eğri oturup doğru konuşalım. yeni gelen altıncı nesiller bir süre için sözlüğün hımına koyacaklar. yine aralarından tepki çekmek isteyenler çıkacak. dinci, faşist, şucu, bucu deyip nick altı düzeceğiz. eksi oya boğacağız ya da açtıkları salak başlıklara boş bakınız verme yarışına gireceğiz. sonra o tepki çekenler teker teker kanatlandırılacak ve o salak başlıklar boş bakınız denizi haline gelerek sözlüğün veritabanında gereksiz yer işgal edecekler. sonra altıncı nesiller düzene girerek oturacaklar ve yazar alımı kapanacak. bizim nesilden bir hayli dayak yiyen altıncı nesillerden biri, daha gelmeden
yedinci nesil çok rererörö başlığı açacak. böyle gidecek işte. 2012'den umutluyum göktaşı hakkaten teğet geçerse bizi birşeyler değişebilir.
şimdi demek istediğim neden yazar alımları sürece yayıldığında böyle problemler olmuyor. ya da neden yazar alımı durduruluyor. bana sanki yöneticiler yeni nesillerin getirdiği yeni heyecan dalgasını ve giri patlamasını seviyorlar gibime geliyor. sözlük bir silkelenip eski yazarlar tarafından sahipleniliyor. yeni yazarlar kendilerini kabul ettirmeye çalışıyor. sonra herşey tam rutine binmişken yine yeni nesille birlikte aynı döngü devam ediyor.
peki neden hep en salak yazarlar, yazar alımının açıldığı ilk günlerde gelir. bu yanlış bir düşüncedir. aslında salak yazarlar her daim ara ara gelirler ama toplu olarak gelmedikleri sürece biz farketmeyiz ya da çok rahatsız olmayız. ama yazar alımıyla birlikte es kaza yazar yapılmış yazma özürlü ya da ilgi manyağı yazarlar bir anda sinirimize dokunur. bizim belki yıllardır adam gibi yazarak toplayamadığımız ilgiyi o salak sik gibi yazarak birkaç günde toplamıştır ve nick altı bol küfürlüde olsa bizimkini katlamıştır. kıskançlık yapmanın lüzumu yok. o yazar elbet bir gün kanatlandırılacaktır. itü sözlük birkaç yazarına bağımlı bir komünüte değildir. şu giderse sözlük biter diyebileceğimiz konumda bir yazara sahip değildir. en azından şu ana kadar gördüklerimiz bunu ispatlar nitelikte.
*