çekim yasası nedir?
öncelikle nasıl ki newtonun evrensel yerçekimi yasası varsa ve bu yasa kişi gözetmeksizin herkeste eşit olarak aynı sonuca varıyorsa çekim yasası da aynen vardır ve o da herkese eşit olarak sunulmuştur. olaya öncelikle kuantum fizik üzerinden bakacak olursak eğer kuantum fizik; düşüncenin bir frekansı olduğunu ve bunun gözlemlenen gerçekliğe etki ettiği temeline dayalıdır.
kişisel gelişmişlik ya da kişisel gelişememişlik. işte bütün mesele bu! kişisel gelişim kitapları, uzmanları, seminerleri, yorumlamaları ve olayları. kimine göre tam bir kepazelik emsaliyken kimine göre hayatın ta kendisidir. bundan sonraki yazımın geneline egemen olacak düşüncemi en başta belirteyim ki inanılmazsa yavan, inanılırsa şaheser konumu kazanan bir olgudur bu kişisel gelişmişlik veya gelişememişlik durumu.
bana sorarsanız kişisel gelişim furyası bir sex filmi gibidir. her daim erotik olmalıdır ve sizde bu olayla soft olarak ilgilenmelisinizdir. eğer nasıl ki sex filmimiz hardcorea geçtiğinde ve gang bang-rape tarzı sapkınlıklar işin içine girmeye başlayınca olayın doğasından kopmaya başlanırsa orada durmalısınız. bunun en güzel özeti şudur; insana playboy kuşağındaki soft erotik filmler diğer hardcore tarzı inciğine kadar irdeleyen filmlerden daha çok haz veriyor ise sizde bu kişisel gelişim new age furyasından aynı oranda yararlanmalısınız. işinize geldiğini kullanın ve olayın çok içine girip kaptırmayın. peki bunun ayrımına nasıl varacağız derseniz eğer küçük bir ip ucu: başınız ağrıdığında bir kağıda başım ağrımıyor diye yazıp o kağıdı yırtıp atmakla elbette başınızın ağrısı geçmez. bu durumda gidin bir tane ağrı kesici alın veya akşam yattığınızda yarın uyandığımda 10.ooo milyon dolarım olsun ve zengin olarak uyanayım dediğinizde elbette bu işin gang bangne kaçmak demektir ki evren böyle kendisine gang bang yapılmasına izin vermeyeceği için elbette zengin olarak kalkmazsınız. işte beni bu new age kişisel gelişim furyasında ki ilgimi çeken tek konusu çekim yasası kısmıdır ve benim soft olarak inandığım ve doğruluğuna teyit ettiğim alanı da budur.
şimdi olayı şu bakış açısından irdeleyip soyut bir kavramı mantıksal düzene oturtalım. yarın kalktığımda 10 milyon dolarım olsun demek yerine hayatımın geri kalan kısmında para sıkıntısı çekmeden en azından günümüz türkiye şartlarında ortalama insan gelirinden bir iki gıdım daha fazla para kazanayım derseniz işte o zaman bazı taşlar yerine oturmaya başlar. bence olayın kilit noktası, kendi beyninizi ikna edemediğiniz bir şeyi genele kabul ettiremezsiniz. misal asgari bir maaşınız olmasına rağmen ey evren yılbaşında kendime ferrari almak istiyorum. çekim yasasını uygula ve ben ferrari alayım dediğinizde beyninizi ikna edemezseniz ve beynininiz size hadi lan derse evrende size hadi lan diyebilir ama siz şöyle derseniz, en büyük hayalim hayatımda bir defa da olsa ferrari ile 2 saatlik tur atmak derseniz işte bu gerçekleşebilir. şöyle ki artık çeşitli firmalar belli bir miktar para karşılığında müşterilerine pistlerde en lüks araçlarla ,ferrari ve porsche gibi, sürüş keyfi yaşatabiliyorlar. hem de grupanya tarzı sitelerde bu tarz sürüş keyifleri için indirimler yapılıyor.
