
#18088300 ·
· 218
coşkulu tribünlerin sırrıdır: zıpla! zıpla! zıplamayan ibne!
siyasi alanda da aslında aynı şekilde çalışıyor. baskılayıcı, ahlaki olarak da sefil durumda olmasına rağmen neden bu kadar popüler? çünkü hayatı çok basitleştiriyor. sana bir yol dayatılır ve onu kabul edersin. kabul eden herkes gibi iyisin, hoşsun. bu sana mutluluk getirsin diye dayatılıyor. mutlu olmak için bu tarafta olman lazım; bu tarafta olmak demek de şunu şunu yapmak ve bunu bunu da yapmamak demek. o zaman mutlu olacaksın. bak formül ne kadar basit.
peki kabul etmiyorsan? işte onlar da bu tarafın karşıtı. yani senin mutluluğuna karşıtlar. onlar sana düşman. peki ama bunu yapıp şunu yapmıyor olsak? öyle bir şey yok. arada bir alan yok. gri bölge yok. ya mutlu olacaksın ya da mutluluğa düşman olacaksın.
böyle yapınca insanlar kutuplaşmaya başlıyorlar. gri bölgelerden uzaklaşmaya başlıyorlar. bunu hangisi yapıyor olursa olsun; sonuçta siyahın lideri de beyazın lideri de sözlerinden çıkmayacak kitlelere kavuşuyorlar. o yüzden her iki tarafın da bundan şikayeti olmuyor.
ama hayat sadece siyah ve beyaz değil. aslında hayatta grinin elli tonu da yok. gökkuşağının tüm renkleri var (lgbt'den bahsetmiyorum). size böyle bir dikotomi dayatıldığında karşı taraf ile ilgili ne söylenirse söylensin aslında sizi kendine çekmeye çalışan taraf size prangayı vurmaya çalışıyor. bazen bizleri öyle bir öcü hikayesiyle korkutuyorlar ki o prangayı havada yakalayıp ayağı yere değimeden boynumuza takıyoruz. karşı tarafın tüm tukakalıklarından korunmak için boynumuzda pranga ile geziyoruz. davranış, inanç, kültür, tercih kalıplarından oluşan bir pranga.
siyasi alanda da aslında aynı şekilde çalışıyor. baskılayıcı, ahlaki olarak da sefil durumda olmasına rağmen neden bu kadar popüler? çünkü hayatı çok basitleştiriyor. sana bir yol dayatılır ve onu kabul edersin. kabul eden herkes gibi iyisin, hoşsun. bu sana mutluluk getirsin diye dayatılıyor. mutlu olmak için bu tarafta olman lazım; bu tarafta olmak demek de şunu şunu yapmak ve bunu bunu da yapmamak demek. o zaman mutlu olacaksın. bak formül ne kadar basit.
peki kabul etmiyorsan? işte onlar da bu tarafın karşıtı. yani senin mutluluğuna karşıtlar. onlar sana düşman. peki ama bunu yapıp şunu yapmıyor olsak? öyle bir şey yok. arada bir alan yok. gri bölge yok. ya mutlu olacaksın ya da mutluluğa düşman olacaksın.
böyle yapınca insanlar kutuplaşmaya başlıyorlar. gri bölgelerden uzaklaşmaya başlıyorlar. bunu hangisi yapıyor olursa olsun; sonuçta siyahın lideri de beyazın lideri de sözlerinden çıkmayacak kitlelere kavuşuyorlar. o yüzden her iki tarafın da bundan şikayeti olmuyor.
ama hayat sadece siyah ve beyaz değil. aslında hayatta grinin elli tonu da yok. gökkuşağının tüm renkleri var (lgbt'den bahsetmiyorum). size böyle bir dikotomi dayatıldığında karşı taraf ile ilgili ne söylenirse söylensin aslında sizi kendine çekmeye çalışan taraf size prangayı vurmaya çalışıyor. bazen bizleri öyle bir öcü hikayesiyle korkutuyorlar ki o prangayı havada yakalayıp ayağı yere değimeden boynumuza takıyoruz. karşı tarafın tüm tukakalıklarından korunmak için boynumuzda pranga ile geziyoruz. davranış, inanç, kültür, tercih kalıplarından oluşan bir pranga.