dead space

1 /
yakoul yakoul
yapımcısının uzayda geçen resident evil olarak nitelendirildiği ps3 ün cell işlemcisinin hakkının görsel manada nihayet verildiği survival horror oyunu. isaac clarke adında bir uzay madencinin ishumura adlı araştırma gemisine gönderilmesi bu sırada gemisinin arıza yapması nedeni ile oraya çakılıp kalması ve kurtulmaya çalışırken herkesin bir şekilde mutasyona uğramış olduğunu görmesi ile işler çığrından çıkıyor ve ölüm kalım savaşı başlıyor.

oyunda görsel olarak herhangi bir gösterge olmayıp sağlık mermi durumu gibi bütün detayları kahramanızın üzerindeki elbiseden anlıyoruz.( oyun third person shooter) atmosfer tavanda olacak yorumlar ve screenshotlar bunu gösteriyor.

oyun piyasaya 13.10.2008 de çıkmış olup xbox360 versiyonu gamespot ta 9.0 alarak klasik olarak nitelendirilmiştir. ps3 versiyonun birkaç gün içinde kadıköy rıhtım civarlarına düşeceğini tahmin etmekteyim. oyunun şu anda anime serisi olarak çekileceği resmen duyuruldu ayrıca manga olarak olarak da seriye dönüştürülecek yani anlayacağınız oyunla başlayan bu evrende çok malzeme var..

edit: oyun 19.10 tarihi itibari ile kadıköy rıhtım civarlarına düşmüştür.

edit2: oynadım, korktum,gerildim,hastasıyım

edit3: yalnız yapay zekada bir kaç küçük eksiklik farkettim az da olsa canımı sıkmadı değil. bir odanın içinde kapıştığımız iki vatandaşı (ki bu arakdaşlar zebellah gibi ve kıçınızı kesmeye her daim hazır tempolu koşu idmanı olan arkadaşlar.) kapıyı kapatıp oradan çıknca orada kaldılar.kimse zekası sıfıra inmiş bu yaratıkların beni takip etmesini beklemiyor ama kapıdan geçtiğimiz anda kapıyı kırıp takip etseler ya da kapıya vuruş şiddetleri ile kapı bükülse deforme falan olsa kısaca hiç rahat olmasa o zaman şu an 9.0 veriyorum o zaman 9.5 verirdim düşünmeden..

(bkz: zero gravity)
(bkz: event horizon)
itülmüş itülmüş
oynarken inanılmaz gerildiğim, bana uzun zamandır hissetmediğim "single player eğlence" hissini yaşatmış, son zamanların en iyi oyunlarından biri. ea bu aralar sürekli fikr-i mülk çıkartıyor (dead space, `mirror's edge). ikisi de harika oyunlar ve ea'nın bu yeni keşfinde başarılar dileyip oyunuma geri dönüyorum...
bedford bedford
size saldıran yaratığın kesici uzvunu silahınızla kopartıp, telekinetik gücünüzle o kesici uzvu size saldırmaya devam eden yaratığa atıp yaratığın başka bir uzvunu kesebileceğiniz oyun. ölü taklidi yapanlar da var arada...
neltharion the earth warder neltharion the earth warder
evdeki bilgisayar kaldırmadığından dolayı internet cafede oynamama rağmen, öyle gürültülü bir ortamda bile kulaklığı taktığınızda adamı gerip zıplatabilecek kadar kaliteli bir korku oyunudur. hayır adım "bu korku oyunu oynarken daimi zıplayan pezevenk"e çıkacak adeks'te bu gidişle, bu oyunun yüzünden. sırf bu sebepten dolayı en son sinirlenip dört yaratığın arasına tekme tokat daldığımı hatırlıyorum.

sonra quickload tabii...
cromm cromm
survival horror türüne pek bir yenilik getirmese de korkuyu ensenizde hissetmenize sebebiyet veren oyun. bilgisayara dost grafik özellikleriyle yüksek performansta bile kasmadan oynanabiliyor. ses efektleri ve yaratılan ambians aksiyon sahnelerinden daha fazla geriyor adamı. "ateş mi etsem yoksa arkama bakmadan şu köşeyi mi dönsem?" ikilemlerini çok yaşatıyor insana. eğerki böyle oyunlarla haşır neşir olmuş iseniz (resident evil , silent hill, alone in the dark ) en zor seviyedeki yapay zeka ile kapışmanız tavsiye olunur.
noscho noscho
dün gece uyku tutmadı, uzun süredir bilgisayarımda kurulmak için bekleyen dead space'i kurdum. taktım kulaklıkları oynamaya başladım, bir yarım saat geçti götüm yemediği için kapattım oyunu. "etraf bi aydınlansın, ev halkı uyansın öyle oynayayım" dedim. sabah kalktım 10 gibi yeniden açtım oyunu. biraz oynadım, doğal olarak yine tırstım sonra "kulaklıkları çıkartayım da hoparlörlerle oynayayım, ama ev halkı uyanmasın" dedim, milleti bekledim kalkmaları için. kalktılar kahvaltı ettik falan, yine açtım oyunu, yarım saat oynayıp kapattım. "donumu değiştirip geleyim, öyle oynayayım" dedim. altıma işemişim korkudan.

göt uçuklatan bir oyun.

edit: abi aslında o kadar korkunç değil de, ne bileyim adamlar öyle bi yapmış ki aniden yerden kalkıp "rööaaaaaağğğrrr" diye üstüne gelen yaratıktan tırsıyosun işte. atmosfer acayip.
karate schnitzel karate schnitzel
dün gece ps3'te eskilere döneyim derken direkt gözüme çarpan ve konsola girip gecemi bir kez daha rezil eden muhteşem ea oyunu. oyunda 3. turu atıyorum ama hala zıplatma potansiyelini koruyor. öyle dalmış koştururken koridorda, köşeden atlayan yaratık sayesinde koltuğa sıçtım. temizlemek iki saatimi aldı, hanım duymasın.
melomania melomania
türünün klişelerini sonuna dek kullanan, iyi korkutan, eğlenceli, şatafatlı, yerçekimsiz, havasız ortamlarda cirit attıran, öldürdüğümüz yaratıkları tekmeleme, ezme zevki veren son zamanlarda en çok beğendiğim oyun. görsellik de gayet doyurucu. meraklısına şiddetle tavsiyedir.
pijamalıtosbaa pijamalıtosbaa
spoiler içermekte.

2.oyunda i̇shimura'ya geri dönülen bölümde trendeyken "ne olursa olsun medical'e gitme" tadındaki konuşmadan sonra trenin medical'in önünde arızalanıp durması son derece keyifli küfürlerime yön vermiştir. bu kadar da korkutulmaz ki bir insan hiçbir şey yokken ortalıkta.
orange orange
oynarken insanın ağzına çatır çatır sıçan oyun. hayır korkudan bir süre sonra ileri gitsem mi gitmesem mi diye tereddüte bile kapılıyorsunuz, resmen gerilimden kan ter içinde kalıyorsunuz, bir süre sonra iyice paranoyaklaşıp "amk ya canlanırsa bu!" diye bulduğunuz her şeye tekme atmaya başlıyorsunuz.

ne olduğunu anlamadan alevler içinde kalıyorsunuz falan. "hassiktir kaç oğlum kaç lan!" diye evde bağırmaya başlıyorsunuz.

başarılı, gayet başarılı oyundur kendisi. öyle başarılı ki yüreğinizi ağzınızdan indirmiyor maşallah.
1 /