sanırım olayı biraz mantıksal düzene oturtmaya başlıyoruz. aslında evren evren dediğimiz veya çekim yasası dediğimiz otobana giriş tabi ki dinsel ve tanrı gişesinden geçiyor. itiraf.com da bir yazı görmüştüm ve çok hoşuma gitmişti. kadının biri, evrene her gün mesaj gönderdim hayalimdeki erkekle sevgili olmak istiyorum diye ve sağlam olsun diye de allaha dua ettim ve o hayalimdeki erkekle şimdi sevgiliyim ama bu seferde ben ondan sıkıldım ve sevmiyorum diye yazı yazmıştı. gelen yorumlardan bir tanesi de çok vurucuydu. sen tarifi evrene yapıp duayı allaha okursan böyle hatlar karışır arkadaşım!
itiraf.com - hayat okulu : çekim yasası
benim de bir sevgilim olsun istedim. güzelce istediğim adamın tarifini yapıp evrene mesajımı yolladı
ıtiraf
kuran-ı kerim, dua ve çekim yasası
peki dua mı çekim yasası mı? bu iki kavram birbiriyle sıkça karıştırılıyor. bu iki kavramın benzediği doğrudur ama yukarıda da belirttiğim üzere evren dediğimizin yaratıcısı sadece allah olduğu için ve çekim yasası dediğimiz otobana giriş tabi ki dinsel ve tanrı gişesinden geçtiği için adımımıza ona göre atmalıyız. o istemezse hiçbir şey gerçekleşemeyeceği için bu iki kavramı karıştırmamak lazımdır. dua dediğimiz şey; bir varlıktan bir şey istemektir. oysa çekim yasası kuantum fiziğine, yani gerçekliğin düşünce yoluyla etkilenmesine dayalıdır.
kendinizi bu yasaya kaptırıp, her şeyin üzerinde görmeyin ve siz şükürlerinizi doğru yere yapın. sonuçta siz elektriği mahallenizde bulunan bir trafodan alıyor olabilirsiniz ama unutmayın ki ana trafo şalterini bir kapatırsa değil mahallenizde, şehrinizde ki tüm trafolara bile bakıp elektrik almak isteseniz bile alamazsınız. sadece inanmaya ve olması için allaha dua etmeye devam edin ve sınırınızı bilerek başka yollara sapmayın. bu konuda kurandan bir uyarı:
casiye suresi 23: kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. allahtan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz?
bundan farklı olarak siz şükür ederek evrenden dolayısıyla direk allahtan istemeye devam edin. biz ilmi isteyene, zenginliği ise dilediğimize veririz ayeti ve dua hakkında; kuranın allah dua edenin duasına karşılık verir ayeti ve hz. muhammedin isteyin, hiçbir şey allaha büyük gelmez hadis-i şerifi ile açıklama yapılmıştır. çekim yasasında irade ve istemekten bahsederken, mevlananın aradığına doğru git ve onu iste örneğiyle karşılaşmaktayız.
kurana bakalım: rad 11: her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini allah`ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. gerçek şu ki allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, enfûslerinde olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. ve onlar için allah`ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz.
enfus, iç dünya demektir. ayet, başımıza gelen bazı olaylara bizzat kendi düşünce ve niyetlerimizin yani iç hallerimizin neden olduğunu, biz değişmedikçe de dış dünyamızdaki bazı durumların değişmeyeceğini vurgulamaktadır. yani, insanın uğuru da uğursuzluğu da kendindedir. başına gelen iyi veya kötü şeyleri kendi uğur ya da uğursuzluğundan dolayı kendine çeker.
devam edelim:
enam 53: biz böylece onların bir kısmını diğer bir kısmıyla imtihana çektik ki, şunu söylesinler: allah aramızdan şunlara mı lütufta bulundu? allah şükredenleri daha iyi bilmiyor mu? bir grup insan neden bize böyle bir nasip yok? dercesine, kendilerine nimet nasip olmuş insanlara şaşırmakta ve bu nimet onlara nasıl nasip oldu? diye sormaktalar.
oysa cevabını allah veriyor: allah şükredenleri daha iyi bilmiyor mu? çünkü allah sadece şükredenlere arttıracağını vaat etmiştir.
ibrahim 7: rabbinizin şunu duyurduğunu da hatırda tutun: eğer şükrederseniz, ben de sizin için mutlaka artıracağım. ve eğer nankörlük ederseniz hiç kuşkusuz benim azabım çok çok şiddetlidir.
