emre aydın' ın
afili yalnızlık albümündeki 5. şarkısı:
bu kez anladım
kuru dallardan yapma
bi köprüden geçiyorum
ben ordaydım
erbabı yalnızları
yutan kentler biliyorum
bu kez anladım
hüzünlerden bozma
mutluluklar yaşıyorum
ben ordaydım
acemi aşıkları
boğan sular biliyorum
ne müttefik belli
ne sığınakların yeri
kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür
sonu yok bunun, boşluklardan boşluk beğendim
vazgeçtim bugün herşeyden halsiz şu kalbim
kan revan içinde hep kanamaz denen yerlerim
hem suçsuz hem güçsüz hem halsiz...
bu kez anladım
kartonlardan yapma
siperlere pusuyorum
ben ordaydım
huzurlu zamanları
yıkan sonlar biliyorum
ben salağım daha önce seni anlamamıştım deyişinin daha özlü ve net biçimde söylenişi.
bu şarkı insanı üzer. oradan oraya savurur. bitince belki geri de getirir.. artık anlamış olarak getirir. "tamam" dersin, "anladım".. " bak
bu kez anladım". sonra düşünürsün "geri gelen ne şimdi ?" diye.. "ben miyim ?" diye.. "anladım da noldu, ne oldum ?" diye..
işte bak bunu şarkıya sorsan o da bilmez. anlayamazsın ama nasıl bilmez...
sonra tekrar, tekrar, tekrar...
tekrarda dinlenesi şarkıdır vesselam.
emre aydın'ın solo kariyerinde en iyi şarkısıdır.
bu kez anladım. daha önce defalarca anlamış olduğum şeyi, yine ilk anki şaşkınlık ve bozguna uğramışlıkla bir kere daha, son kere değil ama kimbilir kaçıncı kere.. "kaybettim bugün kendimi hükümsüzdür." evet gerçekten de hükümsüzdüm, ne kendime ne geçen zamana ne hayatıma ne başkalarının hayatına hükmüm geçmiyordu, kayıplarımda bile benden iz yoktu hiç. içimdeki ve benden hariç boşluklarla engelli bir koşu tutturmuştum, bazen ben öne geçiyordum sonra onlar bana yetişiyorlardı, arada tökezliyordum elimden tutup kaldırıyorlardı, bazen de onlar öne geçiyorlardı, tam ayaklarımın önünde düşüyorlardı ve ben de yuvarlanıyordum onların kuytu karanlığına. kartondan siperlerim de düşüveriyorlardı habersiz, halbuki bütün çok bilinmeyenli denklemlerim, oynadığım rolün ayrıntıları, hayatımın senaryosu oradaydı, titizce karalamıştım herşeyi, ama onlar düşüyordu, bir sahnenin ortasında tek başıma, sözsüz, kimliksiz, kişiliksiz, ağzım bir karış açık kalakalıyordum, herkesin gözleri üstümde, benden hareket bekliyorlardı, ama ne yapacaktım, halbuki o kadar yazmıştım, ezberlemiştim, tam onların istediği gibi olmaya hazırdım...gülmeli, güldürmeli, dikkati boşluklarımla engelli koşuma çekmemeli, ama ne yapmalı ve ne kadar yapmalı? kuru dallardan yapma köprülerden geçerken bu kadar iyi koruyabilmek dengeyi zor, hem üzgünsün, yorgunsun, bir de aşk geçmiş üstünden bileğini bükmüş, nakavt etmiş seni, hem hastasın da, sigara falan da içiyorsun, başın sersem gibi, huzurlu zamanları yıkan sonlardan biri belki yarından bile yakın.. yaşamaya devam edeceksin, hüzünlerden bozma mutluluklarla, acemi aşıkları boğan suların erbabı yalnızları yutan kentlerin ortasından aktığı adreslerde, kan revan içinde, halsiz bir kalple, suçsuz güçsüz bir zavallı gibi, kaybedeceksin her gün biraz daha kendini, ve ilk defa fark etmişsin gibi şaşıracaksın, işte bu kez anladım galiba diyeceksin ama aslında hala bir bok anlamamış olacaksın.
