(bkz: 1000a)
bina

#2078320 ·
· 10
(bkz: bina dikmek)

#3232412 ·
· 10
bir behiç ak oyunudur.
oyun, spor salonu olarak yapılmış bir binada yöneticilerin yaptıkları akıldışı proje değişiklikleri ekseninde ortama yabancılaşan insanların durumunu anlatır.
yabancılaşan insanın çelişkisi ironi temelinde vurgulanır.
kadro: 16 erkek, 4 kadın.
oyun, spor salonu olarak yapılmış bir binada yöneticilerin yaptıkları akıldışı proje değişiklikleri ekseninde ortama yabancılaşan insanların durumunu anlatır.
yabancılaşan insanın çelişkisi ironi temelinde vurgulanır.
kadro: 16 erkek, 4 kadın.

#18252315 ·
· 159
orçun behramın yönettiği 2019 yapımı türk işi distopik gerilim filmi. filmde bir apartmana yeni gelen televizyon sisteminin insanları nasıl şekillendirdiği ve zift benzeri her yere sızıp insanları öldüren bir maddenin saçtığı dehşet anlatılıyor. mekan olarak bir apartman seçilmiş, karakterler ise apartman sakinleri ve bir kapıcıdan oluşuyor.
filmde biraz orwelın 1984ü, biraz 1983 yapımı videodrome, biraz diğer cronenberg filmleri, biraz avrupa korku sineması ve carpenter alıntıları görmek mümkün. yönetmenin distopik bir gerilim filmine emek harcaması da, farklı bir janrı denemesi ve zorlaması bakımından takdire şayan.
nitekim distopik gerilimler, bir de politik bir gücün iletişim yoluyla insanları kontrol altına alma teması, her ne kadar sinemada eskimiş bir konu olsa da, detaylara özen gösterildiğinde hala bir ederi olabiliyor. hele bir de türk sinemasında fazla örneği olmadığını düşününce.
ancak bu film olmamış. filmin ana teması olan iletişim ve iletişimin kitleler üstündeki hakimiyeti özenli ve derin işlenmemiş. iletişim kısmı bir şekilde havada kaldığından, politik yönü de pek aktarılamamış. ayrıca film bir politik gerilim mi, politik korku mu, psikolojik gerilim mi, bu da belli değil. filmin çok ağır temposu ve sık sık seslerden yararlanmasına ve tiyatral havasına bakılırsa bir taraftan da sanat filmine oynanmış. yine oyunculukların vasat olması ve çok ağır ilerlemesi de filmin diğer eksi yönleri.
bence film iyi fikir, ancak kötü deneme.
filmde biraz orwelın 1984ü, biraz 1983 yapımı videodrome, biraz diğer cronenberg filmleri, biraz avrupa korku sineması ve carpenter alıntıları görmek mümkün. yönetmenin distopik bir gerilim filmine emek harcaması da, farklı bir janrı denemesi ve zorlaması bakımından takdire şayan.
nitekim distopik gerilimler, bir de politik bir gücün iletişim yoluyla insanları kontrol altına alma teması, her ne kadar sinemada eskimiş bir konu olsa da, detaylara özen gösterildiğinde hala bir ederi olabiliyor. hele bir de türk sinemasında fazla örneği olmadığını düşününce.
ancak bu film olmamış. filmin ana teması olan iletişim ve iletişimin kitleler üstündeki hakimiyeti özenli ve derin işlenmemiş. iletişim kısmı bir şekilde havada kaldığından, politik yönü de pek aktarılamamış. ayrıca film bir politik gerilim mi, politik korku mu, psikolojik gerilim mi, bu da belli değil. filmin çok ağır temposu ve sık sık seslerden yararlanmasına ve tiyatral havasına bakılırsa bir taraftan da sanat filmine oynanmış. yine oyunculukların vasat olması ve çok ağır ilerlemesi de filmin diğer eksi yönleri.
bence film iyi fikir, ancak kötü deneme.