sesi güzel olmamasına rağmen acayip güzel parçalar yaparak müzikseverlerin gönlünde taht kuran efsanevi müzisyen...
bob dylan
one more cup of coffee adlı şarkıya hayat veren kişi.gerçekten güzel söylemiştir. tavsiyem: bu şarkıyı bunalımlı zamanlarınızda dinlemeyin.
harbiye açık hava'nın en fazla kaç kişi alabileceğini gösteren literary rockın babası

#163884 ·
· 236
desire albümüyle türkiye'de bilinen üstad.
rock tarihi boyunca şarkıları belki de en çok coverlanan sanatçı, müzik dehası,bir çok büyük ustanın ilham kaynağı, ruhun derinliklerini notalarla, müthiş şarkı sözleriyle buluşturan şahsiyet, kısaca peygamber...en güzel şarkıları için; all along the watchtower ,one more cup of coffee,knockin on heavens door ,like a rolling stone
edit: kendisi aynı zamanda türk asıllı olduğunu açıklamıştır (bkz: bob dylanın türk çıkması)
edit: kendisi aynı zamanda türk asıllı olduğunu açıklamıştır (bkz: bob dylanın türk çıkması)
edie sedgwick için yazdığı bir şarkısı vardır.nakaratı şöyle bi şeydi
ah, you fake just like a woman, yes, you do
you make love just like a woman, yes, you do
then you ache just like a woman
but you break just like a little girl
ah, you fake just like a woman, yes, you do
you make love just like a woman, yes, you do
then you ache just like a woman
but you break just like a little girl
"they say that i'm a legend... i don't care about that stuff. i only make my music."

#607666 ·
· 259
martin scorsese in belgeselini yaptığı müzisyen olmuş insan. martin scorsese presents the blues serisinden.
martin scorsese'nin yaptığı no direction home bob dylan belgeselinde, kendisine abuk bir soru soran gazeteciye hasta bir cevap veren efsane insan.
gazeteci: sizin müzik yaptığınız alanda, kaç tane insan sizin gibi protest müzik yapıyor? yani, kaç kişi sizin gibi bulunduğumuz sosyal durumu ee, savaşı protesto etmek için müziği kullanıyor?
bob dylan: hı... kaç tane mi?
g: evet evet kaç tane?
bd: ee... galiba, yani yaklaşık olarak 136
(çevredeki insanlar kopar. siyah ceketli ciddi gazeteci olayı anlamaz, mallığına devam eder)
g: yaklaşık olarak 136 diyorsunuz. tam olarak 136 mı yani?
bd: ya 136 ya da 142.
gazeteci: sizin müzik yaptığınız alanda, kaç tane insan sizin gibi protest müzik yapıyor? yani, kaç kişi sizin gibi bulunduğumuz sosyal durumu ee, savaşı protesto etmek için müziği kullanıyor?
bob dylan: hı... kaç tane mi?
g: evet evet kaç tane?
bd: ee... galiba, yani yaklaşık olarak 136
(çevredeki insanlar kopar. siyah ceketli ciddi gazeteci olayı anlamaz, mallığına devam eder)
g: yaklaşık olarak 136 diyorsunuz. tam olarak 136 mı yani?
bd: ya 136 ya da 142.
genelde ne zaman bir manken şarkı söylemeye heves etse, popülere düşman, hayata muhalefeten doğan bir civan çıkar ve "ses yok. bu ne biçim şarkıcılık" diye feryat ederdi. işte bu adam "çirkin ses ile şarkıcılık olmaz" argümanına kapak olarak doğmuş ve yıllar yılı müziğini yapmış bir adamdır. çatallı bir sesi vardır. ha ama sesi şarkı esnasında titremez, tonu istemdışı artıp azalmaz, nefesi yeter. şarkıları da zaten güzeldir ve içlidir.
neymiş? şarkıcı olmak için güzel bir ses olmazsa olmaz değilmiş... değil mi bob abi?
-yes, azy. hey, i'm turk. did you know that?
tabi tabi...
neymiş? şarkıcı olmak için güzel bir ses olmazsa olmaz değilmiş... değil mi bob abi?
-yes, azy. hey, i'm turk. did you know that?
tabi tabi...
haberlerde gördüğüm kadarıyla, dedesinin kars kağızmanlı olduğunun ortaya çıkması sonucu yöre halkına büyük sevinç yaşatan insan.
büdüt: special thanks to grand master b
büdüt: special thanks to grand master b

