yunanca an- (olumsuzluk öneki) ve archos (erk, güç, yönetim) kelimelerinden gelen, erksizlik, başsızlık anlamındaki terim ve aynı terimi işleyen felsefi akımların genel adı...
zamanla karışıklık ve terör anlamı kazanmış olsa da felsefe de faşizm ya da milliyetçilikten çok daha fazla yer kaplayan bu düşünce çözümsüz sorunların yaşandığı her ülke ve kuşakta gençlerin gözbebeği olmuştur.
(bkz:
saccho ve vanzetti)
kısaca otoriteyeyi kabul etmemek.
bir siyasi görüş değil yaşam biçimidir. mantıktan ziyade duygusal bir olaydır, öğrenilemez ancak hissedilebilir bir şey. anarşi insanın içindedir. anarşi robot olmaksızın hayal kurabilme lüksüne sahip olmaktır. sistemin içindeyken sistemden bağımsız olabilmektir. kendi sınırlarını yıkabilicek tek güçtür.
sınırsız özgürlük istemek ve bunu elde etmek için her şeyi yapmaktır.
drowlar vardır bir de: (bkz:
drow)
insan onuruna en layık yönetim biçimidir. aslında yönetim demek doğru sayılmaz. kişinin birey olarak toplumdaki yerini ve rolünü çok iyi özümseyip ödevlerini hakkıyla yerine getirmesi gereklidir. insanlar bu şekilde çarkları çevirmeye başladıklarında herkes bir emir almadan saygın bir biçimde yaşayacaktır. ancak sırf bundan dolayı sıradan insanlar için değildir. bilinçli insan gruplarının kendi içlerinde uygulayabileceği bir sistemdir ve maalesef
ütopyadır.
düzensizlik ve kargaşa ortamının genel tanımı. herkesin idealine göre hareket etmesine izin verirken, insanlar arasında çıkar çatışmalarına ve kavgalara sebebiyet verecek olması nedeniyle olumsuz bir kavram olarak bilinir.
anarşist olup ''hadi anarşist bir grup kuralım'' derseniz, şahane bir ikilem yaratmış olursunuz.
yeniye ulaşmak için kargaşa çıkarma, var olanı yıkma anlamında da kullanılabilen sözcük. bakunin'in "yıkma tutkusu aynı zamanda yaratıcı bir tutkudur" tezi de sanırım anarşi sözcüğünün bu anlamından beslenir.
errico malatesta zamanında;"anarşizm, insanın insan tarafından sömürüsünün ve tahakküm altına alınmasının ortadan kaldırılması, yani özel mülkiyet ve hükümetin ortadan kaldırılmasıdır; anarşizm, sefaletin, hurafelerin ve nefretin yok edilmesidir." diye yapmıştır anarşizmin tanımını,kanımca da gayet sağlıklı bir tanımdır.
yurtsever cephe' lilerin eylemleri sırasında -ki bu eylemlere diğer eylemlere nazaran daha yaptırıcı bulan benzer görüşlere sahip diğer partizanlar da katılırlar- yere çöküp "isyan! devrim! ......! söylemlerini yaptığı üçlemin sonuncu kelimesi.
yunancada yönetimi olmayan, yönetimsiz anlamına gelen ana kaos sözcüğünden türetilmiş terim. yaygın olarak iktidar ya da erk tanımazlık olarak bilinen, kimileyin bilinçli olarak olumsuz anlamlar yüklenen anarşi terimi, gerçekte geniş anlamıyla düzenin sürdürülmesi için yönetimin ya da yönetici bir iktidarın, bir başın gereksiz olduğunu vurgular.
bu bakımdan anarşi olumsuz bir yaklaşımdan çok olumlu bir toplumsal talebe karşılık gelmektedir. başka türlü söylendikte, topyekün bir karmaşa durumundan çok herhangi bir kişi ya da kurumun ötekiler üzerinde tahakkümünün ortadan kalktığı, iktidar ilişkilerinin dışlandığı ya da ötelendiği bir toplumsal düzene karşılık gelmektedir. yine de kimi anarşist düşünürlerin sözü edilen bu duruma geçiş dönemini ya da yöntemini şiddet kullanmaya dayandırdıklarını da unutmamak gerekir. ancak bu anarşi döneminin bir özelliği değil, bu döneme geçişin bir yöntemi olarak algılanmalıdır.
kendini anarşist olarak tanımlayan ilk düşünür olan pierre-joseph proudhon (1809-1865), anarşiyi bir efendi ya da bir hükümdarın olmadığı geleceğin toplumsal düzeni olarak tanımlamaktadır. bu tanımda proudhon, iktidar ve yetkeyi toplumsal düzenin sağlayıcısı ya da koruyucusu olmaktan çok düşmanı olarak reddeder ve anarşi yanlılarına yöneltilen toplum ve düzen karşıtı olma suçlamalarını gerisin geriye anarşi karşılanma yönlendirir. bu yolla, karalanan ve hor görülen terimi arındırıp hak ettiği yere yerleştirmeyi amaçlar.
tarihsel olarak anarşi ve anarşizm çeşitli yanlış anlamaların esiri olmuştur. 0nu daha çok yoksayıcılık ve yıkıcılıkla özdeş görme eğilimi anarşizm tartışmalarının çerçevesini oluşturagelmiştir. oysa ki bütün yeniden yapılandırma tasarılarına yaptıkları keskin eleştirilere karşın, anarşistlerde yıkıcılık kurucu tek öğe olarak görülmemiş, her zaman yeni bir düzenin kurulması ya da kurulacağı öngörülmüştür. anarşiye giden yolda anarşistlerin her zaman şiddet eğilimleri olmuştur; ancak, anarşist öğretinin temel dayanağı şiddet eğilimi değil yeni, iktidarsız ve ahlaklı özyönetime dayanan bir toplumsal düzen önlemi olmuştur ve olacaktır da.
*
[kaynak;felsefe sözlüğü- a.baki güçlü; erkan uzun; serkan uzun; ü.hüsrev yoksal-bilim ve sanat yayınları.]
not: türkiye'de yoldan geçen 100 kisiye sorsaniz ve yukardaki tanımı verseniz. sanırım 99 'u sizi döver.