hep söylenen yöntemler bu konuda en işe yarayanlarıdır. birini tanımak istiyorsan sarhoş edeceksin, beraber tatile gideceksin, aynı evde kalacaksın.
tanıdığını sanmaktır...
o insanın hareketlerini, tavırlarını, düşüncelerini, hayallerini iyi gözlemledikten sonra o kişinin yapabilecekleri hakkında fikir yürütmektir aslı.
bir insan daha doğru dürüst kendini bile tanıyamıyorken, başkasını tanıması kulağa da mantığa da yabancı gelmektedir.
eğer; karşıdaki kişi dengesizin teki değilse kolay tanımlanabilir ama dengesiz biriyse; o kişiyi tanımlayabilmek zorlaşır...
ne sevgili, ne en yakın arkadaş, ne de bir anne ya da baba sizi tümüyle tanıyamaz.
aa unutmadan, "ben senin içini/ ciğerini biliyorum" diyenler aslında sizi tanımazlar bile..
bazı insanlar hemen ele verir tanıtır kendini kolayca kaktüsün dikeni dışında olur derlermiş bu gibi insanlara. bazılarını tanısan bile temkinli olmak gerekirmiş ne de olsa gülün dikeni dalındaymış.. bazılarını da tanımak öyle güçmüş ki balık gibi olurlarmış onlar balıklar gibi bütün dikenleri karnında.
ince ve emek verici bir iştir, maharet ister.
ancak tanıma hızının değişme hızına yetişebilmesiyle mümkün olabilecek eylemdir. tanımak zaman alır, zaman geçtikçe insanlar değişir.
hiçbir davranış tam anlamıyla düşüncelerin yansıması değildir. üç boyutlu dünya zihnin aksine daralır ve davranışlara kusurlar ekler. davranışlar daima biraz eksik,kusurlu kalacaktır. örneğin birini sevdiğini düşünmek;bunu ona söyleyip,sarılmakla anlatılamayacak denli mükemmeldir.ya da bir insanı öldürmek ondan nefret ettiğini düşünmekten daima kusurludur. bu yüzden insan, davranışları yaklaşık düşünceler olarak kabul eder ve ona göre bir sonraki hamlesini hesaplar. oysa hesaplar tutmaz; bir insan bir başkasını gerçekten tanıyamaz.
ya yakın komşuluk yapacaksın,
veya alış-verişte bulunacaksın,
yahut da beraber yolculuk edeceksin..
*
bazen kendimizi bile tanımakta zorlanıyorken, bir başkasını tanımak ve anlamaya çalışmak neredeyse imkansızdır. olduğu gibi kabul edip, az şikayetçi, daha çok mutlu olmaya çalışmalı.(yız)
bir insanı ancak kısmen tanıyabiliriz. zaman insanları değiştirir. kimse aynı kalmaz. herkes değişir... bi-iki yıl önceki davranışlarımız bile kendimize çok farklı geliyosa, başkalarından aynı kalmalarını bekleyemeyiz. aynı kalmazlar da. bu nedenle " bir insanı tam anlamıyla tanımak" pek mümkün değildir.
hiç bir zaman, hiç bir şekilde gerçekleşemeyecek eylem. ya tanıyamazsın ya da tanıdığını zanneder aldanırsın.
tanımakta olduğun insanın davranışlarını öğrenene kadar bulmaca çözme tadı verir. bulmacayı hiç bir zaman tamamlayamazsın belki ama hızını almış çözüyorken duyduğun merak-tatmin karışımı duygu hayatı bir nebze katlanılır yapar. ta ki tanıdığın insan da monoton hayatının bir parçası olana kadar.
insanın kendisini tanımaktan daha kolay yapabileceği şey.
mesela ben, yıllardır kendimi tanıyamadım hala sınırlarımı neler yapabileceğimi kestiremiyorum, bilmiyorum. ama karşımdaki insanları kısa sürede tanıyabiliyorum. ve kolay kolay yanılmıyorum o kişiler hakkında düşündüklerimde.
tanım: bazen tek bir söz ile bile yapılabilecek şey.
günümüz şartlarında çok mümkün olmayandır.karşınızdaki kendisini tanıtır.siz de bu verileri kullanırsınız.tanımak destek almadan yürümeye çalışan bir bebek gibidir.
iletişimin sıklıkla gerçekleştiği yerlerde çalışan insanların bu süreçte daha başarılı oldukları eylem.
(bkz:
insan sarraflığı)
çok ama çok zordur. bulundugu ortama göre degişebilir davranışları yada kendini nasıl göstermek istiyorsa öyle gösterir ve siz bunun farkına varamazsınız.
umarım karşınıza bu tip maskeli insanlar çıkmaz