herkes nimet ister ama istemek yetmez bir de bedel ödemek gerekir, o da şükredici olmak yani nimetin kadir kıymetini bilen bir kalp taşımaktır. oysa allah sadece isteyene değil ayrıca bir de şükredenlere arttıracağını vaat etmiştir. durumun çekim yasası ile ilgisi de şudur: şükretmek nimetlere yapılır. yani insan şükredince nimetlere, olumlu şeylere odaklanır. işte bu da piyasadaki çekim yasası kitaplarında hep vurgulanan gerçek: nimete, güzel şeylere odaklanın ki yaşamınızda bunlar artsın. şeklinde fikirlerle ibrahim 7. ayet uyum içindedir. yani nimete odaklan, yaşamında nimet artsın.
burada da karşımıza çekim yasasının en önemli kuralı her gün şükretmek ve şükür sonucunda kuranda da belirtildiği üzere istediğin şeyi daha kolay elde etmek olasılığı yatmaktadır. burada altın bir kural: her gün öncelikle hayatınızda var olan ve daha önce isteyip de gerçeğe dönüştürdüğünüz şeyler için şükredin ve daha sonra istediğiniz olay gerçekleşmiş gibi de şükredin yalnız bir parantez açayım şükürleriniz otomatik pilotta olmasın. o saniyede içinizden gelen gerçek bir şükür maddesiyle şükredin.
dünya ve ahiret de ve bunlara ait mülk de nimet de allahındır ve insanların her hayali gerçek olmaz. oysa kimse allaha rağmen bir şey yapamaz ve elde edemez.
kehf 23: hiçbir şey için, ben bunu yarın kesinlikle yapacağım. deme.
kehf 24: allah dilerse şeklinde söyleyebilirsin. unuttuğunda, rabbini an. ve de: umarım ki rabbim beni, bundan daha yakın bir zamanda başarıya/aydınlığa ulaştırır.
bir soru soralım: gerçekten fakir bir dilenci, çekim yasası kitaplarındaki olumlu düşünme ve isteme ile çok zengin birisi olabilir mi?
zühruf 32: rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. ve onların kimini kimine derecelerle üstün kıldık ki, bazısı bazısını tutup çalıştırsın. rabbinin rahmeti, onların derleyip topladıklarından daha hayırlıdır.
işte burada secret ile bir çakışma olmaktadır. oysa dünyanın en zenginlerine zaten allah bazı lütuflar vermiştir: güzellik, zekâ, yetenek
onlar ise bunları sanki sırf kendi iradeleri ve hayal güçleri ile sıfırdan bir sihirle elde etmişler gibi, çekim yasası kitaplarında milyon dolarları kendinize çekin gibi tartışmaya açık başlıklar yer alır. oysa herkese lütfedilen nimet farklıdır. o nedenle her insana süper zenginliği sırf istemek ve hayal etmekle elde edebileceğini vaat etmek, hayatın gerçeklerine aykırıdır. ben inandım, istedim, hayal ettim ve bilinçaltımın gücüyle oldu! demek yerine ben inandım, istedim, şükürle birlikte dua ettim ve allahın izniyle oldu demek bize daha faydalı olabilir.
çekim yasası yaratımı ve pratik bilgi
çekim yasasının start tuşuna basmak istiyorsanız öncelikle bilmeniz gereken şey şudur ki yılların pesimisti tek bir kitapla pollyannaya dönüşemez. istemek olmanın yarısıdır evet ama sizin olmanız için bilinçaltınızı temizleyip birazcık süre hayatınızdan akıp gidebilir. ama en uzak yolculuklar küçük bir adımla başlar sözüne ithafen çekim yasasına başlamak için önce gülümseyin; yani hayatınızı olduğu gibi kabul ederek gülümseyin. daha sonra odaklanın; istediğiniz yön neyse oraya doğru bakarak odaklanın ve ne istediğinizi bilin. daha sonra o olay ve istediğiniz şey gerçekleşmiş gibi her gün şükredin.
istediğinizi yaratma: 3 temel adım: kavrayın (istediğiniz nedir?) inanın (her yönüyle olmuş gibi davranın) sonra da alın ve daima şükredin.
