bridget jones s diary

1 /
anosias anosias
helen fieldingin oldukça satan romanıdır. 30larının ortalarında olmasına rağmen, hala evlenmemiş ve doğru dürüst bir ilişkisi olmayan bridget adlı bir kadının hayatını anlatır. kendiyle mücadelesi, feminist bayan arkadaşları, gay arkadaşı derken etrafındaki çatlaklarla uğraşırken, bir yandan da zengin patronuna olan aşkı başına iş açar. annesi ve komşuları da kendisini bir an önce evermeyi planlamaktadırlar. bu sırada bridget kilo alır, kilo verir, alkolü azaltır, sigarayı azaltır ve bunları tek tek günlüğüne yazar.

romanın tutulması üzerine yapımcılar kolları sıvamış ve filmini çekmiştir. bridget jones rolünü renee zellweger oynarken, çapkın patronu hugh grant, zengin avukat mark darcy'i ise colin firth oynamıştır.

soundtrackindeki rosey - love şarkısı birçok yerde çalar. şu sıralar devam filmi olan bridget jones the edge of reason çekilmektedir.
devil devil
30lu yaşlara gelip de hala uzun ömürlü bir ilişki kuramamış, değişik bir aileye ve arkadaşlara sahip, kendini beğenmeyen, hayatını bazı dengelere bir tür türlü oturtamayan bir kadının hikayesini anlatan kitabın ve ardından çekilen filmin ismi. modern dünyada yaşayan kadınların en büyük korkuları (kilo problemi, içkiyi sigarayı bırakamama, iş hayatında iyi bir yere gelememe, uzun süreli ilişkiler kuramama ve yalnızlık) tema olarak alınmış. filmde renee zellweger güven eksikliği yaşayan ve sakar kadını çok güzel canlandırmış. kitabı okuduktan sonra aklımda canlanan karakteri tam olarak yansıtmış (önce kitabı okudum bu arada). izlenmesi eğlenceli bir film sonuç olarak.
azureel azureel
kitabını okuma hatasına düşmedim, filmini de çok popüler olmamasına rağmen yıllarca izlememiştim. ta ki o kara düne kadar. ortamdaki kişilere ayak uydurmak adına izledim, yanlış anlaşılmasın, tataklarımın rengini kontrol etmek ve ayak parmaklarımın arasını karıştırmak gibi çok daha önemli işlerime vaktimi ayırmalıydım sanırım, gaflet ki ne gaflet. film cidden vakit kaybı ve sinirleri geren bir yapım. standart bir korku/gerilim filminden daha çok gerildim izlerken. şizofren ve nemfoman bir karakter var protagonist pozisyonunda. bu meşrebi geniş, haysiyeti dar, kişiliği eksi sonsuzdaki ucube yaratık; güzelliğinin ve hayatının keşfedilmemişliğinin tadını çıkaracağı yerde en lüzumsuz şeyleri kafasına takıyor. (bkz: her kuşu siktin bir leylek kaldı)

efendi efendi olmak lazım, düzgün insanlarla normal bir networking kapsamında yaşayamak lazım. normallik benim kafamdaki basistir. ananla baban boşanırken sen hala adamın tekiyle nasıl daha çok sevişebileceğinin (sevişmek ne lan, sikişmek onun adı, `unconditional sex) hesapları yapıyorsun brijit, yavrum bu yaptığın normal mi? yau yuh, anan olacak orospuyu yakasından tutup 2 tane çakacağın yerde pır pır eden kukunun götürdüğü yere gidiyorsun. neyi hakettin de bulamadın merak ediyorum, haketmediğin onca şeye sahipsin amma, buna ne diyeyim. yamyam edası ile kapmayı beklediği insanlar var ama o aynı 2 kişiyi hayatının merkezine koyuyor, bu ne basitlik. çıkarın at gözlüklerini, az etrafınıza bakın yahu. benzer işlenişte giden bir de `ally mcbeal` dizisi vardı, ağzını ayırıp bu diziyi izleyenler ile filmi/kitabı hatmedenler; yaşam felsefesini belirleyenler "kendimi buluyorum :'(" diyenler peri masallarına inanmaya devam etsinler, hayatlarını damızlık merkezli bir çember içerisinde dönerek harcasınlar. yanarak ölmeleri ve acıyı tatmalarını diliyorum. yanarken gerçi akıllarından geçen şey yine mokar olacaktır, hataları değil. ama olsun, cezalarını çekmeleri lazım bir şekilde. yakalım onları di mi benjamin, evet abi yakmalıyız.

