being john malkovich

2 /
pis mındar pis mındar
malkovich'in tünelden geçmesinden sonraki sahnede malkovich.malkovich malkovich,malkovich.malkovich malkovich.malkovich malkovich.malkovich,malkovich,malkovich.malkovich malkovich malkovich'tir.
efendim filmin en göz dolduran diğer bir sahnesi de maxine ve lotte'nin malkovich'in bilinçaltına dalması olmuştur.izlenmesi gereken enteresan güzel filmlerden..arada sahnelere brad pitt,sean penn'de dalıyor,görünce,şaşırmayın.
marv marv
bence kült olmuş bir filmdir.john malkovich'in kukla gösterisi ve bilinç altı sahneleri akıllara zarardır.izlenmesi şiddetle tavsiye edilir.
earendill earendill
görsel anlamdaki etkileyiciliğini kurgusuna taşıyamamış filmdir. daha doğrusu ne demek istediği bir türlü tam anlaşılamayan ve senaristine sorsanız muhtemelen her şeyde anlam aramanın doğru olmayacağını anlatacağı türden bir filmdir. popülist eleştiri yapma anlamında söylemiyorum, gayet kişisel bir kurgusu vardır, ve absürttür kelimenin tam anlamıyla.
kuklacı'nın ilk sahnelerdeki kukla oynatışı veya malkovich'in kukla gibi hareket ettiği bölümler ya da bütün kafaların john malkovich olduğu bir restoranda herkesin papağanca konuştuğu sahne gerçekten inanılmaz akılda kalıcıdır. ama film bittiğinde soruyorsunuz? neden bütün bunlar? neden?
absinthe absinthe
bazen gördüğüm gerçek dışı rüyalar gibi film. kalkıp uyandığınızda gülümsediğiniz, ancak rüyada olur böylesi dediğiniz saçma, komik, absürd sahnelere sahip.. cameran diaz da küçükken nasılmış öyle, filmdeki saç modeliyle eşsiz olmuş gerçekten. belki yarısından çoğu öylemesine izleniyor ama kukla gösterileri için bile sonuna kadar seyredilmeli diye düşündüm.
yazıyorum fütursuzca yazıyorum fütursuzca
1999 yapımı spike jonze'nin yönettiği, charlie kaufman'ın senaryosunu yazdığı eğlenceli ve estetik film.

john malkovich'in kukla rolü tadından yenmez. bunun yanında film, lezbiyenliğe ve transeksüelliğe de değinmeye çalışmıştır. karı-koca aynı kadına maxine'e aşık olmuşlardır ve ikisi arasında malkovich'in bedenine girip maxine'le sevişmenin rekabeti yaşanır. maxine'e de bir erkeğin bedeninde kadın bilincinin olduğunu bilerek onunla sevişmek heycan verir. hatta bu ateşi şöyle tanımlar; (mealen)"bir gözle iki kişinin birden bana aşkla baktığını hissediyordum. ne kadar ateşli değil mi?"

bu kadarının bile filmi izleme ateşi yaratacağını umarak kesiyorum.

aynı yönetmen ve senarist ikilisinin diğer bir harika filmi için;

(bkz: adaptation)

edit: aşık oldukları kadının adı maxine'miş. izleyeli bayağı oldu. özür ilerim. uyarısı için yata yata paslandık'a teşekkür ederim.
ceyus ceyus
değişik ve etkileyici konuda bir film. size 15 dakika başkası olma* şansı veren bir tünel... içine girdiğinizde farklı şeyler hissedebildiğiniz vs.
aslında filmde kadınların erkekler gözünden bakabilme ya da bir erkeğin başka bir erkek olabilme ihtimalinin güzelliği üzerinde durulmuş... ancak hikayenin sonuna doğru anlaşılıyor ki bu mistik gücün de bir açıklaması ve nedeni var...
karamelize ekmek karamelize ekmek
noluyoruz lan dedirten film. 7 1/2. kat ile zaten başlı başına unutulmayanlar arasında yerini almıştır gözümde. ve böyle senaryoları gördükçe, recep ivedik kıvamında filmler yapan türk sinemasına lanet ediyorum.
rotten rotten
içinde yüzeysel bişeyler olsa da izlenmesi gereken güzel bir film. izleyen bayanlar hemcinslerine bakış açılarını değerlendirecektir. umarım çok etkilenmezler.
2 /