dadaizm

1 /
drenchrome drenchrome
sanat eserlerinin bir anlam ifade etmesinin gerek olmadığına inanan bir akımdır. öylesine seçilmiş kelimelerden oluşan şiirler bu akımın güzel örnekleridir mesela. hatta başlılardan bir tane hemen oluşturabilir:

imla everest
murdar pigment
ve light müslüman
efes pilsenin ponpon kızları
zor...
chubbchubb chubbchubb
"dadacılar, kendi sanat eserlerinin tecimsel açıdan değerlendirilebilmesine, bunların birer 'tefekkür' konusu olarak değerlendirilebilmesini önlemeye verdiklerinden çok daha az önem vermişlerdi. bu önlemeyi sağlamak için sıkça başvurdukları yollardan biri de, ilke olarak kullandıkları malzemeyi aşağılamaya çalışmaktı. dadacıların şiirleri birer 'sözcük salatası' olup, müstehcen deyimler ve dile ilişkin olarak da akla gelebilecek her türlü kötü kullanımı içerir. üstüne düğmeler ya da biletler yapıştırdıkları tabloları da bundan farklı değildir. dadacıların böyle yollarla eriştikleri hedef, yaratıların atmosferini acımasız bir biçimde yıkmaktır; böylece, bu yaratıların üstüne üretimin araçlarıyla bir yeniden-üretimin utanç damgası basılmış olur. arp'ın bir resmi ya da august stramm'ın bir şiiri karşısında, derain'in bir resmi veya rilke'nin bir şiiri karşısında olduğu gibi bir yoğunlaşmaya, tutum almaya gidebilmek, olanaksızdır. burjuvanın yozlaşma sürecinde toplumdışı bir akıma dönüşmüş olan derin düşünme eyleminin karşısına, toplumsal tutumun bir değişkesi niteliğiyle düşüncelerin dağıtılması eylemi çıkar. gerçekten de dadaist açıklamalar, sanat yapıtını bir skandalın odak noktası yapmakla, dikkatleri oldukça köktenci bir tutumla başka yönlere çekmeyi başarmışlardır. dadacılara göre sanat yapıtının her şeyden önce tek bir istemi, kamunun öfkesini uyandırma istemini karşılaması gerekiyordu."

(bkz: walter benjamin)
qucub qucub
kimilerinin sıçsam sanat olur gibi saçma sapan bir tabirle açıkladığını sandığı, aslında hiç de öyle olmayan karşı sanattır.

karşıtlığı; dönemin sanat akımlarının çoğunun bazı yasaklamalar sebebiyle baskılanması,sanatçıların kendilerini ifade edebilmede çektiği zorluklardır.

dadaizm aslında var olmayan'ın sanat haline dönüştürülmesi sayılmaz,yani dadacı * akımı benimsemiş kişi aslında şunu savunur;

'karşına bir model oturtup ,onu her detayıyla muazzam şekilde resmedebilirsin.gerçekleri gösterirsin resminde-tıpkı da vincinin mona lisası gibi.-evet bir figürü tasvir edersin,tüm uzuvlarını gösterirsin.ve yine tamam,bir de gerçekten iyi de bir çizgi kalitesi gördüysen buna 'sanat' dersin.anlaştık.peki ama narın içinden fil,filin ağzından kaplan çıkıyor gibi resmedilirken,onca çizginin tadı içine işlerken sırf gerçekte böyle birşey yok diye ,bu çizgiler yalan mı oluyor? bu sanat olamıyor mu?
işte dadaist akımın,yani dadaizmin temelinde sanatı kısıtlamaya olan karşıtlık vardır.

ve kusura bakılmasın,sıçsan vladimir kushun dahi tırnağı olamazsın.

çünkü dadaizm buna da karşı gelecektir.
alisvolatpropriis alisvolatpropriis
dada fransızca'da oyuncak tahta at anlamına gelir. bu akım, dünyanın, insanların yıkılışından umutsuzluğa düşmüş, hiçbir şeyin sağlam ve sürekli olduğuna inanmayan bir felsefi yapıdan etkilenir.toplumda yerleşmiş anlam ve düzen kavramlarına karşı çıkarak dil ve biçimde yeni deneylere giriştiler.
latte latte
isminin bir sözlük benzeri şeyden rastgele seçildiğine dair söylentiler olan, kuralsızlığı kural edinen, tristan tzara'nın bilinen en ünlü temsilcisi olduğu düşünce akımı.
fuzuliican fuzuliican
dadaizm işi gücü olmayıp canı sıkılan yazar ve şairlerin geyik yapmak için denedikleri, hani belki tutar da biz de anlaşılamayacak kadar iyi eser veriyoruz sanırlar diye yola çıktıkları, ancak kimsenin sallamadığı gibi millete gırgır makara konusu olan sanat akımıdır. tutaydı iyiydi, bi kaç eser de biz attırırdık.
1 /