önce kendiniz için yaratmak istediğinizi imgeleyin. defterinize yazın ve bilgisayarınıza istediklerinizin resmini koyun. önemli olan her gün isteklerinize bakabilmektir. günlük tutmak ve en küçük detaya kadar arzularınızı yazmanız yararlı olabilir. yaratmak istediğiniz konuda çok net ve kesin olun. ne istediğinizi bilin. her şeyi göz önüne alın.
kendiniz için yaratmak ve çekmek istediğiniz şeye karar verdikten sonra, her akşam uyumadan önce ona sahip olmanın, onu yapmanın veya istediğinizin gerçekleştiğini hayal edin. onu yaparken kendinizi görün ve uyumadan önce allaha şu an sahip olduklarınız ve daha önce başardığınız şeyler için şükürle beraber teşekkür edin. sabah kalkmadan aynı alıştırmayı yapın. şükretmek, süreci hızlandıracaktır.
her gece, aynı olayı düşünün, hissedin, görün ve yapın. değişiklik yapın ve şükredin. inanmak dünyanın en güzel şeyidir eğer siz inanmışsanız olay bitmiştir. bir şeyi gerçekten istiyorsanız bunu yapın ve gerçekleşeceğine inanın.
çekim yasası ve bilinçaltı
bilinçaltı nedir? küçük bir bebek sobaya dokunmak istediğinde babası sırtına vurup yanarsın dediğinde, ilerleyen yıllarda o çocuk her sıcaklık hissettiğinde sırtında ağrının başlamasıdır ya da küçükken birisiyle kavga ediyorsun. arkadaşın kavganın bir yerinde seni kravatından çekiyor ve sürüklüyor ve dayak yiyorsun. aradan yıllar geçiyor. bir gün sokakta gezerken vitrinde siyah takım elbiseyi görüyorsun. takım elbisedeki kırmızı kravat dikkatini çekiyor. tam inceleyeceksin ki biri bağırıyor arkadan acele et diye ve bakamadan dönüyorsun. gece uyurken rüyanda 10 yıldır görmediğin o arkadaşını görüyorsun. ve bilinçaltını gördüğün kravat tetikliyor ve kavga aklına gelip o arkadaşını görüyorsun işte bilinçaltı hayatımızı bu kadar fazla etkiler ve bu kadar da güçlüdür. bilinçaltı kontrol edilemez belki ama temiz tutulabilir.
bilinçaltının yasası ve çekim yasası
evren yasalarla yönetilir. sizin bilinçaltınızda yasa ile yönetilir. bilinçaltımızın yasası inanç yasasıdır. işte çekim yasasının kilit noktası da buradaki inancın gücünden bahseder. genel bir mantık; aklınız neyi kabul edip inanıyorsa, onu gerçekleştirebilir peki aklınız inandığı her şeyi gerçekleştirebilir mi? inanç kavramı dr.joe vitaleye göre aslında aklımız neyi kavrayıp inanıyorsa, onu gerçekleştirebilir yerine bilinçli aklınızın kavrayıp, bilinçaltınızın inandığı gerçekleşir demek gerekir. bu sizin bilinçaltınızın gücüdür.
işte sebebi; bilinçaltımız mıknatıs gibidir. kendi inançlarını yansıtan şeyleri çeker. açıkçası, bilinçaltımızda belli bir inanç varsa, bilinçaltımız bu inanca uygun titreşimler yaratır ve bunu yansıtan veya buna uyan olayları ve insanları kendine çeker. buna evrensel titreşim ve çekim yasası denir. eğer bilinçaltınız yaşamınızın zor geçeceğine inanırsa, gerçekten yaşamınız zor olacaktır. karşılaşacağınız olaylar ve insanlar hayatımızı zorlaştıracaktır. eğer bilinçaltımız paranın zor kazanılacağına inanırsa ,para zor kazanılacaktır. para kazanmakta zorluk çekiyorsanız, bilin ki bilinçaltınız paranın kolay kazanılmadığına inandığı içindir ya da yaşamınız zorsa, bunun sebebi bilinçaltınızın yaşamın zor olduğuna inanmasıdır. zor geçen yaşamınız veya maddi durumunuzla ilgili başka hiçbir kimseyi suçlamanıza gerek yoktur. burada anlatmak istediğim şudur; sizin gerçeklerinizi sizin bilinçaltınız yaratır. sizin gerçeğiniz veya yaşadığınız hayat, bilinçaltınızdaki inançlarınızın bir yansımadır. inançları değiştirince, yeni insanlar ve yeni işlere çekim hissedecekler; dünyaları da bilinçaltındaki inançlarının değişimine paralel olacaktır.
