önemli olanın para harcamak değil, harcanan paranın nitelik yaratması gerektiğini gösteren destektir. bu desteği hangi çiftçi alabiliyor acaba diye düşünür insan. kırmızı eti ithal etmemizin ana nedeni yem fiyatlarının yüksekliğinden dolayı hayvancılık yapmaktan vazgeçmek zorunda bırakılan üretici değil midir? hayvan yemi bile üretemez hale gelmiş, ithal eden bir ülkede tarımda hangi destek nereye gidiyor acaba?
ülkemizde yetişen pek çok tarım ürününü ithal ederek verdiği destektir. 2 ayırıyorken 5 ayırıyoruz artık, akp çalışıyor palavralarını sıkmaya gerek yok. köylünün de, çiftçinin de hali ortada. bu arada gözüm madalyada kaldı;
(bkz:
ananı da al git)
menemen ve zeytinyağlı türlü tüketimini özendirici önlemlerle ilgili genelgeleri kapı kapı dağıtma, hububat ithalini önlemek amacıyla gümrükte çuvalları maket bıçağı marifeti ile kesme, tarım ve hayvancının arkasında di̇mdi̇k durma suretiyle gerekli desteği vermişlerdir. beğenmeyenler analarını da alıp gidebilirler.öyle di mi cevat abi? tabii tabi
ak parti derken.. hımmm şu tarım arazilerini toki'ye peşkeş çeken ak parti'den bahsediyoruz değil mi? aman hani karıştırmayalım. hak edene hakkettiğini vereceksin çünkü!
bunca verimli toprağa rağmen gıdasını ithal eder bu ülke. çiftçisini açlıktan kıvrandırır, mahsulünü derelere dökmeye mecbur bırakır. he ama aç çiftçiye kömür, beyaz eşya yardımını da tarıma destek olarak görüyorsanız doğru olan söylem
* nasılsa aynı adamlar enflasyonu düşürmek için gıda listesine kireç yazmadı mı?
kredi vermenin tarıma destek vermek olduğunu düşünen zihniyetin "çok" olduğunu düşündüğü destektir. bu zihniyet şunu hesaba katmamıştır sanırım: borç ve kredi demek satın almak demektir. yani türkiye'nin ne kadar dış borcu varsa o kadar dışa bağımlıdır. çiftçinin de devlete veya bankaya ne kadar borcu varsa o kadar devlete veya bankaya bağımlıdır. devlet tarıma desteği çiftçiye borç verip daha çok üretim yapması için sağlamaz, ürettiği malı emeğinin karşılığını alacağı bir fiyata satması için pazar yaratarak sağlar. çiftçiye daha fazla kredi imkanı tanıması, çiftçinin ürettiği malı daha ucuza ve daha az miktarda alırken çiftçiyi mahvetmektir. zaten ürettiğini satamayan çiftçi bir de üzerine borçlanmış olur ve bu çökmesi anlamına gelir.
sonralıkla, iddia edilen "çiftçiler ak parti'ye oy veriyorsa, demek ki ak parti çiftçiye destek veriyordur" düz mantığı kafa ne durumdayken kuruldu oldukça merak ediyorum. yahu ne alakası var? bi kere çiftçiye ne olup bittiğini ölçüp biçecek eğitim veriliyor mu? çiftçi sınıfı bilincine sahip mi çiftçiler? bunu yalnızca çiftçilere indirgemek de yanlış tabi. türkiye'de işveren sınıfı "sözde" de olsa sol partiye oy veriyor, işçi sınıfı liberal partiye oy veriyor. böyle büyük bir çelişki varken çiftçinin akp'ye oy vermesini garipsememek gerek. ikincisi de bu düz mantık "komünizm (ya da şeriat, ne olduğu önemli değil) güzel birşey olsaydı yüce devletimiz getirirdi" ile denk bir düz mantık. kısaca ikisinin de doğruluk değeri 0. ha bir de şu durum var, bilinçli seçmen olan çiftçiler de akp'ye oy verebilir hala. çünkü tarım hakkında akp ye alternatif bir politika yok. ha, akp'nin bu konuda hiç bir politikası yok, chp'nin de bu konuda bir politikasını göremedik şu ana kadar. "siz bir seçin de, sonrasında görürsünüz" diyor kemal bey. mhp'nin zaten kürt politikası dışında hiç bir konuda politikası yok, onu direkt olarak ayırıyorum. ufak sol partilerin mutlaka ki politikası var ama alınmasınlar gücenmesinler, iktidara gelme şansları yok. o yüzden hesap dışı tutuyorum. e akp çiftçinin anasını bellerken muhalefet yalnızca ona çemkiriyor, hiç bir alternatif politika üretmiyorsa çiftçi de yine oyunu akp'ye atabilir. çok da abzürt bir durum değildir bu.
