erkeklerin senden hoşlanıyorum tadında hareketleri

1 /
master of puppets solosu master of puppets solosu
çok uyduruk bişi oldu farkındayım, idare edin.

bazı erkekler vardır. direk iltifat edemezler hoşlandıkları kişiye. direk söyleyemezler, mizaç meselesi işte. yapamazlar. halbuki ne kadar kolay değil mi?

kızı bir kenara çekip, "senden çok hoşlanıyorum hebegül. aylardan beri aklımdan çıkmıyorsun. aşığım sana" diyecek, hepsi bu işte. ama diyemiyorlar, diyemiyoruz. e haliyle sözle yapamadığını hal ve hareketler ile çaktırmaya çalışıyoruz.

kimimiz bunu bilerek ve isteyerek, "ulen madem kıza açılamıyorum, bari davranışlarımla belli edeyim de kız anlasın, gerisi allah kerim" mantığını güderek yapar.

kimimiz de farkında olmadan, altında hiçbir artniyet barındırmadan, tamamen içgüdüsel bir temele dayanarak yapar bunu.

kıskanır en basitinden. o'nu kıskandığını o'na belli ettiğinin farkında olmaz çoğu zaman. zaten mesele de buradadır işte. kendisine yaptığı oldukça normalmiş, iki arkadaşın arasında olan türden bir şeymiş gibi gelir; kızdan hoşlandığını kendisine bile itiraf edememiştir belki de kim bilir?

her ne şekilde olursa olsun, boş laf ve kuru gürültüyle; o artık kullanıla kullanıla mundar ağızlarda laçka haline getirilen seni seviyorum tümcesinin yerine, direk sevgi gösterisinde bulunmak daha bir hoştur, güzeldir, sıcaktır, samimidir.

bunu dil ile de söyleyebiliriz, özellikle de bayanların hoşuna en çok giden şey de budur. ancak bazen dil susar, gönül konuşur.

bu da elimize ayağımıza vurur ister istemez.
silversilver silversilver
ilkokulda yaşanıyorsa bu skandal aşk, genelde kızların saçı falan çekilir.
erkek çocuğu, daha değişim geçirmemiştir ve kafasının içindeki seslere anlam verememektedir. sesler şöyledir: vahumahm bkaksana lnau hauautuna
(gelecekteki meali: vay ulan, baksana hatuna taş gibi taş)
kız ciyaklar,
- öğretmeniiiiiiiiiiiim (burası uzun, dikkat) ühüüü, hedecan saçımı çekiyooooor.
*hedecan ! niye saçını çekiyorsun verengülün?
+ama öğretmenim, ıııııh (ulan napsak da kıvırsak) ııııhh, o da benim silgimi aldı.(aha koydum kapağı, silgi kutsaldır)
* olur mu öyle hiç, yakışıyor mu sizin gibi uslu çocuklar. hadi öp verengülü de barışın.
+ya banane ya ne öpecem. o öpsün.
-o yaşlarda öpmeye daha meraklı olan kızımız nazlana nazlana, yüzünü asa asa öper hedecanı. barışırlar..
boleynkızı boleynkızı
eğer tam olarak büyüyememiş bir erkek ise zıtlaşmaya , kavga etmeye çalışması, devamlı kızdıracak şeyler söyleyip bundan mutlu oluyormuş gibi davranması,birini beğendiğinizi ona söylediğinizde kesinlikle ibneye benzetmesi hiç benzemeyecekleri dahi , isimlerinin hemen lavuk veya dallama olarak değiştirilmesidir. ve bu tarz erkekler sizin güzelliğinizle öyle durup durup iltifat etmezler genelde aksine sinirinizi bozarlar tipe bak o makyaj ne öyle, niye süslendin ki şimdi, kilo aldın gibi sözlerle canınızı sıkarlar. çok nadir ağızlarından güzel olduğunuzu belirtecek bir cümle duyabilirsiniz. özellikle en büyük zevkleri size insanların içinde bulaşmalarıdır es kaza birisi niye uğraşıyosun ki sen bu kızla diye sorduğunda suratları mosmor olur bunların ne uğraşcam ben onla klasik laflarıdır.insan sevdiğiyle uğraşırmış ı duydukları anda ise ortamda buharlaşmaya çalışabilirler.ama öğrendikleri budur kızmamak lazımdır belki de çünkü ilk okuldan beri eğer onu diğerlerinden ayırt ediyorsan git saçını çek olmadı kalem batır, anlamazsa kavga et, hatta ağlat o zaman anlayacaktır ondan hoşlandığını diye öğrenmiştir erkek kahramanımız.
tonguç tonguç
i̇lk-okula başladığımız o yıllarda herşey daha saf, daha çocuksuydu diyecem ama öyle değildi. vahşiydik abi. kızların tokasını saçlarından çekip almak, bir ilgi belirtisiydi, düşün yani. arada bir tomar saç da elimizde kalırdı. kızlar tuvaletine girmek, etek altına yatmak ayıplanan, heyecan dolu, tokat sebebi alaka göstergeleriydi. yine de hoşlanılana olan ilgi daha özeldi. mesela ben, okul servisini ekip, hoşlandığım kızla onun evine yürümeyi tercih ederdim. eve dönüşümde, annem elinde oklova ile beni bekliyor olurdu, o ayrı. güzeldi yine de. dayaktan bahsetmiyorum, canım-ciğerim, lütfen. bir başka kız için de tenis topuyla yapılan o enfes sınıf-futbol müsabakalarını ekmeye başlamıştım. voleybola ilgim o dönemlerde başlamıştı. uzun, sırma saçları her boş anımızda birlikte voleybol oynanamamız için yeterli olmuştu. hemcinsleri satışlar ilk bu yıllarda başlar.