misal içinde bulunduğum gerçekliğe inanmıyorum ama neden hala başıma geliyor gibi bir tepkide anlaşılması gereken şudur ki sizin gerçeğinizi yaratan inancın ne olduğuna siz karar veremezsiniz, bilinçaltınız verir. birkaç kitap okuyunca hayatınızın bolluk içinde olduğuna inanmaya başlayabilirsiniz. ama bilinçaltınız ikna olmamış olabilir. olay şundan ibaret değil: ben yarın kalktığımda milyarder olarak uyanayımdan ziyade söylediğiniz o cümlelerle bilinçaltınızı ne kadar ikna edebilirseniz gerçekleşiyor olay ve çekmek istediğiniz siparişiniz.
peki, bilinçaltınızın neye inandığını nasıl bileceksiniz?
-gerçekliğinize bakın!
sizin gerçeğiniz hayatınızın aynasıdır. içinizdeki inançları yansıtır. unutulmaması gereken kilit nokta bilinçaltınız yorum yapmaz. siz ona ne söylüyorsanız emrinizi yerine getirir. yorum yapma kabiliyeti sadece bilincinizde vardır. onun için bundan sonra ne söylediğimize dikkat edelim. her gün arkadaşlarınızdan ekonominin kötü olduğunu , hayatın zor olduğunu duyuyorsunuzdur. bunu devamlı dinleyince bilinçaltımız onun doğru olduğuna inanmaya başlar. sonra da(çekim yasasından ötürü) gerçekliğinizde onun doğru olduğunu görürsünüz. nihayetinde, gerçek olduğuna ikna olursunuz ve hayatınız zor koşullarda geçer.
çekim yasası örnekleri
ben küçükken 25 yaşına gelmeden yapılacaklar listesi hazırlamıştım ve daha 25&
#8242;ime gelmeden o listenin %90&
#8242;ının gerçekleştirdim. aslında şimdi yeni bir liste yaparak 30una gelmeden yapılacaklar listemi hazırlamaya başladım bile. bunlardan size ufak birer kubleler sunmak istiyorum şimdi
-ben ve kuzenim bmwleri çok severiz. küçük yaşlarda bir gün altımıza bir bmw alarak fethiye sokaklarında beraber turlamak ve hisarönüne o arabayla gitmenin hayallerini kurardık her gün ve her gün. ve bir gün ne oldu bakalım tahmin edin. evet kuzenimin babası bir tane bmw 520 i aldı. ben hisarönün de bir otelde müdürlük yaparken bir gün mesai bitiminde kuzenim arabayla çıkageldi otele ve biz daha küçükken gerçekçi olarak imkansızı istediğimiz zamanların hayallerini gerçekleştirerek beraber bmw ile hisarönünde ve fethiyede gezdik, dolaştık, tur attık. daha sonra ki yıllarda diğer eniştem bu sefer yeni kasa bmw 5. 20 aldı ve bu sefer biz yeni model bmw ile gezdik fethiyede sabahlara kadar. istediğimiz olmuştu ve şuanda bile 2 tane bmw ile bu şansa sahibiz.
-bir başka emsalden bahsedecek olursam eğer 2 yıl öncesinde gerçekleştirmiş olduğum istanbul seyahati. geçen senelerde bu isteğime çok yaklaşmıştım ama bir türlü istanbula gitmek nasip olmamıştı. bir gün olaylar tamamen spontane gelişti ve ben hayaliminden birini daha gerçekleştirerek, yaklaşık 1 ay boyunca istanbulda gezmiştim hem bu 1 aylık seyahatim boyunca kendimden daha çok sevdiğim ve değer verdiğim bir arkadaşımla vakit geçirmiştim. o listeyi hazırlarken hiç aklımın ucuna bile gelmezdi ve gerçekleştirebileceğimden pek umut etmezdim bu istanbul gezisini ama gerçekçi olarak kendimce imkansızı istedim ve bugün o bir zamanlar imkansız gibi duran istanbul gezimi çoktan gerçekleştirmiş oldum.