son olarak da akp döneminde tarım alanında ne yatırım yapıldığını görmek gerekiyor. ha, yatırım deyince kızıyor hemen bu liberal tayfa, kendilerince de haklılar tabi. devletin görevini yatırım yapmak olarak görmüyorlar. ama tarım arazilerinde ne gibi bir değişiklik olduğunu düşünmek gerekiyor? yok efendim organik tarım gelişmiş, yok efendim teknolojik destek artmış. tamam, eyvallah, artmış olsun -öyle bir şey de yok da, hadi artmış olsun-. yahu, bu kadar yatırım ve gelişim varken niye tarım ürünleri ithalatımız, ihracatımızla arayı açıyor. buğdayımızın bile yarısından çoğu dışardan geliyor artık. olay yalnızca şeker pancarında değil tabi ki, ama götünüz sıkıştığında organik domatesler kurtarmaz sizi en geniş vizyonlular! sen dünyanın en verimli topraklarına ve en geniş yelpazeli iklimine sahipsen öncelikle bi kendine yet demezler mi adama? buğdayı şeker pancarını küçükseyip onları ithal ederken "organik domatesler üretiyoruz, çok süperiz" demek, ayranı yokken tahtırevanla sıçmaya gitmektir. sen önce bi ayranını bul da, ondan sonra bi mobilet alırsın sıçmaya gitmek için!
denetim eksikliğinden kaynaklanan bi sorun var devletin verdği desteklemeler bazı çiftçilere yetmesede bazı çiftçiler mahsülü tarladan bile kaldırmıyor veya ekmediği alanları ekti gösterip dağı taşı ekili arsa göstererek devleti soyuyor.burda önemli olan denetimi arttırıp bu art niyetli olanları ayıklamak zaten onlar ayıklandığı takdirde geriye kalan dürüst çiftçiler rahatlayacaktır çünküdesteklemeye ayrılan belli miktar var bunu bu adi insanlar çektikçe gerçek çiftçinin önünü tıkıyor.
masülü kaldırmayan çifçi şöyle demişti bana ya nediye uğraşayım devlet üçbinlira para vericek o bana yeter.bununla beraber tahum parası var mazot desteği var... ben mazotu şahsi arabasına koyup gezeni gördüm, işte burda da orata çıkıyor ki önce denetim.
ak parti'nin tarımı, hayvancılığı bitirdiği yönünde yapılan çok sert eleştiriler ve ithamlar uzun zamandır dikkatimi çekiyor fakat konu ilgimi çekmediğinden olay nedir ne değildir ayrıntısıyla bilemiyordum. elbette ki eleştirilerin geldiği cenahın zeka seviyesi ve eleştirilerin hep soyutsal duruşu bana durumun iddia edilenin tam aksi olduğu izlenimini veriyordu hep.
yakın çevremdeki insanlarla yaptığım olağan tartışmalarda, maymuna çevirdiğim ve sıkı birer hürriyet/posta okuru olan muhataplarım konuyu hemen tarıma ve "ananı da al git" hadisesine getirirler, ben de çiftçi olmadığım ve bayındırlık iskan falan konularıyla pek ilgili olmadığım için konu netleşmeden kalırdı. günün birinde canım sıkıldı gitti biraz araştırdım ve tahmin ettiğim gibi bambaşka bir tarım sektörüyle karşılaştım.
bazı terimlere, doğrusunu söylemek gerekirse konuya tümden yabancıyım fakat bir gelişme mi yoksa gerileme mi olduğunu anlamayacak kadar değil.
bakalım neymiş:
* 2003-2010 yılları arasında tarıma 36.6 milyar tl destek verilmiş.
* prim desteği verilen ürün sayısı 4'ten 17'ye çıkartılmış
* cumhuriyet tarihinde ilk kez mazot desteği verilmiş
* çiftçinin çeşitli konularda bilgisine başvurabileceği tarım danışmanları iş başı yapmış. 22 bin çiftçi danışmanlık desteği almış.
