hayatımın bir parçası haline getirmek istediğim aktivite. ancak şartlar el vermiyor. bir kere belki türkiye'nin en bozuk yollarına sahip büyükşehirlerinden birinde yaşıyorum. bisiklet yolunu geçtim, normal yollar mayın tarlası gibi. ikinci sebep, oturduğum binanın çevresinin eğimli olması. ufak bir tepenin en tepesinde bizim bina var. üçüncü neden ise şu an iyi bir bisiklete verecek paramın olmaması.
hayatıma dair hatırladığım en eski hatıraların bir kısmı, babamın bisikletinin arkasında yaptığım yolculuklardan oluşuyor. babam esnaftı ve dükkana bisikletiyle gidip gelirdi. eski tip bir alman bisikleti vardı. arkalıklı. ben de arkasına oturup beline yapışırdım. çocukken benim de çok bisikletim oldu tabi. bahçeden çalınırdı hep ama babam bıkmadan yenisini alırdı. 7-8 farklı bisiklet sürmüşümdür çocukluğumda. son olarak ortaokulun son yılında bir bisiklet alındı. dershaneye onunla gidip geliyordum. çok sürerdim. sonrasında apartman hayatı, apartmanın altına bisiklet koydurmamaları vs. sebeplerle uzaklaştım. atıl hâle gelen bisikleti en sonunda yazlıkta sürsün diye kuzenime verdim. şimdi şöyle dümdüz bisiklet yollarının olduğu bir memlekette yaşasam da işime bisikletle gidip gelebilsem diye çok hevesleniyorum. sırf bu sebeple konya gözümde yüceliyor. dünyanın en uzun bisiklet yoluna sahip şehirlerinden birisi olduğunu okumuştum.
bu arada yıllar önce sözlükte açtığım
bisiklet yolları istiyoruz kampanyası başlığı geldi aklıma. bisiklet yolları ve bisiklet yoluna girmeyecek, bisikletlilere saygı gösterecek medeniyette insanlar gerek. etrafta bisiklet süren insanlar, şehrin atmosferini bile güzelleştiriyor.