2004 yılında, modasının geçmeye başladığı dönemde sahip olduğum müzik dinleme aleti. lise yıllarımın unutulmazları arasındadır. ama pek bir bilinçsizdim o zamanlar teknolojik olaylara karşı. i̇lk aldığım cd, bir mozart cdsi olmuştu. discman sahibi olduğum gün bir marketten apar topar alıvermiştim. i̇ki ay boyunca mozart dinledim, taktım mı takardım bir şeye. her notasını ezberledim desem inanmazsınız belki ama inanın ezberledim. o dört konçerto bilinçaltıma öyle kazındı ki halen ara sıra mırıldanırım. rııııın, dıırın-tın-tın-tııın... dırın dın dın darattata dın dın dın! yaylıların sürtünme seslerini bile ezberler mi insan? öyle garip şeyler işte. sonra farklı cdler çektirmeye başladım internet cafeden ama mp3 uyumlu olmadığı için audio cdler arttıkça arttı. kalabalığı ve çokluğu pek sevmeyen bir liseli olarak bu durumdan rahatsız olsam da discman'ime saygı duydum hep. zaten bir yıl sonra o küçük mp3 çalarlar yaygınlaştı, bizim discman kasetçalar algısı yaratmaya başladı. lise kafası bundan hoşlanmadı ve discman bir kenara atıldı. sahi, nerede acaba şimdi? özledim sanki ben discman'imi. o zamanlar metallica dinlerdim. bulursam ilk işim, metallica şarkılarından 12-13lük bir nostaljik audio cd yapıp dinlemek olabilir. emin değilim. şu
ilk işim dediğim şeyler uçup gider hep sonradan. hep sonradan mı? ohooo, ben şimdiden 90'lara bağladım. bitiriyorum bu muhabbeti burada, discman'imi bulunca yazarım yine.