bakıcıyla büyüyen çocuk olmak

1 /
hürrem hürrem
annesi ve babası çalışan çocuk olmaktır aynı zamanda.bu tip çocukların ömrü gailesi x teyze dedikleri bakıcılarını kaçırtmaktır.bunun sorumlusu ise problem çocuk,evde tek başına gibi filmlerdir.
spatz spatz
bakıcılarının memleketine göre kah ege şivesi, kah doğu şivesi ile konuşan çocuktur. çocuğunun telefonda "gelivecen mi anne?" deyişiyle durumun farkına varan anne ne yapacağını şaşırır. ne de olsa çocuk konuşmayı yeni öğrenmektedir ve kim ne derse kayda almaktadır.

napalım fransız dadı tuttular da fransızca öğrenmedik mi?
labirent labirent
büyük şehirlerin vazgeçilmezi haline gelen anne-babanın çalışması sonucu, bakıcıyla büyüyen çocuk sendromu...bu gelecek nesillerin depresyona yenik düşeceğinin, bunun sağlık sorunu olarak ilk sıraya yerleşeceğinin göstergesidir...
her çocuk için geçerli değil elbet...çünkü çalıştığı halde çocuğuyla ilgili, alakalı, sevgisini esirgemeyen birçok ebeveyn de var ama genele bakınca daha 3-4 yaşlarındaki çocuklarda gözlenen bu güvensizlik, huzursuzluk ve davranış bozuklukları ilerde doldurulamayacak kocaman boşluklar olarak karşılarına çıkacak...
bakıcıyla büyüyen çocuk olmak, depresyonla hayata devam eden yetişkin olmaktır...
dünyarüyaiçinderüyadır dünyarüyaiçinderüyadır
bakıcının safra kesesi ameliyatı yüzünden halaya ihale olmaktır.
bakıcının kaçmasıyla yada annenin manyaklıklarına dayanamaması sonucu ananede haftalarca anasız-babasız kalmak demektir.
son çare, yabancı bakıcıların eline kalırsınız. birisi bulgarca öğretir beriki azerice.
sonra bu bakıcı da gider, babanneye ihale kalır.
çocuk doğurcaksanız, 1 tane doğurun. ona da ilk 3 yıl kendiniz bakın, sonra da kreşe yollayın.
ya da tek kişi baksın, çocuğun kafasını ambele etmeyin daha minicikken.
mademoiselle jade mademoiselle jade
berbat bir olaydır. çocuğun anne ve babasına en çok duyduğu ihtiyaç o dönemde hiç tanımadığı birine emanet edilmesi kadar berbat bir şey olamaz.
anneannemin dedemin ölümünden birkaç yıl sonra tekrar evlenmeye karar verdiği gün ben anlamıştım başıma geleceği. dört bir yana haber uçuruldu. acilen bir bakıcı bulundu. küçükken sevimli bir tiptim ki her gelen bakıcı ilk başta beni çok sevdi. sonra mı? sonrası malum aslında. ilk bakıcım hani şu acilen bulunan, aslında iyi biriydi ama yaşlıydı. bana ayak uyduramıyordu. sonunda beni halasının kızına postaladı ve benim için kabus dolu günler başladı. kadın tam bir psikopat çıktı. nefes alsam suçtu. tamam ben de yaramazdım ama kendisi de cidden sorunluydu. dışarda kar yağıyor, ama kadın yemeğimi ısıtmıyor. buzdolabından çıkardığı gibi önüme koyuyordu. ısıtmasını isteyince de yemeği hepten önümden alıyor,aç bırakıyordu. saçlarımı bile taramazdı. oysa ben ne çok severdim saçlarımın taranmasını. hala da severim ya.. uyuz kadın. arada sırada da döverdi. nasıl olduysa bu kadın da beni bıraktı. yine acilen bir bakıcı bulmamız gerekiyordu. uzaktan bir akrabamız sözde imdadımıza yetişti. belki de hayatımın en kötü anlarını o dönemde yaşadım. benimle resmen yarışıyordu. kitaplarımı alıp gizli gizli ders çalışıyor, sonra okula benle gelip benimle birlikte giriyordu. o zamanlar birinci sınıfa yeni başladığımı da belirtmek isterim. sonunda bir sınavda benden yarım puan yüksek aldı da o sınav kağıdını çerçeveletip bizim evin duvarına astı. evet, yaptı bunu. o günden sonra da bir daha sınavlarıma girmedi. benle yarışıcak başka alanlar buldu. nasıl bir insansa bacak kadar çocuğu kıskanıyordu. bu kadından da şiddet gördüm tabi. ailemi neredeyse hiç göremediğim için onların hiçbir şeyden haberi olamadı. zaten kolumdaki, bacağımdaki morlukların sebebi de hep düşmeme ve yaramazlığıma bağlanırdı. ne zaman anneannem boşandı, ben o zaman bu kadından kurtulabildim. belki de bu yüzden anneanneme sıcak davranamıyorum, içten sarılıp, öpemiyorum. bir anlık verdiği karar yüzünden benim psikolojim altüst oldu. yıllarca kendime hiçbir konuda güvenemedim. kendimi yetersiz, ezik hissettim. şimdi sadece keşke küçükken biraz daha cesur olabilseymişim diyebiliyorum..
complice complice
anneyle otomatikman arada bir mesafe olmasına sebebiyet verir. anneyi bilen çocuklar yalnız olmadığını bilir, ama annesiz çocuklar kendi dünyalarında hep yalnızdırlar .
ekonomi sevmeyen iktisatci ekonomi sevmeyen iktisatci
mahalle denen kavramı kavrayamamış ve asla da kavrayamayacak olan, balkon çocuğu olarak da lanse edilen veledin ta kendisidir. üstü başı her daim tertemizdir, top felan oynayamaz düşüp bir yerlerini incitebilir... böyle bir tiptir.
tisikkirlirsipirmin tisikkirlirsipirmin
benimdir. dünyanın en şanslı çocuklarından biriyimdir belki de çünkü perihan annem bana kendi çocuğuymuş gibi bakardı. ha küçükken annemin yanında perihan teyze, annem yokken anne dermişim annem üzülmesin diye. az emeğin geçmedi be perihan anne.

