hayatınızda kalkmadığınız kadar erken kalkıp, anneniz babanız uyurken oturma odasına geçip, bir battaniyeye sarılarak red baron, tsubasa ve ninjalı macera dizisini fln izlemektir. annenin sizi bu halde gördüğünde yüzüne yayılan sıcak bir tebessümdür.
okuldan koşa koşa eve gelip power rangers izlemek, her bölüm sonunda arkadaşları arayıp yeşil, beyaz veya kırmızı ranger olduğunuzu beyan etmek, okulda ilk power rangers oyuncağına ve ilk power rangers dergisine sahip olmakla övünmektir. power rangers'dan sonra çıkan acayip korku dizisini "bu ne lan acaba" diyerek izlemek, sonra akşamüstü çok korkmaktır.
commodore 64'ü, amiga'yı kaçırmak, 386 dx'i ucundan köşesinden görebilmek, pentium 166'lı ilk bilgisayarınıza sahip olunca sevinçten delirmektir.
hababam sınıfı ve diğer kemal sunal filmleri her çıktığında sevinmektir.
bon jovi, blind guardian filan süper albümler yaparken bunlardan haberdar olmamaktır.
okulun en pis köşesinde taso oynamaktır. ayrıca çocukken sokakta oyun oynayabilen son nesillerden biri olmaktır.
edit: 1 seneden fazla olmuş yazalı; ancak içimdeki acıyla eklemeyi uygun buluyorum:
pearl jam,
bon jovi,
metallica gibi grupların stadyumlarda konser verip, ortalığı salladığı çağlarda çocuk olmak, büyüyünce bunlardan hiçbirinin türkiye'ye konsere gelmemesinin büyük ezikliğini yaşamaktır.
ahmet san! duy sesimizi artık.