about a boy

anosias anosias
hugh grantin başrolünde gerçekten iyi iş çıkardığı, romantik komedi olarak düşünenlerin oldukça yanıldığı film. hugh grantin babası zamanında bir noel şarkısı yazmıştır ve çok tutmuştur. o kadar tutmuştur ki, hugh amcamız hala bu şarkının telif haklarıyla geçinmekte olan oldukça zengin bir adamı canlandırmaktadır. kendi kendisinin bir ada olduğunu, kendinden başka kismeye ihtiyacı olmadığını düşünmektedir. ona göre hayat 30 dakikalık birimlere ayrılmıştır. bu birimlerde hep televizyon izlemek, kuaföre gitmek, bilardo oynamak gibi sadece kendisine faydası olan işlerle doldurulmuştur. bir gün marcus adlı bir çocukla tanışır ve kahramınımız tek kişilik adasında yalnız olmadığını anlar.

özellikle hugh grantın talent showda eline gitarı alıp sahneye fırlayıp killing me softlyyi söylediği anlar izlenmelidir.
dream endless dream endless
nick hornby nin 2. kitabidir. kitapta hippi bir annenin sorunlu cocugunun nirvana dinlemeye başlamasıyla birlikte insan ilişkilerinin farklilaşmasi ve nirvananın vokalisti olan kurt cobainin intihari ile gençligin başına gelenler hafifçe anlatılır. filmine göre büyük farki budur. as olan hikaye ise marcus'u farkli yapan şeyleri kaybedip siradan göze batmayan ama popülerleşen bir cocuk haline gelişini anlatir kitap.
yesilcuppelipenguen yesilcuppelipenguen
bir nick hornby kitabı.

dünyanın en yaşlı veledi marcus -ki kendisi 12 yaşında ve en genç yetişkini will -ki kendisi 36 yaşında, arasındaki arkadaşlık üzerine kurulu bir hikaye. marcus, will'e yetişkin olmayı öğretirken; will'de marcus'a nasıl "sıradan" olabileceğinin yollarını gösteriyor.

marcus, bana this is england'dan shaun'u hatırlattı. ikisinin de anneleriyle ilişkileri ve okul yaşamları oldukça sorunlu. her ne kadar about a boy ve this is england birbirinden tamamen farklı iki hikaye de olsalar, oldukça benzer bir yanları var: modern ingiltere'de aile kurumu artık işlerliğini yitirmiş durumda ve bu durum sorunlara neden oluyor.

hornby, ursula k le guin teyzemin yerdeniz üçlemesi'nde fantastik bir dünyada anlattığı büyümenin hikayesini modern londra'ya taşıyor ve bu işi oldukça iyi yapıyor. bu arada bu kitabın nick hornby'nin müziksellikten en yoksun kitabı olduğunun altını çizmemizde fayda var.
anime anime
insanın yüzünde "hee, ehehehe" şeklinde bi gülümseme bırakan film. eğer ki hayatınızın boka sardığını falan düşünüyorsanız antidepresan niyetine bu filmi izleyebilirsiniz.

---spoiler---

"no man is an island." mottosu üzerine kurulmuş bir film olduğu söylenebilir. will'e göre insanlar birer ada olabilir. o adayı kendi isteklerine göre dizayn edip orada yaşabilir ve sadece birtakım ihtiyaçları için ana karaya(dış dünyaya) çıkmaları gerekir; lakin bir gün will, ana karadan adasına dönerken teknesine kaçak bir yolcu biner; marcus.

marcus, sorunlu bi annenin 12 yaşındaki oğludur. annesi adeta kronik bi depresyon vakasıdır. sürekli ağlamakta ve ağlayış halleri oğluna yansımakta ve onu içine kapatmaktadır. marcus, okulunda sürekli alay edilen, dersin ortasında farkında olmadan şarkı söylemeye başlayan kalabalıkların arasında yalnızlığıyla alay konusu olan; lakin aklı başında özel bir çocuktur.

marcus, kaçak olarak bindiği will'in teknesiyle beraber zorla "will adası"na girer.

...ve olaylar gelişir.

---spoiler---

güzel filmdir sonuç olarak. antidepresan niyetine şöyle bi kere izlenilmesi hoş olur ehehe.
munasebetsizevrak munasebetsizevrak
kitabını da okumuştum ama üzerinden zaman geçti pek hatırlamıyorum. filmi bildiğiniz komik.

filmden alıntımsı: kuloğlu mah. altıpatlar sok. no:19/2, çukurcuma, dünya, evren