bir de bu filmi izlediğim gün, kötü kızın ilişki rehberi diye bir kitap geçti elime, bu ikisi sayesinde tüm günümü insanlığa küfrederek geçirdim. rehabilitasyon için önümüzdeki 6 saati küçük prens'i (bitirdikçe ilk sayfaya dönerek) okuyarak geçirmeyi planlıyorum.
ağustos ağustos
iki bowling topu büyüklüğünde poponuz olsada, yaşınız 33 olsada mutluluğu bulabiliyorsunuz diye bitirdiği film ile gönlümü kazanmış, her izlememde bana zevk vermiş olan film.
tonguç tonguç
"kadın dediğin kaidesi bisikletini parkedebileceği kadar büyük olmalı" temasını birçok sahnede brezilya haritasına benzeyen poposuyla vurgulayan bircitin öyküsü. bir kızın sakarlığı, beceriksizliği, şapşallığı iki zıt erkek karakterinin ilgisinin vazgeçilmezi olacak kadar çekici yapılmaya çalışılmış. olmuş da. seks ilahı denyıldan, mağrur ana kuzusu marka terfiyi getiren 'seni olduğun gibi seviyorum' itirafı oluyor. bircitin ebeveyn hayatında ise 'kadınlar su ister, susuz bırakmayın' dersi veriliyor. siz siz olun; hangi yaşta olursanız olun sevdiğinizi sevip, okşayın yani. tecrübesizlik zamanlarında ürkütücü seviyede büyük don giyilmeli, iş başa gelince ise minicik bir iç çamaşırı tercih edilmeli. tabi bunu yaparken karşı cinse sövüp saydığınız şeyleri ortada bırakmamanız yoksa cıbıl bir şekilde karlar üzerinde koşmanızın kaçınılmaz olduğu belirtilmiş.

bu film, uzun süre yalnız kalmışların, ağlamak için yer arayanların, gülmek için yer arayanların, aylakların, alkoliklerin, siyasete atılmak isteyenlerin, menopza girmişlerin ve gireceklerin, kilo vermek isteyenlerin kaçırmaması gereken bir film.
manshet manshet
izlenmeye değer bir film. zamanın nasıl geçtiğini anlamdım diyebilirim. "gerçek aşk bu olsa gerek lan!" diye kendimi sorguluyorum.
mar adentro mar adentro
bridget iş yerindeki telefondan en yakın kız arkadaşını erkek arkadaşı konusunda telkin etmektedir. erkek arkadaşı hakkında atıp tutar, derken, kendi masanın başında seks ilahi, deniel'nın beklediğini fark eder konuyu anında değiştirir ve;

-------------spoiler-------------
bridget:bu kitap, yüzyılımızın erkeklik kavramında açtığı yaraların çok çarpıcı bir algılaması.kesinlikle vonneguttvari bir yaklaşım. aradığınız için teşekkür ederim profesör leavis.
daniel: f.r leavis mi?
bridget ( kendinden emin şekilde):hı hı
daniel: wow. kitle uygarlığı ve azınlık kültürünü yazan ünlü leaves mi?
bridget: hı hı.
daniel: 1978 yılında ölen f.r. leaves mi?

bridget yüzü dehşet içinde içinden siktirrrrrrrrrrrrrrrr
-------------spoiler-------------
hilde hilde
öncelikle: (bkz: bridget jones the edge of reason)

3. filminin çekilme durumları var, yalnız şu anki senaryosu gerçekten berbat, mark'la kavga edip ayrıldıkları bir dönemde bridget daniel'a (hugh grant) geri dönüyor ve hamile kalıyormuş, kırılan kalbi toparlamak da mark'a düşüyormuş gene. kusura bakılmasın ama son zamanlarda duyduğum en saçma sapan senaryo, umarım değiştirirler.

bridget jones's baby note: because this project is categorized as in development, the data is only available on ımdbpro and is subject to change. filmmakers: see writer... ımdb
kirli beyaz kedi kirli beyaz kedi
spoiler
giriş sahnesinde pijamalarıyla, umutsuz, elinde şarap, bağıra çağıra şarkı söyleyen bir bridget görürüz.
şurada:

spoiler

işte o balık burcu kadını. dahası o kadın benim!
1 /