cins

bilgehan çelebi bilgehan çelebi
enver gülşen hakkında kelam etmiş, hem de ne kelam:

"gezici kesimin ot'u ile aynı fiyatta cins. ancak sadece fiyatları benzemiyor. boyutlarından içeriğine kadar ot'un "müslüman" versiyonu olarak üretilmiş bir popüler kültür zamazingosu. müslüman dediğime de bakmayın. aslında dergiyi "müslüman" edecek şey, ahaber, kanal24 gibi kanallarda, akp iyi beslediği için müslüman görünen eski kemalist / liberalleri müslüman edecek şeyden hiç farklı değil! popülerliğin ve çıkarların öyle istemesi? her iki dergi de (ki dergi demek zor aslında, aylık bulvar gazetesi demek daha doğru), tam da "karşı olduklarını iddia ettikleri" şeyi, yani kültür iktidarını, yeniden besleyen ve üzerinde hâkimiyet kurmak isteyen yapılarıyla traji-komik dergiler."

popüler kültür hakikaten nedir; ot'tan cins'e kültür i̇ktidarlarının anatomisi medeniyet, allah'ın "ruhumdan üfledim" diye tanımladığı eşref-i mahlûkat olan hz. i̇nsan'ın izini sürer. pergelin sabit ayağı insanı yaratılmışları... enver gülşen
life for rent life for rent
kendin gibi düşünmeyenleri linç ve katlettiğin bir ülkede yaptığımın herkese bir ders olmasını dilerim giriş cümlesi ile 6 lira verip yazmadan kendi gözlerimle gördüğüm dergidir.

baştan sona okudum, karikatür dahil. objektif olarak hem de.

milli görüş gömleğinin serisi dolabında asılı olan adamların tümü orada. ve giriş şu:

"korkmayın. şaşa şaka. korkun. 'senelerdir kendinizi sahibi, bekçisi, ustası, atası saydığınız alanlarda rahatça at koşturduğunuz yeter' demeye geldik çünkü. 'kültürü, sanatı, edebiyatı, sokağı,sosyolojiyi biz biliriz' tafralarınızın yaldızlarını sökmeye geldik. topluma sıradan bir algı ile ortalama bir kültürel vasat dayattığınızı ifşa etmekten büyük bir memnuniyet duyacağımızı bilmenizi isteriz."

kültür dergisi dediğinizde siz ne anlıyorsunuz bilemem! benim anladığım ise sanat ile alakalı olduğudur. sanat içinde görsel ve yazılı unsurları içerir ki bu kitap da olabilir, resim sergisi de. bir filmden yüz kişi çıkıyorsa, nasıl buldunuz sorusuna her biri ayrı cevap verir. birinin bayıldığı bir kitabı diğeri onuncu sayfada bırakmıştır. bir başkasının dahice bulduğu resimde bir diğeri ne bulduğunu anlayamayabilir. sanat kişiseldir. biri opera dinlerken boyut değiştirir diğeri ise ilahi.

şu durumda ezber bozacağız diye yaygara koparan milli görüşçüler delikanlı olup çıkıp da kardeşim biz doğan medyanın kültür dergilerinde yazdıklarının hepsine bir bok atmak için buradayız, bizden olmayan herkesin sanatını yerin dibine batıracağız dese, vay be en azından misyon/vizyon çalışması yapmış adamlar ve arkasında da duruyorlar diyeceğim.

havuz kültür ve sanatına hoş geldiniz ey ahali. sanatın evrensel ve kişisel olduğunu bile inkar edecek entellektüel seviyedeki insanların dergi/gazete yazarı olduğu ve bunu geri kalan herkese dikte edeceğini 6 liraya duyurduğu bir yer, bu da dergisi işte. zira belli bir ideolojiyi ironi ile dikte etmek dışında sanata ve kültüre dair bir şey göremedim.
leşkovun popovu leşkovun popovu
dergi.

hayal kırıklığı aynı zamanda.

gerçi mutlu sona ulaşacaklar gibi gözüküyor,
hedefledikleri itibariyle.

hedef ne?
iktidar olma arzusu,
bence kıskançlık o ayrı.