-son olarak da başka bir örnek vereyim. fethiyede katrancı diye bir kamp alanı var. bizde bazen tatillerde buraya kampa gelir ve yaklaşık 2-3 hafta çadır kurardık. burada karşılaştığım ve yaklaşık 3-4 senedir tanıdığım bir kadına hayran olarak adeta aşık olmuştum. her yaz sadece 2 hafta görüşebilirdik ve sonra herkes evine döndüğü için ayrılırdık. o yıllarda kadınla muhabbetim iyiydi ama ona hayranlığımı ve sevgimi dillendiremezdim sadece arkadaş olarak görüşüyorduk. bunun nedeni hem onun istanbulda benim ise izmirde yaşadığım hem de aramızda ki yaklaşık 9 yaş olan yaş farkından dolayı onu sadece uzaktan sevebiliyordum ve sadece hayallerimde cinsel birliktelik yaşatabiliyordum ve bir gün kendimi onun evinde bularak yanında kaldığım 3-4 gün boyunca hayallerimde ki cinsel birlikteliği gerçeğe dönüştürmüştüm. hayatımın en güzel günlerini geçirmiştim. tamamen büyük bir şansa bağlı olarak bu aşık olduğum kadınla birlikte oldum ve kamp zamanlarında yalnızca çadırın arkasından gizli gizli bakabildiğim bu kadına zamanında canlı kanlı dokundum, dudaklarını öptüm, gözlerinin içine baktım ve ellerini tuttum. gene bu ve buna benzer peşinden abartısız 2 sene koştuğum hayalimde ki sarışın kızla 2 sene sonunda yazın rüyalar gibi tatil yapmak ve diğer çeşitli isteklerim gerçek oldu.
işte şimdi benim yeni bir hayalim var: ı have a new dream. belki gene imkansızı istiyorum ve bu sefer cidden sıyırmış olabilirim ama geçmişte olanlar gelecek için beni ümitli tutuyor. kişisel gelişim dedik, çekim yasası çekim yasası dedik, sabah uyandığımda ferrarim olsun demekle olmaz o işler dedik. önce soyutu mantıksal tartıya oturt ondan sonra doğru hamlelerle hedefini 12den vur dedik. peki benim yeni hayalimi nedir ve ben bu yeni rüyamı nasıl gerçeğe dönüştürebilirim? öncelikle hayalim dartın tam ortasında bulunan ve vurması en zor gözüken ve en çok zahmet isteyen 12 numaralı noktayı belirliyorum. kimse doğuştan robin hood olup oku 12den vuramaz belki ama okçuluk gibi bir sporda ancak çalışarak, emek harcanarak geliştirilebilir ki misal itü de okçuluk kulübü vardır.
işte olayın özeti az çok budur. yarın kalktığımda milyonlarım olsun demek yerine kpssyi kazanıp a tipi kadrolardan birine girsem veya x bankasında müfettiş yardımcısı olup 3.500 tl alsam demeliyiz
ve son notlar
-ben sevdiğimle barışmak istiyorum yerine ben sevdiğimle birlikteyim mutluyum cümlesini kullanın. -zıt durumların birbirini çekmesi mümkün değil. kötü bir durum içindeyken negatif enerji yayarız ve böylece başka negatif olaylar başımıza gelmeye devam eder. tıpkı tüm kötü olayların üst üste gelmesi felsefesinde ki gibi değil mi?
-çekim yasası elbette var. bir insana 40 gün deli dersen gerçekten deliliğin belirtileri 40 günden sonra devreye girermiş. birisine 40 defa deli dersen o kişi delirirmiş.
-olay beyni telkin yoluyla ileriye götürmekten geçiyor . bunu başarıp bilinçaltını ikna edebilirsen istediğin olabilir. ben mesela istediğim şeyleri ayrıntısıyla düşünüp olayın tarihini önceden veriyorum ve onun gerçekleşeceğini hayal ederek her gün allaha teşekkür ve şükürlerimi sunarak beynimi istediğim ve çekmek istediğim yöne kanalize ediyorum.
- zaman hızla akıp gidiyor. insan hayatı çok kısa. hiçbir şeyi geciktirmeye gelmiyor. bir de bakıyorsunuz, iş işten geçivermiş ve geç kalmışsınız. onun için siz yeter ki allahtan isteyin.
tanrıya dua edin, ama kıyıya doğru kürek çekmeyi de ihmal etmeyin.
rus atasözü