neden herkes
aşık olmak ister ki diye düşündüm. en mantıklı cevap şu gibi geldi, aşık olmak nedense öyle bir özendiriliyor ki, sanırsın böyle güzel başka bir şey yok dünyada. romanlarda aşk, şiirlerde aşk, filmlerde aşk, resimlerde bile aşk... beş yaşında aşk, elli yaşında da aşk... platonik de aşk karşılıklı da aşk... hemcinse de aşk, karşı cinse de... üstüme üstüme geldi, çıkamadım işin içinden. peki, aşk bu da kadar güzel miydi?
aşk benim için hiç güzel bir şey olmadı. bunu yüzümde acıların çocuğu ifadesiyle söylemiyorum. bilakis çok sertim bu konuda. emin olunuz, gözlerimde ne kırgınlık ne hüzün ne de kin var. belki sadece beceriksizliğimin yükü biraz omuzlarımda. suçu kendinde bulabilmek erdem olduğu kadar ağır da geliyor ya neyse. ne demiştim, aşk hiç mutluluk demek olmadı benim için. aslında yalnız olmadığımı da biliyorum bu anlamda. bakıyorum, her aşk bir ağıt, her aşık dertli, her maşuk kederli. aşık olanı kavga ettim diye ağlıyor, olmayanı edemedim diye! manyak mı bu insanlar neden aşık olmak istiyor o zaman diyorum, madem ki gözünde yaş dinmeyecek.
izin istiyorum aşktan, süresiz tatile çıkıyorum. istemiyorum iyi bir bahanesi yoksa karşıma çıkmasını.
beş yüz bin deneme yapmana gerek var mı bir şeyin olmayacağını anlamak için? beceremediğin şeyler vardır hayatta. kabul etmen gerekir, olmuyorsa olmaz. zorlamayla olmaz.