70'lerin sonlarında o zaman ki adıyla
aet yunanistan ve
türkiye'ye bir teklif yapar; "gelin bize katılın". soğuk savaşın en kızıştığı günlerden biridir ve
batı avrupa doğu'daki müttefiklerini yanında istemektedir. dikkat çekilecek hede, daha
portekiz ve
ispanya o aralar birlik tarafından davet dahi edilmemiştir.
yunanistan fakir bir ülke olarak direk atlar ve
aet'ye katılma müzarekerelerine başlar. o zamanlar
kopenhag kriteleri, ot kriterleri bok kriterleri de yoktu. olay sadece ekonomiktir. avrupa birleşecek diyenlere sadece "fantezi olum bunlar" diye yaklaşılır.
yunanistan atladı bu işe ve 1981'de birliğe dahil oldu.
türkiye? esas konuda o zaten, bu amca
* dediki,
* * onlar ortak olacak biz pazar
*. sonuç? bizi sömüremezsiniz diyerek verilen bir red.
önce
yunanistan girdi
aet'ye sonra
portekiz ve (bkz:
ispanya). o zamanlar bizden geri olan bu üç ülke, bırakın sömürülmeyi ihya oldular ve
* adeta parayı nereye süreceklerini bilemiyorlar
* ama sorun şu onların kişi başı mili gelirleri 15000 dolardan fazla bizimkisi ise aşağı yukarı 5000 dolar.
ama aynı zat, 1999 yılında tın tın gittiği
helsinki'deki zirvede resmi adaylığı yalvar yakar almış olup, 20 sene önce tükürdüğü yalatılmıştır. kaybeden? maalisef
türkiye olmuştur. 15 seneden önce
ab'ye giremeyecek ve girse bile girene kadar
kıbrıs rum kesimi,
malta,
minik baltık ülkeleri hatta 2007'den sonra
romanya ve
bulgaristan bile bizim için karar verecek.
bu adama bir
türk genci olarak hakkımı, benden çaldığı yıllarım ve imkanlarımdan doğan hakkımı helal etmiyorum.