aşk hakkındaki tespitler bir çok değişkene, zamana ve de kişilere bağlı olarak sürekli farklılık gösterir. o değil midir ki ayağımızı yerden keserek bizi bulutlara çıkardıktan sonra bir anda pat diye aşağı bırakıp tüm kemiklerimizi kırarak bizi acılar içinde kıvrandıran!
bulutlarda olunan zamanlar için sevdiğim bir sözü var
metin üstündağ'ın: "aşk iki püskevit arasındaki kremadır."
platonik zamanlar için ise
irvin yalom çok hoş bir laf etmiş: "düet yapıyoruz sanmıştım ancak meğer ben solo atıyormuşum."
aşk galiba en çok solo atanlara kucak açıyor, solo atan binlercesinden bir orkestra doğar mıydı ki?