endülüs te raks

yahya kemal beyatlı'nın unutulmaz şiiri. şiir, hayal aleminizde büyülü ve mistik bir dünya canlandırıyor.

zil, şal ve gül. bu bahçede raksın bütün hızı...
zevk akşamında endülüs üç def'a kırmızı...

aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
ispanya neş'esiyle bu akşam bu zildedir.

yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri,
işveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri...

her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
ispanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.

alnında halka halkadır âşüfte kâkülü,
göğsünde yosma gırnata'nın en güzel gülü...

altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir;
ispanya varlığıyle bu akşam bu güldedir.

raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...

gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...
şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli..

gözler kamaştıran şala, meftûn eden* güle,
her kalbi dolduran zile, her sîneden: 'ole!'

coşkusu ile ağlatan senfonik bir türk sanat müziği şarkısıdır. hele:

"gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü sürmeli...
şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere, yüz kere öpmeli..."

şeklinde iki doruk mısra vardır ki, insanı alır, götürür...

elleri çırparak oynayalım, ispanyol havasına bürünelim hissi veren türk sanat müziği şarkısı.

münir nurettin selçuk'un sesinden dinlenildiğinde insanı gerçekten endülüs'e götüren çok güzel bir şarkıdır.

güzel bir tsm eseri olup nesrin sipahi 'den dinlenmesi tavsiye edilir.

funda arar yorumu da takdire şayandır.

nesrin sipahi'nin güçlü sesiyle her daim dile gelecek şarkıdır.

"gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...
şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre, bin kerre öpmeli.. "

tayyip erdoğan'ın bu şiiri içli içli okumasına imkan yoktur. bir kere bu şiir "içli içli" değil, olsa olsa "şevkli" okunur. bu şevkin dinle diyanetle, vatanla milletle de alakası olmadığı için bildiğimiz manada bir içlilik nasıl olur bu şiirin okunuşunda, insan merak ediyor. tayyip erdoğan yahya kemal'den uzak dursa daha iyi olacak bence. onun için necip fazıl hala iyi bir kaynaktır.

münir nurettin' in aziz istanbul gibi bestelediği yahya kemal eserlerinden biri. üstad yahya kemal eseri 'ole!' ile bitirince münir nurettin' de bestesini ispanyol esintileri ile süslemiş.

çok beğendiğim bir parçadır. sevdiğim nadir eserlerden diyelim.

üstad münir nurettin söylüyor şimdi bende bu şarkıyı. başlangıçta el çırpmasıyla ritmi yakalıyor.
sonra; artık cismi olmayan bir adamın el çırpma sesi. hayatı anlıyorum. hayat boş.
sonra gülüyor. evet; hayat boş.

yahya kemal beyatlı'nın şiirini kürdîli hicazkâra bulayıp olağanüstü hale getiren münir nurettin selçuk, değişmeli iki usûl, sofyân ve yürük semâî ile tahtına yerleştirmiştir bu şahaneyi.

yorumu zordur, çünkü güfte besteye zor yedirilmiştir, makamın gidişinde sekmeler mevcuttur ki makamın kendisi de zordur zaten. (bir cümlede bu kadar 'zor' kelimesini kullandırdığı da ispatıdır) dizelerdeki coşkuyu, şahaneyi icra ederken hissetmeden hissettirmek namümkündür. zannımca, her, ben okudum ben okudum, diyene prim yaptırmayacak nadide eserlerdendir.

münir nurettin selçuk,


nesrin sipahi,


münip utandı,


birsen tezer,


nükhet duru,

münir nurettin selçuk'un bambaşka bi yerlere götürdüğü sanat eseridir.

üstad yahya kemal'in en güzel şiirlerinden birisi. üstünden bir asır geçmesine rağmen gittiğinizde, şiirde anlatılan duyguları yaşıyor olmanızı salt başarılı bir şair olmak ile açıklamak mümkün olmasa gerek.