inanç denilen kavramın özünde "sorgulamamak" olduğundan bilgili, okumuş kelimeleriyle tanımlayabileceğimiz insanların ateizme meyilli oldukları fikri pek de yanlış sayılmaz.
özgür düşüncenin şekillenebilmesi için tabuların ortadan kalkmış olması gerekir. yani bir insanın özgürce düşünebilmesi için birtakım dogmalardan zihnini kurtarması elzemdir. dini ya da ideolojik yobazların (şahsi fikrimce) genel yanılgısı olan bu durum onların özgür düşünebilecekleri varsayımını ortadan kaldırmakta.
"ben müslümanım ya da ben hristiyanım ama yine de özgür düşünebilirim" diyen bir insan kendiyle ve inandığını söylediği dini sistemlerin temeliyle çelişmektedir. çünkü tanrının varlığından ya da inandığı dinin herhangi bir bölümünden şüphe eden bir adamın o dine mensup olduğunu söylemek doğru bir ifade değildir. "
şüphe inancın düşmanıdır" derler. bu noktada din ya da inanç kavramları bir bütün halinde ele alınmalıdır. "ben müslümanım ama oruç tutmak saçmalıktır." diyen bir müslüman kendi dinince münafık sayılır. islam inancına göre bu o kişinin kalbiyle tam manasıyla inanmadığının bir göstergesidir. bir de özgür düşünceyle hareket ettiğini söyleyip pascal bahsiyle inandığının farkında olmayan başka bir tip insan güruhu ise daha trajikomik bir durumun öznesi olduklarının farkında değildir ne yazık ki. tabi birtakım şeylerin bir hezeyandan öte olamayacağını kabullenemeyen babadan, dededen kalma müminler bu kavramları kabullenmekte zorluk çektiklerinden kolayca senin dinin sana benim dinim bana
hadisiyle kendilerine bir çıkış yanılsaması aramaktalar.
müslüman olmayanlara karşı kin besleyen ve lanetleyen kurana sahip bir dinin mensupları hiçbir şey yoktur diyen septik bir filozofun görüşlerine nasıl saygı duyabilir, nasıl zihninde bu görüşleri tabularından sıyrılarak analiz edebilir ki? evet, ben müslümanım ama david hume doğru söylüyor olabilir. diyen biri özgür düşüncenin sorgulayıcı toprakları üzerinde nasıl korkmadan dolaşabilir ki? ona sorgulamadan itaat etmesi gereken bir tanrısı varken bunu söylemek biraz saçma olmaz mı?