bu kez anladım. yoksun sen... geçici bir ayrılık, evet ama öyle ağır kanamalı ki... zaman öylesine hantal ki... hayatım yapıştı, gitmiyor bir yere... sen yoksun, bana bir ağlamak kaldı... bu kez anladım işte sabretmeyi özümsemem lazım, özleminle yoğurmam lazım... sen gittin bana bir özlemek kaldı...
john matthiasın
blind lead the blindından esin(arak)lenerek oluşturulmuş
emre aydın şarkısı.
bugün dinlediğim olağanüstü parça defalarca dinlenmesin kötü durumlardayken ne olduğunuzu şaşırırsınız.özellikle klibi çok güzel labirentte gibi hissediyor insan şarkıya dalınca.emra aydın'ı ilk defa bu kadar sempatik buldum.çok çok güzel bir şarkı
emre aydının son derece çocuksu bir o kadar da iyi çıktığı bir klibe sahip şarkısı.
labirent sahneleri sonlara doğru biraz sıksa da özellikle çıkış daha doğrusu kaçış anı ve sonrası şarkının anlamına anlam katıyor.
emre aydın, dinletiyor, e dolayısıyla dinlemek isteyenlere izletiyor da.
ayrıca şu cümlesi bitirir:
"kan revan içinde hep kanamaz denen yerlerim."
daha önceki kendi anlamayışlarının farkında olduğunun bilncinde olan birisi tarafından söylenmiş olması kuvvetle muhtemel, yegâne "bireysel farkındalık" ifadesi olan bu cümlenin tezahürü sayesinde, aynı anda o kişinin bu durumu kabullenmiş olduğu izlenimini veren ve kendisiyle barışıklık ifadesi katan cümle.
emre aydın 'ın en son klip parçasının adı.
kliple ile şarkı birbirini çok iyi tamamlamış.klibin yönetmeni
cemil ağacıkoğlu
klip emre aydın'ın resmi sitesinden de izlenebiliyor.
emre aydın
emreaydin
mahlasımı sözlerinde barındırmasından dolayı ayrıca sevdiğim emre aydın şarkısı.
kanamaz yerlerimi seçecektim,bir kez daha
kan revan içinde kalmaktan korktum.ayırt edemedim.abarttığımı düşündüm,emre'yi dinledim.o ne söylerse doğrudur,en azından içtendir diye inandım.bir kez daha anladım,hüzünden bozma bir mutluluk yaşadığımı...
~ama-anlamamayı-tercih-ederdim-,-bu-nedenle-gelecek-sefer-
anlamış-gibi-yapmaya-bile-gerek-duymadan-direkt-yandan -atacağım tamlayanının başlatanı.
başlatmaz olasıca, evet.
gereksiz lakırdı, evet.
şarkıyı dinleyince hakkaten anladım lan galiba dersiniz içten. içten içe bir hüzün yaşarsınız. o ana kadar ne bokun içinde olduğunuzu zerre kadar anlamadığınız için karanlıktır ya da karanlık olduğu için anlamamışsınızdır. anlayınca da ne bok olduğu anlamadığınız durumun ne kadar boktan olduğu farkedip boşluğa düşersiniz. ben mi mahfettim herşeyi yoksa sadece izledim mi diye düşünürsünüz
anladığınız şudur: siz sadece eski aşkın yarasını gizleyen ama iyileştiremeyen bir yarabandısınızdır. bu yüzden müttefiğiniz ve sığınağınız yoktur. bu yüzden tek soruyla bütün huzurunuz kaçmıştır. bu yüzden derin sularda can çekişiyorsunuzdur. bu yüzden şehirde kayıpsınızdır suçsuz güçsüz halsizsinizdir. dua edip beklemekten başka yapacak hiçbirşeyiniz yoktur mücadele için çok geçtir ve güç yoktur.