerçekten büyük bir depremi, küçük boyutlarla atlatabilecek miyiz düşüncesi idi. çünkü kuzey anadolu fay hattı büyük gerilimlere başlamıştı. denenmek için harika bir yerdi. böylece san andreas'ın gerilimlerini de önlerlerdi daha sonra.
ancak ilahi düzen ters tepti. deprem beklenenin 10.000 kat üstünde oldu.
devam edelim.
5 haziran 1977 tarihli new york times'da 28 temmuz 1976 yılında çin, tangshan'da yaşanan ve 650.000'in üzerinde kişinin ölümüyle sonuçlanan depremle ilgili bir yazı yeraldı.
3:42'deki ilk sarsıntıdan hemen önce , gökyüzü gündüz gibi aydınlanmıştı. tıpkı gölcük'te olduğu gibi. temelde beyaz ve kırmızı olan ışıkları 200 mil uzaklıktan görmek mümkündü. birçok ağacın yaprakları yandı ve gelişmekte olan sebzeler sanki bir ''ateş topu'' tarafından kavrulmuştu.
ayrıca 10 aralık 1976 yılında, birleşmiş milletler genel toplantısında "askeri ve diğer çevresel değişim tekniklerinin düşmana yönelik kullanımının yasaklanması anlaşması"ni onayladığı rapor edilmişti. çevreyi değiştirebilecek, deprem vs. yaratabilecek bir teknoloji olmasaydı, böyle bir anlaşma imzalanır mıydı?
tabi ki de hayır. evet diyorsan, önce kendimi sonra seni vururum.
1981 yılında nükleer mühendis ve amerika'daki önde gelen tesla araştırmacısı albay thomas bearden ,amerikan psikotronik derneğinde bir konferans verdi. konuşmasından, tartışılan tesla vericileri hakkında cümlelerini buldum senin için:
"yaptığımız şey frekansı değiştirmektedir. eğer frekansı bir yönde değiştirseniz ,enerjiyi dünyanın bir bölümünde hedeflediğiniz yerin ilerisindeki atmosfere boşaltırsınız. havayı iyonize etmeye başladıkça, hava akış seyrini, jet gidişlerini vb. şeyleri değiştirebilirsiniz. bu mükemmel bir hava makinasıdır. eğer ani bir şekilde boşaltırsanız, bunun için küçük iyonizasyon elde etmezsiniz. bu kez kıvılcımlar ve ateş topları dünyanın yüzeyine boşalacaktır. bu aletle ileri geri oynayarak dünya çapında dev hava değişikliklerine yolaçabilirsiniz."
sanki adamın elinde uzaktan kumandalı oyuncak araba var. nasıl şeker bir şeymiş gibi bahsediyor.
i̇nsan değil bunları yapanlar.
1976'da çin depremi oldu. tesla cihazı denendi. balıklar öldü, meyveler yandı, ışıklar görüldü.
depremin ardından 10 aralık 1976'da, birleşmiş milletler çevreyi değiştiren teknolojilerin, düşman halka kullanılmasını yasakladı. (kanıt)
80'lere doğru, yapay doğa olayları ile ilgili kitaplar çıkmaya başladı. (kanıt 2)
san andreas fay hattı gerilmeye başladı.
1999 marmara depremi yapıldı. fay hattı boşaltma hakkında ilk tecrübe edinildi. (çin'deki deprem yaratmayı test etmekti.)
türk basınının en saygın isimleri farklı üsluplarla ''yapay deprem mi?'' diye sormaktan kendilerini alamadılar. taha kıvanç, can ataklı ve sedat sertoğlu şüphelerini köşelerine aktaran önemli isimlerdi.