ortaokul yıllarında ise öpmek için her daim bir bahaneniz olurdu. bayramda, seyranda, bayram değil seyran değilde, günaydın derken, afiyet olsun, kazanılan iddialarda, kaybedilen iddialarda, akşamları çıkarken, özellikle küserdik o dönemde barışıp tekrar öpebilmek için. bunlar tabi hep hoşlanma öncesi, hoşlanma sonrasına girmiyorum. sonra, aynı sırada oturmak önemli bir eylemdi. hoşlanılan kızın yanına denk gelebilmek için sınıfın içinde çoklu varyasyonlara giderdim. tabi bu başlangıçta. sonrasında davetsiz misafir tadında yanına giderdim hoşlandığımın.

liseye başladığımızda ısırmaktı hoşlanma belirtisi. şaka len şaka. yani arada bir. sürekli bahane üretemezsin ya ısırmak için, mübarek. lise bu kadar. üniversitede not istemek, istemek, istemekti. i̇steyenin bir yüzü, istemeyen iki yüzlü. sportif aktiviteler vazgeçilmezdi. yurt bahçesinde voleybol oynarken, hoşlanılan kızla aynı dairede yer almak önemliydi birçok sap için. hoşlandığın kıza top atarsın. sonra o sana smaç basar. i̇şte romantizm.. arada smaç basardım ben yurtta senden hoşlanıyorum tadında. pencereden düşerlerdi izleyenler. cama yapışıp, kalanlar. i̇stop bile oynadım be hoşlandığım için. yakan top. çok can alır, çok can yakardım. eve davet edenler oluyomuş "sana yemek yapmamı istermisin, isteme çünkü bilmiyorum" tadında şakalar, komiklikler. biz yaşayamadık. genelde evcilik tadında geçti bir ömür.
n0sferatu n0sferatu
hoşlandığını söyleyemeyecek kadar utangaç, korkak birisinden saçma sapan hareketler topluluğu diyebiliriz. genelde ortaokul belki lise dönemlerinde olur. hem senden hoşlanıyorum tadında hareket yapmanın da bir anlamı yoktur. zaten gözünüze bakan hoşlanıp hoşlanmadığınızı anlar. heh anlayamıyorsa o onun öküzlüğüdür, hayvanlığıdır, inekliğidir. mevzu bahis bensem eğer, ben hoşlandığım kişiye kötü davranırım. tabiatın kanunu da bunu gerektirir zaten.
neva neva
çok tatlıdır aslında bu hareketler. ama karşısındaki de erkekten hoşlanıyorsa bu hareketleri asla anlamaz. daha doğrusu kendini ümitlendirmek istemez ama bir yandan içi gider.
-acaba bana öyle baktı mı sahiden, yok canım ayşeye de öyle bakıyor galiba
-cidden ders notları için mi aradı, ahmeti de arayabilirdi ama beni aradı
-saçımı çok beğendiğini söyledi
-uff acaba benden hoşlanıyor mu, arkadaş gibi davranıyor ama
bu liste uzayıp gider öylece.
işte bu yüzden sevgili erkekler, karşınızdakine açıkca söylemek lazım hoşlandığınızı; anlamasını istiyorsanız.
çat çat
laboratuvar dersi öncesi "dur dolaba inmene gerek yok, benim önlüğümü giyebilirsin" deyip önlüğünü vermek.nasılsa önlüğü getirecek dişi kişiyi ders sonrasında bi yerlere davet etmeye de ön ayak olur.
fular fular
" ellerin mi üşümüş senin?"

edit: muhtemelen cihan kılıç' ın " ama arkadaşlar iyidir" köşesinde okumuştum bunu.
zaknafein zaknafein
- götün donmuştur ya giy şunu
+ sen benden hoşlanıyosuuuuuun!
- hayır , tadında bir hareketti , yalan , ego tatmini. giy şunu
1 /