2023 seçim sonrası umutsuzluğu

toratoratora toratoratora
muhalif kesimin olaylara duygusal yaklaşması ile ilgili olan geçici bir durumdur. esasen ülkede cumadan pazartesiye hiçbir şey değişmemiştir. ülkenin yarısı muhalif kimliğini korumakta olup gelecekte bu işin böyle devam edeceği de kesindir. ülkedeki gidişattan hiç de memnun olmayan muhaliflerin kolaylıkla rahatlaması mümkün görünmediğinde göre gelecekte iktidar blokunun desteği ancak aşağı yönlü değişebilecektir. seçim, kimin yönettiğini belirlemekle birlikte var olan durumun nasıl yönetilebileceği konusunda hiçbir soruyu cevaplamamıştır. ekonominin de dahil olduğu tüm sistemsel karmaşa ve acil sorunlar, yarısı kırgın ve tepkili olan halkla çözülmek ya da kaderine terk edilmek durumundadır ki bunun da anlamı seçimin görev süresi uzatımı dışında iktidara hiçbir avantaj sağlamadığıdır. kılıçdaroğlu kazansaydı kendisini tüm bu kaosun içinde ve yapmadığı alışverişin faturasını öderken bulacaktı. karşısında en ufak bir sıkıntıda ona yüklenmeye hazır bir kitle yanında ise kendi partisi dahil her an onu eleştirmeye hazır ittifak ortakları olacaktı. her olumsuzluk da bu ittifaka yüklenecekti. bu durumun şu andaki durumdan hiç de kolay olmadığı açıktır. ülkemizde seçimler bir şampiyonluk maçı gibi görülüyor, sevinen ve üzülenlerde bu şekilde davranıyor ama futboldan farklı olarak siyasette maç hiçbir zaman bitmiyor. her zaman yeni durumlar ve pozisyonlar doğuyor. rakibini kızdırma üzerine kurulu futbol söylemleri duygusal anlamları dışında siyasette işlevsizdir, gerçek durumlarla ilişkisizdir. siyaset duygularla değil mantıkla ele alınmalıdır. bu zamana kadar 10 kez kaybeden bir muhalif kitle 11. kez yine umutlanabilmiş ve birlik olabilmişse bunun 12 13 olmasının önünde de hiçbir engel yoktur. bunun sonsuza kadar başarı getirmeyeceğine inanmak da en hafif deyimiyle saflıktır. muhalif kitlenin dirençli yapısının herkes farkındadır. umutsuzluk söylemlerinin pompalanmasının sebebi biraz da budur ki hiçbir zaman etkili de olamamıştır. mantıksal bakılırsa muhaliflerin seçim öncesine göre diğer kesimden daha çok kaybettiği ya da kaybedeceği herhangi bir şey yoktur. ülkenin yarısının savunduğu bir sistemde radikal değişiklikler de imkansızdır. kaldı ki 20 yıl içinde çok daha avantajlı pozisyonlarda bile bunlar olmamıştır. çünkü küçük gruplar dışında bu tip değişikliklerin idare edilen düzene faydasının olmayacağının da herkes farkındadır. sonuç olarak, toplumsal uzlaşı olmadığı sürece herhangi bir sistemin sorunsuz çalışması, sürdürülebilmesi ve toplumun herhangi bir kesimine kalıcı mutluluk getirmesi imkansızdır. hiçbir seçim kader seçimi veya son da değildir. bu, seçimlere romantik anlam yüklemenin bir sonucudur. kaybedildiğinde gösterilen duygusal tepkinin sebeplerinden biri de budur. ancak somut gerçekler duygularla değişmez.
3
liliput liliput
depresyon izni diye bir şey var olsa ve kullanabiliyor olsam kullanırdım öyle bir umutsuzluktu. bugün '89 yılında bulgaristan'dan göçmek zorunda olan bir aile konuştuk. "silahlarla zorla ismimizi değiştirmeye götürdüler bizi, bittik tükendik sandım ama sonrasında ferah günler geldi, belki şimdi de öyle olur bittik sanırken bir akıllı insan çıkar kurtuluruz" dedi. ona inanmak istiyorum.
absimiliard absimiliard
umutsuzluğa kapılmamak için "tıpış tıpış" oy vermeye değil verdiğin oyun hesabını sormaya gideceksin. umut var. önemli olan ilkelerden taviz vermeden mücadele vermek. politikacılara yön verebilme iradesi gösterebilmek.
r0x r0x
tek umudum her şeyin daha da pahalılaşması. bir ekmek 50 tl olsun mesela, maaşlara zam gelsin asgari ücret 15-20 olsun ama ev kirası 45 olsun mesela. her şey daha da beter olsun cidden bunun için dua ediyorum. özellikle aşağıdaki gibi %60 ve üzeri malum kişiye oy vermiş şehirlerin durumları aynen böyle devam etsin.