ahmet hamdi tanpınar

1 /
jellicle jellicle
mahur beste,huzur, beş şehir, saatleri ayarlama enstitüsü gibi kitapların yazarı. beş şehir adlı deneme kitabı, türk edebiyatın'da önemli bir yere sahiptir. özellikle istanbul için yazdıkları, istanbul'u hiç görmemiş olanları bile şehire tutulmalarını sağlayabilecek, istanbul'da yaşayanların ise hadi ya, ben buraları hiç böyle hayal etmemiştim dedirtebilecek kadar şahane bir anlatım gücüne sahiptir.saatleri ayarlama enstitüsü ise, istisnasız tüm genç ve orta yaş yazarları etkileyen şaşırtıcı bir kitaptır. doğu batı çelişkisi ve insan ilişkileriyle ilgili saptamaları ve özellikle hayri irdal'ın iç konuşmalarıyla oğuz atay'ın atası diyebilirim.
dearmarlon dearmarlon
üniversitede hocası olan yahya kemal'den çok etkilenmiştir, ayrıca bergson'cu felsefecilerden mustafa sekip tunç'un tesiri görülür eserlerinde. romanlarında ve şiirlerinde, şekle çok önem vermiştir. romanlarında çok güçlü betimsel öğeler kullanmıştır ki, bu, betimleme ustası fransız yazar marcel proust'tan mirastır, ahmet hamdi'ye. özellikle "saatleri ayarlama enstitüsü" ve "beş sehir" mutlaka okunması gereken kitaplarındandır.
marooned marooned
hayat dediğimiz bu kapalı dairenin en büyük sihri alışmak değil miydi? şeklinde sorulabilecek en ağır soruyu sorup cevabını sorunun içinde bulundurabilen uçuk.
kerrigan kerrigan
"o, kendisi olmak için beni unutmaya muhtaç. fakat ben, ancak onun sayesinde biraz kendim olabiliyorum."
demiş mümtaz şahsiyet.
mümtaz mümtaz
tanpınar'ın asistanlığını yapmış ve yıllarca çok yakınında bulunmuş prof. mehmet kaplan, "hamdi bey'i nasıl tanıdım?" isimli yazısında tanpınar'la ilgili çok hoş bir hatıra nakleder. hamdi bey, milletvekilliği yaptığı dönemde bir gün edebiyat fakültesi'nde mehmet kaplan'ı ziyaret eder. mehmet kaplan da o sıralarda behice hanım'la yeni evlenmiştir. tanpınar, bu evliliği kastederek kaplan'a "mesud musun?" diye sorar. mehmet kaplan da cevap olarak, "paradan başka bir sıkıntımız yok" şeklinde bir cümle kurar. tanpınar'ın buna verdiği karşılık iç acıtıcıdır: "paranın sıkıntısını kim çekmiyor ki... şu anda maraş mebusunun cebinde ( kendisini kastediyor ) beş lira var. para bulabilirim, bulacağım da. ama saadeti nerede bulmalı?"
hayatberbat hayatberbat
huzurdaki mümtaz ve nuran'ı her andıkça 150 gram beyaz peynir çıkarıp rakı içesim gelir..bir de şeyh ahmed zamani hazretleri....'' ayar saniyenin peşinde koşmaktır''
te5ir te5ir
ne içindeyim zamanın
ne de büsbütün dışında;
yekpare geniş bir anın
parçalanmış akışında,
bir garip rüya rengiyle
uyumuş gibi her şekil,
rüzgarda uçan tüy bile
benim kadar hafif değil.

başım sükûtu öğüten
uçsuz, bucaksız değirmen;
i̇çim muradına ermiş
abasız, postsuz bir derviş;

kökü bende bir sarmaşık
olmuş dünya sezmekteyim,
mavi, masmavi bir ışık
ortasında yüzmekteyim.

ahmet hamdi tanpınar
keşşaf keşşaf
üstadın huzur romanından bir bölüm;
"'i̇şlerimiz iyi gitmiyor diye, tanrılara kızmayalım.' demişti. 'i̇şlerimiz, bizim ve bize benzerlerin küçük sakatlıklarıyla, tesadüflerin ihanetiyle bozulabilir. hatta birkaç nesil için bozuk gidebilir. bu bozulma, bu düzensizlik, iç kıymetlerimize karşı vaziyetimizi değiştirmemelidir. i̇ki ayrı şeyi birbirine karıştırırsak çıplak kalırız. hatta zaferlerimizi bile tanrılardan bilmemeliyiz. çünkü ihtimallerin cetvelinde mağlubiyet de vardır. amcanın mahkemesinin uzamasıyla bu vatan üzerindeki tarihi haklarımızın, kız kardeşinin evlenmesiyle süleymaniye'de okunan sabah ezanının ve müslüman bir babadan doğmanızın, paranızı dolandıran emlak tellaliyle iç çehremizi yapan kıymetlerin, bizi biz yapan büyük realitelerin ilgisi nedir?... bunlar sonu cemiyete dayanan realiteler olsa bile, bizi kendimizi inkara değil, şartları değiştirmeye götürmelidir, elbette ki bizden mesut memleketler ve vatandaşlar vardır; elbette ki iki asırlık hezimetlerin, çöküntülerin, henüz kendi şartarını bulamamış bir imaparatorluk artığı olmamızın bir yığın neticesini hayatımızda, hatta etimizde duyacağız. fakat bu ıstırabın bizi inkara götürmesi, daha büyük bir hezimeti kabul değil midir? vatan ve millet, vatan ve millet oldukları için sevilir; bir din, din olarak münakaşa edilir, red veya kabul edilir, yoksa hayatımıza getirecekleri kolaylıkları için değil..."
muglak muglak
hayatta hep 'geç kalmışlık' tan yakınmış, bunun huzursuzluğunu fazlasıyla yaşamış olan yazarımızdır. nitekim, anlaşılıp sevilmesi, değerinin anlaşılması da o öldükten sonra olmuş, son gecikmişliğini de bu şekilde yaşamıştır. vakti zamanında evli bir kadına aşık olduğu ve huzur'u yazmasında ki en büyük etkenlerden birinin de, çektiği bu ıstırap ve yaşadığı 'karşılıksız' aşk olduğu tevatürden hallicedir.
seyrengiz seyrengiz
kültür tarihçisi ekrem ışın, fi tarihinde kitaplık dergisinde (sayı: 65) 'a'dan z'ye ahmet hamdi tanpınar' adında bir sözlük hazırlamış... şimdilerde bu sözlüğü genişletme çabaları içerisindeymiş...
1 /