hala arar sorarım "perihan anne nasılsın?" diye. eşine de dede derim.
little black dress little black dress
pek bir artısı olmayan durumdur. iki bakıcı artı üç yıl kreş dönemi yaşamış birisi olarak konuşuyorum. bazı olağanüstü durumlarda okul veya adliye köşelerinde elime kâğıt ve boya kalemi tutuşturularak da büyümüşlüğüm var ama neyse bunu geçelim. ilk bakıcımı hatırlamıyorum. elimde ona ait bir fotoğraf olduğu için seviniyorum. yaşlıca bir teyzeymiş. ben ilk aşımı olurken ağlayan anneme söylediği, "üzülme benim üç tane öldü alışıyorsun." cümlesi sayesinde onu hala gülerek hatırlıyoruz. ikinci bakıcımı az biraz hatırlıyorum. o dönem telefon faturalarımızın yükselmesinin nedeni onun saatler süren telefon konuşmalarıydı. meğer askerde nişanlısı varmış. bu yüzden ona hiç kızmadım ama evcilik oynadığım tabakları küllük olarak kullandığı gün ona sevgimde ciddi bir hasar oluşmuştu. en sevdiğiniz yeşil tabağınızın ortasında çirkin siyah bir leke düşünsenize? televizyonu benden çok o izliyordu. sanırım çizgi film kültürüm bu yüzden çok kısıtlı. pembe dizi vardı bir tane çok sevdiği bir de dinlemekten bıkmadığı birisi. mahsun kırmızıgül. o zamanlar sapsarı olan o güzel saçlarımı beceriksiz olan kuaför bir arkadaşına götürerek kestirmişti. annem bile ördek gibi olduğumu söylediğine göre gerçekten çirkin olmuştum. yine de alt kattaki arkadaşımın bakıcısının hasta olması sonucu ya benim bakıcıma da bir şey olursa diye korktuğum bir dönem olmuştu. sanırım onu seviyordum pek sevilecek birisi olmasa da. sonra kreşe gittim üç yıl ve bu süreç bence daha zordu. sadece şunu söyleyeceğim sabahtan akşama kadar evde olmamak küçük bir çocuk için hiç iyi bir durum değil. babaanne anneanne meselesine gelince onu da unutun. yazın iki ay bu ikisinden biriyle kaldığım zamanlarda bile ben ben olmaktan çıkıyordum. çok şükür annem beni onların eline bırakmamış. severim iyilerdir hele babaannem canımdır benim. ancak çocuk eğitimi konusundaki eksiklikleri artı yaşları gereği ne çocuklara ne de o insanlara eziyet etmenin anlamı yok. özetle toparlayamıyorum hangisi iyi bilmiyorum bence oturun çocuğunuza mümkün olduğunca siz bakın.
dedethema dedethema
bebek bakıcısı ebeveynlerin yokluğunda bebeklerle ilgilenen ve bebeklerin ihtiyaçlarını karşılayan kişilere verilen isimdir. bebek bakıcıları ailelerin belirlediği sınırlar ve ihtiyaçlara bağlı olarak çalışmalarını gerçekleştirir. aileler için bebek bakıcısı seçimleri zorlu bir süreç olabilir. bu nedenle bakıcı araştırmalarının doğru yöntemlerle gerçekleştirilmesi son derece önemlidir. bakıcı seçimlerinde bazı hususlara dikkat etmek oldukça önemli bir konudur. bebeklerin güvenliği ve ileriki dönemlerdeki eğitimleri için en iyi bakıcılar ile çalışmak gerekir. aksi halde çeşitli sorunlar meydana gelebilir.
www.bebekbakicisi360.com
tykhe12 tykhe12
ben bakıcıyla buyudum sayılabilir. evimizde sık sık daimi kalan yardımcılarımız olurdu. universite yıllarında da sorbonne da hukuk okurken cok cici bir yahudi aileye bakıcılık da yaptım ki hayatımın en guzel deneyimlerindendi o cicek aile.

bu yuzden benim kafam farklı calısıyor iste:)
bakıcıyla buyuyen sımarık kız da benim, bakıcı olmus emekci kız da.
o yuzden dunyanın standart diliyle anlasamıyorum zaten.
1 /