zaman zaman her insanın içinde olan kişidir.
bugün bir ses bağırdı içimde: biraz daha zaman onu yapayım, şunu yapayım. bir kaç dil daha öğreneyim, master yapayım, araba alayım, geleceğe yatırım, davranışlarını düzenle bilmem ne...ulan sanki mezarda 5 dil bilmenin yüksek tahsil sahibi olmanın bir önemi var? ama gene sen dinleme beni, bastır her zaman yaptığın gibi, ipleme...
evet, doğru da söylemişti. ama bu sefer kulak verdim ona. haklıydı, sonuna kadar haklıydı. bu lanet sistem içindeki nafile çırpınışlar içinde kayboluyor gidiyor, haybeye kullanılıyorduk. geçmişe baktığımda sürekli dıştan gelen
external order'lar doğrultusunda onları başarabilmek için nice şeyler feda etmiştim. lakin kimse bana ne istediğimi sormamıştı, sadece "onların" doğruları ile yaşamak zorunda bırakılmıştım.
"şimdi 20lerdesin, sonra 30lar sonra 40lar gelecek. belki iyi bir iş ve tatminkar maaş sahibi olacaksın.ama ne için? sana bunlar mı lazım!? böyle yaşıycaksan ne kasıyon yaşamaya al kendini vur beynini
şevki!beni bastırma, karşı koyma. ben senim, senin "gerçek" halinim. saf,kusursuz tam senim!. etrafındakiler için ne ifade ediyorsun ha? ben sana söyliyeyim: kullanılacak hayvan, harcanacak kaynak! ben sana olduğun gibi olmanı söylüyorum, fazlasını değil. kendin için yaşamanı istiyorum, başkalarının ne dediğini siklemeden! bugüne dek yaşadıkların
boş diyorum." akabinde
ingilizce konuştu: "so you have two options:
option one: heed what i say
option two: ignore what i said
but believe me fella, if you choose the second one i'll make you suffer a lot, and i mean "a lot"!"
böyle konuştu işte anarşistin biri.