aldatan erkekten bir farkı yoktur.
edit: başlık üstüme kalmış
aldatmanın dayanılmaz hafifliğine kendini kaptırmış insan yavrusudur.
erkekler cinsellik çerçevesinde ele alırlar her mevzuyu, paradigmaları bu çizgiyle çizilir genellikle. dolayısıyla da anlayamazlar meselenin özünü...
erkekler fiziksel doyum maksadıyla birlikte olurlar,cinsel ilişkinin onlara verdiği yegane katkı budur.
kadınlar öyle değildir maalesef, kadınlar ruhlarını doyurmak için birlikte olmaktadırlar ilişkiler arası geçişleri de ruhlarının doyurulmamış olmasındandır...erkeğin maddi doyum arayışlarında manevi huzur arayan kadınlar...ne ironik
"ama fiziksel doyumsuzluk nedeniyle de aldatan kadınlar var, orgazm olmamış bi sürü örnek yığarız buraya" diyeceksiniz...
ruhunun tatmin edilmemesidir yine meselenin temeli, zira ruhu hakkıyla doyurulan kadının bütün bedeni/benliği/hücrelerinin de doymamasının imkanı yoktur...
ha adam ibnedir, bilmem ne o ayrı...
aldattığıyla sevmeden birliktelik yaşayan kadındır. sevgi açıdır. sevdiceği olsa aldatır mı hiç.
annemi aldattım sende önce; yapmam dediklerimi yaparak, aldattığımın bilinçli bilinçsizliğiyle;
ablamı aldattım sonra; bağlanmam derken dilim her gün daha çok bağlanan kalbimle, bir yandan farkındayken bir yandan bunun ürkekliğiyle gözünü kapatmaya çalışan zihnimle;
sonra seni aldattım bir gün; bu ürkek zihnin bağlanmamalıyım serzenişleri eşliğinde, kendimden geçmişçesine yaptığımın çirkinliği ve o anki deli aklımca gerekliliğiyle;
sonra ayrıldık; aldatmaca bitti sandım, kendimi aldattım bu noktada; aşk biter mi öyle ufak bir elvedayla?
sonra yine seni aldattım ve yine beni; seni aldattım başka gözlerde başka sözlerde, kendimi aldattım her gözde her sözde seni bulmaya çalıştığımı kendimden gizleyişlerimde
***
bin kesiklik bir darbedir kadının aldatması, binbir parçaya böler genelde yaşamını.
rutinlikten sıkılmış gönül gezdirmek isteyen kadındır.
ilişkisinde heyecanı kaybetmiş, elindekini bırakmadan yeni heyecanlar, yeni dokunuşlar arayan kadındır.
alttan alan erkek tarafından affedilebilecek kadın tipidir.
aldatan kadın ve aldatan erkek arasında özünde hiçbir fark olmamasına rağmen, bizim gibi toplumlarda nedendir bilinmez erkeğin ki "skor" kadının ki "orospuluk" olarak tanımlanır. öyleki aldatan erkek bir de bu işi evli bir kadınla yapmışsa "triple double" yapmış olur... hoş şeyler diil bunlar.
bazen yaptıklarını, diğer insanlar gibi aldatma olarak görmeyen kadındır.
erkeği gibi şerefsizin önde gidenidir. boyu devrilesicedir. en yakın zamanda arkadaşlığı falan kesmeli, bundan insan olmayacağı anlaşılmalıdır.
erkeğinden farklı olarak daha bir kahramanlaştırılır. çünkü erkek egemen bir toplumda erkeği tabiri caizse piç gibi bırakmıştır
* . halbuki ikisinin de sike sürülcek aklı yoktur.
(bkz:
aldatan erkek)
profesyonel olduğu işi yapan kadındır. zira ustaca yalan söylemek onların işidir.
tek mermiyle kalbinde ve yüreğinde sadece anısı kalacak şekilde silinmesi gereken kadındır eğer çok seviyorsan. sevmek ve nefret etmek, bir insana duyduğun duyguların önüne koyduğun + veya - ise, aldatan kadın kendi eliyle sıfırdan, umursamazlıktan o kadar uzaklaşır bir o kadar göklerdeyken sen onu severken.
ve umursamazlığın altında olan şey salt nefrettir.
6 feet under'a götüren nefret.
o kadar aldatan erkek var ki, bunların birlikte olduğu birtakım insanların da evli yahut da sevgili sahibi hatunlar olması işten bile değil.
bir kadın neden aldatır?
söyleyeyim:
içi çeker, aldatır.
kin tutar,aldatır.
mutsuzdur, henüz ilişkisini bitirebilecek güçte değildir, aldatır.
göreceli uzun bir süredir iyi bir seks yaşamamıştır, aldatır.
iyi bir evliliği ya da ilişkisi vardır; ama aşık olur. aşık olduğu adamla bir ömrü geçirmek istemediğini bilecek kadar aklıselimdir, aldatır.
-çok da farklı sebepler değil sanki, ha?-
biz bunu aldatmak ile yaftalarız; ama aslında üzerinde uzun süre düşününce bu aldatmak değil, ince bir noktada kendi doğasına sadık kalmaktır. ya "akıllı ve usluyum" diyerek insan kendi kendini kandıracak, bilinçaltına "sus, dur" diyecek; ya da toplumun "ayıp" diye nitelendirdiği şeylerin "neden" öyle olduklarını sorgulayıp, kendi cevaplarının peşinden gidecek.
tam bu noktada, toplumun aldatmak diye nitelendirdiği mefhumda kadın erkek ayrışır işte. kadın, aldatmanın teorisyenidir. neden aldattığının tam olarak farkındadır (istisnaları saymazsak) "yaptım oldu" demek yerine, bahanelerini bilir. çoğu da bununla düşündüğünüzden daha kolay baş eder.
"canım istedi" onun için en geçerli bahanedir hatta.
gönül ister ki, ilişkilerde insanlar bunun yapılabilir olduğunu bilsinler-yapılır değil, yapılabilir ve yüksek ihtimalli bir yapılabilir- ve kendilerini buna hazırlasınlar. hatta bunları konuşabilsinler.
(insanın hayatında bir yerde aynı anda iki kişinin durması imkansız üstelik. birini "bu" yüzden severken, diğerini "şu" yüzden seviyorsunuz. bu durumda zaten karşınızdaki kişiyi klasik bir aldatma anlayışıyla "kandırmanız" pek mümkün değil. içiniz rahatlasın diye söylemiyorum bunu. sadece böyle olduğunu düşünüyorum, hepsi bu)
hâl böyleyken, "ben yapmam" "yapılmamalı" "yapan kadının da allah belasını versin" "hiç de bikerem içimizde yok böyle şeyler" diyerek neden kendini yadsısın kadın ve kendi kendini aldatsın?
"sadakat" dendiğinde ne anlamalıyız? o da ayrı muamma...
*içinde, derinlerde bi yerde dahi, ufacık bir süphe, heves barındırmadan ilişkiler yaşayan kadınları tenzih ediyorum. demek ki onların "canları" istemiyor.