lisedeki din hocamızın ölü dirilttiğini iddia ettiği şahıstır. olayı şöyle anlatmıştı.
bir hristiyanla konuşurken hristiyan bizim peygamberimiz ölü diriltmiştir, allaha dua etti şu ölüyü dirilt diye sonra o ölü dirilmiş. bunun üsütüne abdulkadir hristiyandan kendisini babasının mezarına götürmesini istemiştir.
mezarın başına giderler abdulkadir sana dirilmeni emrediyorum gibisinden bişeyler söyler, bunun üstüne adamın babası dirilir. bunu gören hristiyan bizim peygamberimiz allaha dua ediyo allah isterse diriltiyo, müslümanların ümmeti diril deyince diriliyo, ne yüce bir din deyip islamı seçer.
hocamızın kulakları çınlasın.
vilayet yolunun reisidir. i̇ranın geylan şehrinde 1078 (h.471)de doğdu. abdülkadir geylani hazretleri, hem seyyid, hem şerifdir. 1166 (h.561)da bağdatta vefat etti. türbesi bağdattadır.
gavs-ul a'zam olarak da bilinir.
1078 doğumlu geylani 18 yaşında bağdat'a gitti. burada ilimini tamamladı.tasavvuf dahil tüm islami konuların eğitimini aldı. daha sonra vaaz vermeye başladı. etrafı o kadar kalabalıktı ki, çevresindeki birçok ev medreseye dahil edilmiştir.önce şafii mezhebindeydi,fakat hanbeli mezhebi unutulmaya yüz tutttuğundan bu mezhebe geçmiştir. sonra inziva dönemi başladı. inziva dönemini şöyle anlatır.
"ırak'ın harabelerinde 25 sene kaldım. bazen midemin "açım" feryadını duyardım. bazen üstüme öyle ağırlıklar gelirdi ki,bu ağırlıklar dağa çökse dağı parçalardı. bu sırada :"muhakkak zorlukla beraber bir kolaylık vardır, şüphesiz zorlukla beraber kolaylık vardır(fe inne meal usri yusren,inne meal usri yusra)" ayeti kerimelerini okuyunca ağırlıklar üstümden giderdi.şeytanı başımdan savdıktan sonra kalbimi dinledim.kalbimdekilerin arzu ve istekler olduğunu anladım. nefsim sürekli beni yoldan çıkarmaya çalışırdı. buna da yüz vermedim.lakin asıl istediğime varamamıştım. bunun için, tevekkül, şükür ve zenginlik gibi kapıları denedim.ancak aradığımı fakirlikte buldum"
geylani tasavvufu anlaşılır bir hale getirmiştir. onun açtığı yola kadiriyye denildi. bağdat'ta vefat etmiştir. türbesi de buradadır.
'ramazan ayı çıkarken hava bulutlu olduğundan ayı göremeyen halk doğru ümmü hayr'a(geylani nin annesi) koşarak çocuğun o gün meme emip emmediğini sormuşlar''hayır!'' cevabını alınca,henüz ramazan ayının bitmediğini anlamışlar.
ondan sonra geylan ülkesinde,ramazanda gündüz meme emmeyen çocukların şerefli ve ikballi çocuklar oldupu kanaati hakim olmaya başlamış.'
kaynak: (bkz:
fütuh ul gayb)
epey uzaktan akrabam oluyormuş.
tasavvufçular tarafından hakkında uydurulmuş yüzlerce keramet olan insan. herkes onu mutasavvıf sanır, yani şeyhci muridci uçan kaçanlardan. oysa kendisi tam olarak şöyle biridir:
"allah'tan başka her kime (allah'a muhalefet ederek) itaat ediyorsan, o senin ilahın olur .kimden korkuyor ve kimden kurtuluş diliyorsan, onu ilah seçmişsin demektir . zarar ve menfaati kimden biliyorsan, o senin bir ilahındır. ey kalbi ölü olanlar, ey sebepleri allah'a ortak koşanlar! ey güç ve kuvvetlerinin putlarına tapanlar! geçim kaynaklarını, mallarını ve memleketlerinin sultanlarını putlaştıranlar! kim zarar ve menfaati allah'tan değil de başkasında görüyorsa onun kuludur !.." -abdülkadir geylani(r.a) / fethü'r rabbani-
"gece odun toplayan eline ne geçeceğini bilmez" sözünün sahibidir.
dünyadaki en güzel eserlerden birine konu olmuş insandır. gece gece ilahi eşliğinde headbang yapıyorum capslii kfjdsg
defe odaklanın.
tanımıyorum, bildiğin tanımıyorum. çok ilginç,
yetiş abdülkadir geylani lafzını biliyorum ama şu zamana kadar bu adam ne demiştir, ne yazmıştır dememiştim.
kendimi sarayda sanardım diyor bir yerinde, inceleyelim bakalım.
allah aşkıyla derviş olmuş ve sır deryasına vakıf olmuş islam alimi.
lege dege dek geylani diye hoş bir anma müziği vardır. evliyaullahın.
bir benzeri ise şöyle,
şemmami şemmami şemmami buke, şemmami şemmami şemmami dıgı dıdı deh.