
#18250512 ·
· 221
dünyayı ikiye bölerek "anlama" çabasıdır. pratikte ise insanlığın gelişiminin önünde muazzam bir engeldir.
her şey iyi - kötü, siyah - beyaz keskinliğinde ele alınır. bunun etkilerini en net siyasette görürüz. sistem dikotomiler üzerinden seni esir alır.
türkiye'den anlatınca anlamıyor insanlar. onun için örneğimi şu sıralar yanmakta olan fransa'dan vereceğim. sistem, kendisinden memnun olmayan kitleleri kendisine nasıl bağlar? dikotomiler yaratır. bir tarafa en geniş kitleleri korkutan bir seçenek koyduğu zaman güruh ona karşı normalde asla kabul etmeyeceği seçeneğe ikna olur.
ama stratejik olarak bu seni daha çok bataklığa sürükler. çünkü insanları asla memnun etmeyecek bir şer odağının karşısına ondan daha korkuncunu koyarsan zamanla daha korkunç olan gerçekten güç kazanmaya başlar.
sen macron vs le pen dediğinde güruh sistemin rehinesi olarak macron'a yönelir ama macron halkın boğazına çöktükçe ikilemin doğası gereği onun karşısına konan şey alternatif olarak görülmeye başlanır.
kim kazandı? sen mi? hayır. birine karşı diğeri güçlenirken sen her iki ihtimalde de kaybediyorsun.
verebileceğin tek karar hangi durumda daha az kaybedeceğindir. ama gerçekte öyle bir seçenek yok. iki taraf da her zaman birbirinden leştir. sistem zaten buna göre kurulmuş.
yani biri çıksın bana izah etsin, abd'de cumhuriyetçilerle demokratlar arasında ne gibi bir fark var?
açıklayın lan... ikisi arasında hiçbir ciddi fark yok. biraz geriye gidelim. hangi başkanın hangi partiden olduğunu yüzde doksanımız bilmez. ben de bilmem. çünkü aralarında bir fark yok. ama ne yaparlar? kitleyi saflaştırırlar. birine karşı biri melek diğeri şeytandır. diğerine göre tam tersi. bas korkuyu, bas korkuyu, sonra kafana göre yönet.
bizden konuşunca millet çarpılıyor ama bizde de olay aynı. 1950'de seçim yapıyorsun. bir tarafta chp diğerinde dp var. müthiş karşıtlık değil mi? ama bayar da menderes de eski chp kadrolarıdır. size bunu anlatmazlar. necip fazıl tek parti döneminin chp militanıdır. bunu da kimse size anlatmaz.
menderes türkiye'yi nato'ya sokar, onu asanlar türkiye'yi nato'dan çıkarır mı? dikotomiler işte burada seni gütmeye yararlar. abd - rusya... hangisine yanlarsan "bağımsız" olursun? sana ciddi ciddi bu soruyu yedirmeyi başarır adamlar. gerçekte ikisinden de uzak kalmayı başardığın zaman bağımsız olursun. tabii bu sistemde bağımsızlık mümkünse... chp mi seni özgürleştirir akp mi? chp mi senin kimliğini korur akp mi?
bizi dikotomilere bağımlı kılan soruların hepsi yanlıştır. senin kimliğin ne ki kardeş?
adamlar sana ikili sistem içinde birbiriyle karşıt gibi görünen kimlikler giydirirler sonra bu kimliklere göre ikilem içine sokarlar. oldu da bitti maşallah.
"üst akıl" gibi düşünmeyin. ortada hiç akıl yok. bütün olay zaten aklın iptali üstüne kurulu. akıl olsa trump'a karşı biden'den, biden'e karşı trump'tan medet ummazsın. ama gayet basit biçimde işe yarıyor. olayın hinliği sadeliğinde.
topluma korku basabilmek için sisteme zarar veremeyecek "düşman"lar yaratmak lazım. arada oyun bozucular çıkarsa onları da daha küçükken ezersin biter.
her şey iyi - kötü, siyah - beyaz keskinliğinde ele alınır. bunun etkilerini en net siyasette görürüz. sistem dikotomiler üzerinden seni esir alır.
türkiye'den anlatınca anlamıyor insanlar. onun için örneğimi şu sıralar yanmakta olan fransa'dan vereceğim. sistem, kendisinden memnun olmayan kitleleri kendisine nasıl bağlar? dikotomiler yaratır. bir tarafa en geniş kitleleri korkutan bir seçenek koyduğu zaman güruh ona karşı normalde asla kabul etmeyeceği seçeneğe ikna olur.
ama stratejik olarak bu seni daha çok bataklığa sürükler. çünkü insanları asla memnun etmeyecek bir şer odağının karşısına ondan daha korkuncunu koyarsan zamanla daha korkunç olan gerçekten güç kazanmaya başlar.
sen macron vs le pen dediğinde güruh sistemin rehinesi olarak macron'a yönelir ama macron halkın boğazına çöktükçe ikilemin doğası gereği onun karşısına konan şey alternatif olarak görülmeye başlanır.
kim kazandı? sen mi? hayır. birine karşı diğeri güçlenirken sen her iki ihtimalde de kaybediyorsun.
verebileceğin tek karar hangi durumda daha az kaybedeceğindir. ama gerçekte öyle bir seçenek yok. iki taraf da her zaman birbirinden leştir. sistem zaten buna göre kurulmuş.
yani biri çıksın bana izah etsin, abd'de cumhuriyetçilerle demokratlar arasında ne gibi bir fark var?
açıklayın lan... ikisi arasında hiçbir ciddi fark yok. biraz geriye gidelim. hangi başkanın hangi partiden olduğunu yüzde doksanımız bilmez. ben de bilmem. çünkü aralarında bir fark yok. ama ne yaparlar? kitleyi saflaştırırlar. birine karşı biri melek diğeri şeytandır. diğerine göre tam tersi. bas korkuyu, bas korkuyu, sonra kafana göre yönet.
bizden konuşunca millet çarpılıyor ama bizde de olay aynı. 1950'de seçim yapıyorsun. bir tarafta chp diğerinde dp var. müthiş karşıtlık değil mi? ama bayar da menderes de eski chp kadrolarıdır. size bunu anlatmazlar. necip fazıl tek parti döneminin chp militanıdır. bunu da kimse size anlatmaz.
menderes türkiye'yi nato'ya sokar, onu asanlar türkiye'yi nato'dan çıkarır mı? dikotomiler işte burada seni gütmeye yararlar. abd - rusya... hangisine yanlarsan "bağımsız" olursun? sana ciddi ciddi bu soruyu yedirmeyi başarır adamlar. gerçekte ikisinden de uzak kalmayı başardığın zaman bağımsız olursun. tabii bu sistemde bağımsızlık mümkünse... chp mi seni özgürleştirir akp mi? chp mi senin kimliğini korur akp mi?
bizi dikotomilere bağımlı kılan soruların hepsi yanlıştır. senin kimliğin ne ki kardeş?
adamlar sana ikili sistem içinde birbiriyle karşıt gibi görünen kimlikler giydirirler sonra bu kimliklere göre ikilem içine sokarlar. oldu da bitti maşallah.
"üst akıl" gibi düşünmeyin. ortada hiç akıl yok. bütün olay zaten aklın iptali üstüne kurulu. akıl olsa trump'a karşı biden'den, biden'e karşı trump'tan medet ummazsın. ama gayet basit biçimde işe yarıyor. olayın hinliği sadeliğinde.
topluma korku basabilmek için sisteme zarar veremeyecek "düşman"lar yaratmak lazım. arada oyun bozucular çıkarsa onları da daha küçükken ezersin biter.