* 5 bin veteriner ve ziraat mühendisi istihdam edilmiş, çiftçinin ayağına kadar gidip onlarla çalışmış.
* 177 ülkeye, 1530 çeşit tarım ürünü ihraç ediyormuşuz. ihracat rakamları:
2002: 4 milyar dolar
2010: 12,7 milyar dolar
* çiftçiye destek:
2002: 1.8 milyar tl
2010: 5.9 milyar tl
* hayvancılığa verilen destek:
2002: 83 milyon tl
2010: 1 milyar 251 milyon tl
* tarımsal gayri safi yurtiçi hasıla
2002: 23.7 milyar tl
2010: 61.8 milyar tl
ilginçtir tanıdığım hiç bir çiftçiyi kapsamayan destektir.
çoğu "40 yapar" tarzı rakamlardan oluşan, önermelerdir. alım gücü, değer, enflasyon oranları, kurlar hesaba katılmadan verilen rakamlardır. bir örnekle açıklamaktır. bu örnek tarımla ilgili değil. kendi bildiğim konuda örnek vereyim, siz onu tarıma uyarlayın.
devlet önce 15 bin sözleşmeli alır, sonra kadrolu ataması yapar. o sözleşmelilerin bir kısmı kadroya geçer. ayrıca 2000 civarı ayrıca atama yapmış olur. sonra o sözleşmelilerden boşalan yerler ve önceden zaten boş olan yerlere ilçe milli eğitimler ücretli öğretmen atar. bu sayılar bakanlıkta birleşir. aslında en baştaki 15 bin sözleşmeliden ve ikinci atmadaki 2000 civarı öğretmen dışında yeni atanan yoktur yıl içinde. ama bakanlık açıklama yapar:
-bu yıl toplam 45 bin öğretmenin atması yapılmıştır.
kısmen doğru bir destektir. akp zamanında bazı ürünlerde muazzam artış gözlenmiştir. özellikle yazılı ve görsel medyada hıyar rekoltesi tavan yapmıştır.
2002 de ithalatı yapılan tarım ürünleriyle 2010 da ithalatı yapılan tarım ürünleri karşılaştırılırsa, durum daha net anlaşılır
memleketin içine sıçtıklarından yola çıkarsak bol bol gübre desteği sağlandığını söylemek yanlış olmaz.
(bkz:
durmak yok yola devam)
(bkz:
hedef 2053)
lan beyin tümörü , ilk kez mazot desteği cumhuriyet tarihinde tabi ki akp zamanında yapılacak , mazota o kadar zam yaparsan 3.murad zamanında yapılacak değildi ya. harbiden mal bunlar ya. birde posta okuruymuş , sana gündüz gece posta koyarım ya neyse.. hem konuyu bilmiyorum diyor , hem de konuşuyor.
afaki hesaplamalarla sektör analizi yapılamaz ve bizim emmioğlu, sizin komşu tek başına bu işin haritasını ortaya koyamaz.
bir sektöre yapılan yardım ve o sektörün büyüklüğü verilen destekler, ihraç edilen ürünler ve akıtılan milyarlarca lirayla hesaplanamıyorsa ne ile hesaplanıyor? ilgili bakanlığın mecliste, komisyonda, orada burada didik didik edilen bütçesindeki rakamlar gerçeği yansıtmayacaksa ne yansıtacak?
derin bir nefes alalım, beynimize oksijen gitsin ve şuradaki değerleri tekrar gözden geçirelim: (
#6988862 )
yeterli gelmiyorsa bir de şuradan sağlama yapalım:
http://www.tarim.gov.tr/Duyurular,haber_Detayli_Gosterim.html?NewsID=742
modern tarıma geçmek için yapılan çalışmalarla olsun, çiftçiye verilen eğitimler/desteklerle olsun, bilimsel/teknik olarak sürekli iyileştirilen bir tarım sektörü var. karşısında ise hala boş laflarla, ayağı yere değmeyen söylemlerle yapılan bilinçsiz eleştiriler, ayıp boyutunda karalamalar var. neyse ki çiftçi de, bu ülkenin halkı da ortalama sözlük yazarı kadar bilinçsiz ve gerizekalı değil. yapılan işi görüyor, gidip oyunu da ona göre veriyor. gerisi sözlükte laf cambazlığı, bakınız hokkabazlığı. hadi selametle.