biyokimya

hevesle tıp okuyanların hevesini kursağında bırakan ders.

temel tıp bilimlerinin ilk iki senesinde en zor soruların geldiği muhtemel ders

uğraşılması durumunda gözlük numaralarını arttırmak için bir sebep.

biyo kim ya ? gibi berbat espirilere mahal verecek derecede karışık,zor bilim dalı.

türkiye de ilk kez ege üniversitesi bünyesinde kurulmuş olan biyokimya programının amacı, biyolojik bilimler, sağlık bilimleri, beslenme ve çevre olayları ile ilgili konularda araştırma ve eğitim yapmaktır. biyokimya programı biyokimyagerlik ve biyoteknoloji ağırlıklı kimyagerlik olmak üzere iki alt dala ayrılmaktadır.

biyokimyagerler, biyokimya analiz bilimlerinde ve laboratuarlarında sağlıkla ilgili testleri yapar, yeni test yöntemleri geliştirirler; gıda ve ilaç sektöründe kalite kontrol işlerini yaparlar; projelerin yürütülmesinde görev alırlar.
mezunlar, gıda, ilaç, tıbbi kimyasal maddeler, tarım ilaçları, kozmetik ve deterjan sanayileri ve fermantasyon teknolojisine dayalı sanayi kollarında, üniversite, tıbbi tarımsal ve çevre araştırma merkezlerinin rutin işlemler ve araştırma laboratuarlarında görev alabilirler.

ankara üniversitesi diş hekimliği fakültesinde birinci sınıfların anasını ağlatan derstir kendisi , ayrıca bu kadar işkenceyi yeterli görmeyen okul yönetimi, bu dersi dördüncü sınıf olmuş , zaten klinikte tüm gün çeşitli işkencelere maruz kalmış zavallı öğrencilerin daha çekecekleri çok şey var diyerekten müfredatlarına eklemiştir..

moleküler biyoloji ve genetik bölümünde okutulan ders

bi ton enzimin ve metabolik yolun resmen işkence çekerek öğrenildiği ders. bu yetmezmiş gibi tam oh kurtulduk derken ilerleyen dönemlerde klinik biyokimya olarak çıkar karşımıza işkenceye devam.

kocaeli üniversitesi kimya fakültesinde verebilenin zıp zıp zıpladığı derstir bu.hocası her soruya bir kağıt verir yaz yaz bitiremezsin sonunda aldığın not 20 barajını geçerse "ahanda finalde geçtim lan herhalde!"hissi verir.ama gel gör ki öyle olmuyor.

başka hangi bölümlerde vardır bilinmiyor şahsımca ama tıp fakültesinin en berbat,en çekilmez,en saçma ama aslında en en evet en önemli derslerinden biri olan,taparak okuduğum okulumdan nefret etmeme sebep,hocalarına her daim sövdüğüm facianın adı.tepkime,enzim,aktivatör,inhibitör,substrat,domain,hidroksilaz,dekarboksilaz,hidrolaz,deaminaz,
deiyodinaz vb,öğrencinin hayatı en fazla nasıl sömürülebilir sorusunun cevabı kelimelerden oluşur.hocalarından henüz iyi olanına rastlanmamıştır.evet hepsi biraz öyledir ama bu bölümün prof.u aşırı havalı,uzmanı asistanı bir o kadar kaprisli sanki dünyanın en hakiki ilmini yapıyormuş havalarındadırlar.hocalarının çoğu tıp mezunu değildir ve bu sebeple nefret ederler tıp öğrencilerinden.şu anda da gecemi sömüren,nefretimi sözlüğe kusarak bile dindiremediğim iğrenç şey!.

1897'de buchner diye bi adam bulmuş.
(sınavda 1839 yazdım. 1839 tanzimat fermanıydı halbuse.)

iü'de prof. refiye yanardağ'dan almışsanız bu dersi hiçbir kelimesini hatta ve hatta tca siklusunu bile ömür boyu unutamazsınız. öylece beyninize kazır kadın biyokimyanın ivilini civilini.

bekliyorum 2 sene gecti ama hala bekliyorum ve beklicem. bunu bulan çıkıcak aslında yok böyle bir bilim yok. ben kıçımdan uydurdum hepsini dicek. benim hala umudum var...

şu ana kadar aldığım dersler arasında en eğlenceli ikinci ders sanırım. bazı soruları bulmaca çözer gibi çözüyorsunuz, daha çok çalışasınız geliyor.

ilk görüldüğünde alışılmayan sövülerek çalışılan, sonradan tıp fakültesinde dersler ağırlaşınca aslında bir baş tacı olduğunu anladığınız birkaç uykusuz geceden sonra ezberleyip kolayca sınavda yapılacak ders.