''kültürel iktidar'' a meydan okuyorlar,
yağlı sekizgen kasketli amcanın mahcupluğunda değiller ama,
yine de onun nezdinde bütün bu kavga.

ben de şöyle diyeyim,
iğne oyalı yazmasıyla kapı önünde oturan 'hanım aşa' teyzenin
''saçını başını yolucam o yosmanın, iminin gıçı...''
haykırışındaki kıskançlık ve dedikodu var bu meydan okumada.
amcalar çirkef olmaz,
erkeğin yaşlanması her dakikasıyla pişmanlıktır çünkü,
hele de anadoluda.

aklıma niko geldi.
hani şu salih'in nikosu.
diyor ya,
''bundan sonra da niko'nun salihi desinler...''
meydan okumanın böylesi fırsattan istifade zannımca,
biraz da eşkıyalık, light eşkıyalık ama.
fırsat kollayarak yapılmış bir artistlenmeye başka bir şey de denmez.
hele de anadoluda.

mizansendir:

''divan edebiyatı ne mel'un şeymiş.
köylü ahmet ağa aç,
ahmet ağanin boğazına yapışmış mültezimler,
ama sarayda bülbüller, güller, kasideler...
sanat halktan uzaksa ne yapsın halk o sanatı.''

-akla cumhuriyete hamile ittihatçıların,
hatta pre-kemalistlerin yeni kültürel söylemlerini getiriyor demi?
en azından amaçlanan buydu, he deyin geçin-

önemli olan özne burada,
özneler aynı. zarf, zamir, tümleç, nesne değişken,
iktidar kimdeyse öğelerini o dolduruyor. özne sabit tekrar belirteyim.
bu kadar benzerlik ancak zıt kutuplarla mümkün çünkü,
şaşırmayın ne kadar zıtlık o kadar benzerlik bu topraklarda.
hele de anadoluda.

bu zıtlığı şöyle formüle dökebiliriz:
analitik düzlemde,

divan edebiyatına meydan okuyanlar. : x ekseni üzerinde eksi 9 üzerinde olsun
yeni türkiyede kültürel iktidara meydan okuyanlar : x ekseni üzerinde artı 9 noktasında.

baktığımızda bundan daha büyük zıtlık olamaz,
kutuplaşma had safhada örnekte.
-neticede bu derginin amacı kutuplaşmayı meşrulaştırmak!-

ancak çıkan sonucun mutlak değerini alırsak,
sonuç tam olarak birbirinin aynı!
9=9

iktidara meyletme şekilleri aynıyken, farklılık nasıl korunur.

''ben olsam utanırım bu ne biçim öğrenci
hem dersini bilmiyor hem de şişman herkesten''

eleştiriyi de eleştirdikleriyle bitirelim.

ben olsam utanırdım cidden.
makusenmutenasip makusenmutenasip
selefleri gibi önce kağıt kalitesinin artması ardından basılma aralığının daralması en nihayetinde de reklam pastasından güzelce ziftlenmeyle sonuçlanacak muhafazakar dergidir.
benkendimveben benkendimveben
muhafazakar tayfanın - ki bu tayfalar tvlerde gazetelerde ciddi şekilde boy göserdi artık - şucu bucu ithamlarına kendinden olmayana ironi yaparak vurma çakma eğilimlerine sahne olan dergisi.

yukarıda arkadaş dergi demeye dilim varmıyor haftalık bulvar gazetesi demiş -ot da dahil - yerinde bir teşhis .

neyse ilk sayıyı kaçırdıktan sonra ikinci sayıyı aldık selahattin kılıçarslan ve bir kaçını tanıyoruz da diğerleri nereden çıktı yahu dedim önce fakat fazla da araştırmadım kimdir nedir diye ilk okumalarımı yaptım sonra twitter hesaplarına baktım kimi yazarların falan bu kafaların bir anda kültür ihtilali gayretleri osmanlı sevicilikleri ne bileyim kaka batı öcü batı düşman batı söylemleri artık dillerine pelesenk olmuş olacak ki önce bir düşman belleyip oradan saldırıya geçmiş kalemşörlerden farksızlar..

yeniçeriler resmen...

muhafazakar kesimin kıyıda kalan kenarda kalan ya da toplum tarafından daha paylaşılmamış pek de bilinmeyen akademik çevreler tarafından bilinen isimleri sahiplenme hastalığı ne zaman bi son bulacak !! tamam muhafazakar kesim de iyi müzik dinler iyi kitaplar iyi yazarlar okur vs de bunu dile getirmek buna vurgu yapmak çabası niye ?

halil inalcık ı sanırsın kendilerinden başka bilen eden okuyan yok sol görüşlüler zaten sevmez bıdı bıdıları temcit pilavından daha sık önümüze gelmeye başladı..