#664315 ·
· 145
bob dylan, rock 'ın babalarından sayılmak durumundadır. zenci icadı blues 'un beyaz cilası yemesiyle şekillenmiş rockabilly üstadı, aynı zamanda daha bilinir haliye folk sanatçısı şahsiyet, 24 mayıs 1941 'de robert allen zimmerman kimliğiyle dünyaya gelmiştir, iyiki de gelmiştir, gitmesini isteyen ölsündür.
herkesin tanıdığı isminin "dylan" kısmı gal şair dylan thomas 'tan esinlenilmiştir. önce söz yazarak beste yapan bob'un, bir şaire bu denli hayranlık duyuyor olması hiç de şaşırtıcı değildir. üstadın hayatındaki diğer bir önemli figür de woody guthrie adındaki folk sanatçısıdır.
özellikle guthrie 'nin usta dylan üstündeki etkisi, no direction home belgeselinde de anlatıldığı üzere, sanatçının guthrie 'yi kaldığı hastanede ziyaret edip döndükten sonra adeta çağ atlaması olayıyla özetlenebilir. her daim ultra sıska dylan amcamız için konuşanların vardığı ortak nokta, gelişiyle beraber iştirak ettiği her ortamda hissettirdiği her daim ultra ağır karizmasıdır. tavırlarıyla ve duruşuyla gerçek bir rockstar hüviyetini taşımış, taşırken sklememiştir (bkz: çifte kavrulmuş iki kere rafine rockstar). saç baş dağınık, çökmüş uykusuz gözlerle basın toplantısında şarkılarını bir kere bile dinlemeyip orada soru soran muhabirlere ayar verebilecek kadar azizdir.
müthiş bir betimleme gücüyle "anlattığı" parçalarına kaygısız kalmak imkansızdır. çokça bilinen "one more cup of coffee" 'de size yola çıkmadan önce son bir kahve içiren, "desolation row" dinlerken sizi aynı adlı new york semtindeki hengameyi seyreden herhangi biri yerine koyan, "mr tambourine man" ile, boşvermiş, sonunu bilmediğiniz bi yerlere sktirip gitme isteğinizi kaşıyan adamdır, bob dylan.
içime işleyen, yaşayışıma sirayet eden, ömrünün en azından ben daha fazla tadını, o da bi kaç albüm daha çıkarıncaya kadar uzamasını dilediğim, ismindeki her bir harfle tematik çalışıp eski çevreleri irrite edebileceğim müzisyen. müziği bir kere yapmıştır o, dağılabilirsiniz.
edit: red red wine, bir neil diamond bestesi olup kulaklara pelesenk olması ub40 'nin işidir.
herkesin tanıdığı isminin "dylan" kısmı gal şair dylan thomas 'tan esinlenilmiştir. önce söz yazarak beste yapan bob'un, bir şaire bu denli hayranlık duyuyor olması hiç de şaşırtıcı değildir. üstadın hayatındaki diğer bir önemli figür de woody guthrie adındaki folk sanatçısıdır.
özellikle guthrie 'nin usta dylan üstündeki etkisi, no direction home belgeselinde de anlatıldığı üzere, sanatçının guthrie 'yi kaldığı hastanede ziyaret edip döndükten sonra adeta çağ atlaması olayıyla özetlenebilir. her daim ultra sıska dylan amcamız için konuşanların vardığı ortak nokta, gelişiyle beraber iştirak ettiği her ortamda hissettirdiği her daim ultra ağır karizmasıdır. tavırlarıyla ve duruşuyla gerçek bir rockstar hüviyetini taşımış, taşırken sklememiştir (bkz: çifte kavrulmuş iki kere rafine rockstar). saç baş dağınık, çökmüş uykusuz gözlerle basın toplantısında şarkılarını bir kere bile dinlemeyip orada soru soran muhabirlere ayar verebilecek kadar azizdir.
müthiş bir betimleme gücüyle "anlattığı" parçalarına kaygısız kalmak imkansızdır. çokça bilinen "one more cup of coffee" 'de size yola çıkmadan önce son bir kahve içiren, "desolation row" dinlerken sizi aynı adlı new york semtindeki hengameyi seyreden herhangi biri yerine koyan, "mr tambourine man" ile, boşvermiş, sonunu bilmediğiniz bi yerlere sktirip gitme isteğinizi kaşıyan adamdır, bob dylan.
içime işleyen, yaşayışıma sirayet eden, ömrünün en azından ben daha fazla tadını, o da bi kaç albüm daha çıkarıncaya kadar uzamasını dilediğim, ismindeki her bir harfle tematik çalışıp eski çevreleri irrite edebileceğim müzisyen. müziği bir kere yapmıştır o, dağılabilirsiniz.
edit: red red wine, bir neil diamond bestesi olup kulaklara pelesenk olması ub40 'nin işidir.

#922136 ·
· 112
politik rock kavramının yaratıcısıdır. rock müziğin bugün olduğu gibi iki gitar, bir bateri bulup bangır bangır çalmaktan ibaret olmadığını, önemli olanın protest söz ve duruş olduğunu sade bir gitarla göstermiş ve hala da göstermekte olan, kimilerine göre kötü sesli mükemmel sanatçı.
joan baez'le aşk yaşarken sonradan karısı olacak sara lownds ile aşna fişne etmesi, bu şahane aşka leke sürmesi tarafımdan hep antipatiyle karşılanmıştır.
a href="http://dragon.dju.ac.kr/~bwkim/bobjoan.jpg" target="_blank">http://dragon.dju.ac.kr/~bwkim/bobjoan.jpg
(arkadaş, ne çirkinmişsin be.)
(arkadaş, ne çirkinmişsin be.)