çilingir

1 /
tebetha tebetha
dünyanın en kazıkçı mesleklerinden birinin kişisi.pazar günü ve geceleri ellerine düşülürse adamı soyarlar,3 dakika zızt bızt yapıp 55 ytl gibi fahiş bir rakam alır giderler. 75 ytl'ye kadar çıkabilir 3 dk'lık uğraşlarının karşılığı.
strateji strateji
az önce 5 saniyelik bir uğraşla çelik kapı açanını gördüm! adamın tek yaptığı ince metal bir levhayı kapı arasına sokmaktı. an itibariyle dumurlar deryasında yüzmekteyim. "çelik kapı olm bu, bi bok olmaz" diye güvenmemek lazım.
zeus zeus
o beş saniyelik açılan çelik kapılarda şayet rozet denilen bi aparat varsa ve gecenin 1'i ise çilingiri çağırdığınız saat, mesainin 5 katı gibi ücretlendirmeye tabii tutuluyorsunuz..150 kağıt ne demek lan kapı açtırmaya?! hotelde kalırım bi gece daha iyi!..uyanamıyorlar geceleri bi anda arayınca herhalde, kafalar iyi..
panthera panthera
10 saniyede açtığı kapım için 40 tl servis ücreti alabilir.
siz de vermek zorundasınız, zorla çağıran yok arkadaş..
ama alın teri ile kazanılmış o 40 tl elinizden bu şekilde uçarken çok koyduğunu hissetmedim değil.
nitrooo nitrooo
her şey iki gün önce apartman kapısına bırakılmış olan tatbak bilmemkaçıncı yıl kutlaması indirim broşürü ile başladığı. broşürü gördüğüm anda planımı yapmıştım. kampanyanın başladığı gün hemen gidip kilosu 5tl olan, kendisi için delirdiğim su böreğinden alıp lüpleticektim.

ve o gün geldi. terliklerimi giyerken kafamda birazdan mideme girecek olan börekleri ve yanında yapacağım ev alışverişini düşlemekteydim. o sırada küt diye bir ses duydum. kapı kapama sesiydi bu. aynı zamanda elime baktım, kapının kolunu tutuyordum. börekler dünyasından gerçek dünyaya döndüğümde az önce anahtarı kapının üstünde bırakarak kapıyı kapattığımı fark ettim. yedek anahtar için kuzenime yürümeye kassam bile anahtarı sürekli dışardan açılmasın diye yan bıraktığım için başka anahtarla açamazdım. mecbur artık çilingire gitmeliyim diye düşündüm ve ambale kafa ile hemen sokağın başındaki anahtarcıya gittim.

durumu anlattım, 30tl istedi. tamam dedim, başka çarem yoktu zaten. daha önce böyle bir şey olup olmadığını sordu, ilk defa olduğu cevabını verdim ve kafamdan "lan kapım ciddi bi operasyon geçiricek heralde, sorulara bak, fiyata bak" diye düşündüm.

neyse efendim koyulduk yola. yol dediğin yokuş yukarı 60 bilemedin 90 saniyelik bir yer. tek zaman kaybı apartmanın start/finish düzlüğü olan ana kapıda bir komşunun kapıyı açmasını beklemek oldu. hızla beşinci kata tırmandık. maymuncuk evimin kapısına girdi ve 1.56 saniye gibi rekor bir zamanla kapı açıldı. arkadan anahtar alındı ve elime tutuşturuldu. zaten ambale olan kafa duble ambale olmuştu. bu muydu lan 30 liranın kaşılığı ? adamın dükkana dönme süresini de eklesek toplamda 6-7 dakikayı bulmuştu bu olay. indirimli börek sevdasına kapı deliğinden dışarı atmış oldum zaten kısıtlı harcamam gereken paramın 30 lirasını. boş gözlerle parayı verdim.
su böreği yerine soğuk su içtim, soğuk duş aldım. anca kendime geldim. bide bunun +sı olarak iki ay "acaba çilingir evimi soyar mı lan" korkusu var. "sizinkiler tatilde falan mı?" diyince "yok akşama burdalar da ben bekleyemem o kadar" yanıtını verdim. (bide itü yazarıysa çilingir sıçtık)

yani boşuna üniversite falan kasıyoruz efendim. zaten rplerde rogue/thief hastalığım vardır. iyice adapte oldum ben bu çilingirlik olayına. hemen açıyorum dükkanımı sokağın başına, bizim çilingirin tam karşısına. birbirimize lockpick atarız artık.


ha bide börekler extraydı falan ama alışveriş gerekliydi. mecbur tekrar çıktım alışverişe. malum tatbakın önünden geçerken baktım, kutlamayı bir adet palyaço ve kolbastı müziği eşliğinde yapıyolar. allah belanızı versin dedim içimden; sizin böreğiniz için mi götümden alevler çıktı lan benim?
red dragon red dragon
içten mi içten, sempatik mi sempatik yazar kişisi. az buçuk da yaramazdır ha benden söylemesi. ama hani böyle iyi huylu, sevimli yaramazlardan. birkaç gün ortalardan kaybolduğu zaman bile, ne oldu bu çilingir kişisine yine hangi evin kapısını kurcalıyor acaba sorusunu uyandırıyor kafanızda, ister istemez.

şaka lan şaka!!!

(bkz: gab)
badman badman
"çözdüm olm ben!" diye girer muhabbete, saatler sonra "anlayamıyoruz, olmuyor, olduramıyoruz"a sarar muhabbet. sonra mı? i̇çelim...

i̇stiklal caddesi, hatıralar denizidir onun için. her köşede bir yaşanmışlıktan dem vurur. ardından "böyle de yaşanmaz lan" deriz ve devam ederiz. spontane bir şekilde, sırf önünden geçtik ve gözlerimiz bir saniye takıldı diye, müzedir, sergidir gezeriz... sonra mı? i̇çelim...

kadın erkek ilişkilerine sarmıştır. ama çok fena. sağlam şekilde eleştirir erkekleri, yerin dibine vurur. sonra mı? i̇çelim...

bir de wow (bkz: world of warcraft) fetişi vardır bu adamın. etme eyleme derim, efendi gibi football manager kur oyna derim anlamaz. yapacak bir şey yok, içelim...
hunninizm hunninizm
harika ötesi kültür denizidir kendileri.
her geçen süre size bildiklerinizin inadına yeni yeni şeyler ekler. çıkarttığını sandıklarınız bile eklenenlerdir.
bu gezegenden değil geyiğine gireceğim ama gezegen adı verip argümanla destekleyip ansiklopedik bir hale sokmayacağım; mars'ın küçük kardeşi'nden kendisi.
ruhu saklanmış, saklandıkça temiz kalmış, hiçbir kara duyguyu barındırmayan; karma felsefesinden hareketle bir gün attığı her iyi adımın geri dönüşünü hiçbir yere sığdıramayacağı bir mutlulukla geri alacak kişi.
hiç yılmadan sıkılmadan, o anlatsın ben dinleyeyim tadında. sonra da anlatayım ki o beni birazcık daha anlasın. işte bu nedenlerden mütevellit olsa da sohbet etsek diye iç geçirtir. demedi demeyin..
badman badman
pro evolution soccer 2011'e sarmış olduğundan pek bir memnun olduğum yazar. ama normal master league değil de, karakter geliştirmeye dayalı olan become a legend modunu oynuyor. huylu huyundan vazgeçmezmiş. yalnız ufukta sağlam maçlar görüyorum. bu öyle wow'a filan benzemez. (bkz: wow da messi gibi bir hero var mı) alırım arjantin'imi çıkarım karşına...
1 /