2002 yapımı,
robin williams'ın başrolünü oynadığı
one hour photo'nun türkçeye çevrilmiş ismi.
*
bir eserin basılarak tekrarlanan her bir kezi.
bir kömür parçasını bir elmasa dönüştürebilir, sıradan bir insanı ise işlerini yapmayacak kadar faydasız hale getirebilir.
baskı olan yerde aslında hiç kimse baskıyı kaldırmak, yok etmek istemez. sadece üzerine baskı kurulan olmamak hatta daha da iyisi baskıyı yapan olmak ister. yeryüzünde de henüz baskının olmadığı tek bir devlet yoktur, olmamıştır ve görünüşe göre olmayacaktır.
sadece baskı uygulananlar değişir.
hep tersine sonuç verir. sen beni sıkboğaz edip, saat başı arayınca daha istekli ve daha verimli çalışmıyorum mesela. bıraksan zaten yapılacaklar sırasındaki yeri gelince yapılacaktır. ama sen mail, telefon her türlü taciz edersen benim de elim varmaz o işe. inat falan da değil sadece senin bunu büyütüp, fazlaca önemsemenden kaynaklanan bir elin varmaması hali.
bir eserin telif hakkına tabi olsun olmasın kopyasının çıkartılması.
kitaplar için kullanılan hali bası'dır.
diğer bir anlamıyla, bir işin yaptırılması, bir durumun ikna çabası için kullanılan yöntem.
herkesin herkese olumlu veya olumsuz ego tatmini amaçlı olarak baskı kurduğu bir gerçek. yapmayınız yaptırmayınız.
türkiye'nin en büyük dijital matbaası olan bizim dijital en uygun fiyattan en kısa sürede politikasıyla matbaa alanında hizmet veriyor. sizde a++ sınıf bir basım istiyorsanız bu firmadan yardım alabilirsiniz.
www.instagram.com
asla gelemediğim bir davranış biçimi. öyle ki, baskı yapan kişi baskı yapmadığını söylese, rahat ol dese bile, onun içindeki, eskiden baskı yapmasına neden olan düşüncenin değişmediğini hissedersem, hala gizli bir baskı altında hissediyorum. baskının ortadan kalması için, karşındaki kişinin seni daha iyi anlaması ve baskı yapmasına neden olan fikrinden arınması gerek. en azından benim gibi obsesif davranışlar gösteren insanlar için durum bu olsa gerek. baskı beni kabuğuma, çekirdek güven zeminime (kediler vs) çekilmeye zorluyor ve bir süre sonra baskıdan bunalıp, baskının geldiği şikayet konusu olan davranışı daha ısrarcı şekilde, göze soka soka, inat biçiminde yapmaya başlıyorum. tüm bunlar doğru olsa veya olmasa sadece kişiye özgü davranış biçimi, ondan belirtiyorum altını çize çize. yoksa illa ki kitabın birinde norveçli falan bir profesör, baskı karşısında yapılması en doğru şeyleri de yazmıştır kesin. her bokun bi standartı var zaten bu devirde. illa ki yazıyor biri ve kabul ediliyor bilimsel çevrelerce ya da toplumca.