başta size samimi ve dürüst gelecektir ki söz konusu anlatıcı genel itibari ile erkektir. dinlersiniz, onun ilişkilere olan yaklaşımlarından ipucları yakalar, yaşadıklarından kendi geleceğinize anlamlar yüklersiniz. lakin susmaz...
2 gün sonra başka bir sevgilisiyle olan bir anısını anlatır.
3 gün sonra güzel bir balık lokantasında yemek yerken bir başkası...
kaçın
arkanıza bile bakmayın.
adam geçmişinde yaşıyor.
iyi günler.
sevgilisinin içine at oturtan insandır. insan ister istemez sevdiği birinin geçmişi hakkında bilgi edinmek ister de geçmiş de olsa bi kıskanma durumu olmuyor değil hani bi "ya hala seviyorsa" durumuna düşmek fena.
büyük bir hata yaptığının farkında olmayandır.
klasik bir gelişim gösterir bu süreç aslında. bu sevgili kişisinin anlatmaya dert yanmaya ağlamaya zırlamaya ihtiyacı olduğu süreçte başlamış bir ilişkidir bu.
en başta diğer tarafta vay şerefsize bak vay hain vay orospu diye sevgilisine kulak ve hak verir. hatta abi böyle yapmış kıza bilmem ne diye 3. kişilere de anlatılır hikayeler.
bu durum zamanla içinden çıkılamayacak bir hale gelir.
i̇şte o noktada bu çifti bir daha görmemek üzere ortadan kaybolun! asdfsds
en iyi ihtimal ile aldatacak olan yaratıktır..
en kötü ihtimal ile de zaten; (evet doğru tahmin ettiniz) çoktan aldatmış olan,
adi, aşağılık, iki paralık, şeref yoksunu, yalancı, değer bilmez, nankör, beyinsiz, değersiz,
kıymet bilmeyen, geberesi, aptal, aptal, aptal (!), sürüngen, asalak, salak, geri zekalı,
aşağılık (!), adi, alçak, fahişe, karaktersiz, kendini bilmez, patavatsız;
aşağılık, adi, şeref yoksunu, iki paralık kaltaktır..
bilin bakalım ben hangisini tecrübe ettim(?!)..
anlatması filan neyse de odasına girdiğinde önceki gün orda olmayan eski sevgilisinin fotoğraflarını görmek... -orda olmayan fotoğraflardı-
böyle şeyler olabiliyo, mümkünlü şeyler.
hadi gelin kabul edelim bunu gerçekten erkekler yapıyor. hiçbi ilişkimde erkek arkadaşımın geçmişini kurcalamadım, hatta sürekli anlattıkları için ben yeter anlatma demek zorunda kaldım. anlatırlar çünkü sizin geçmişinizi bilmeye uğraşırlar. şahsen en çok duyduğum sorulardan biri 'kaç kişi girdi hayatına?' la olum sana ne? bitmiş gitmiş, ben sana soruyo muyum? bi de diyorum baştan 'ben geçmişini merak etmiyorum sen de sorma' diye. ama burda en modern ayağında takılanların bile kafası sizin iki bacak aranızda. tamam sakinim.
çok doğal bir durumdur. hiç de rahatsız etmemesi gerekir, en azından beni etmez. hatta anlatılmasını isterim bile. özellikle mutlu mesut anılarını anlatmasını daha çok isterim. çünkü sevdiğinin sensin bile olsa mutlu anılarını dinlemek insana zevk vermeli. sevilenin mutluluğunu dinlemek, geçmiş birinin hayaletini kıskanmandan daha güzeldir. tabii işin bokunu çıkarıp mahremini de anlatmasa hoş olur. sevgili de olunsa, bir olmak bile başarılsa, herkesin özel hayatı kendine.
duruma göre anlatması için yalvarabilirsiniz.
mesela en yakın kankanız
- abi alev dediğin kız bu muydu aaaa. alevcim?
dediğinde alev bi zahmet anlatsın kankanızla arasında geçen maziyi.
veya, eve yaşlıca bir kadın geldi, elinde bir bebe
- yeter artık piçine baktığım alev hanım!
derse, alev'e bu çocuğu kimden peydahladın diyebilmeli insan.
eski ilişkilerini neden anlatıyorsun be canım ne gerek var demek istediğim kişidir. geçmiş geçmişte kaldı, eskiymiş ilişkiymiş bitmiş. geçmişinle yaşamak istiyorsan devam et ben seni yolundan alıkoymayım ama eğer biz bakın büyük harflerle de yazıyorum bi̇z bişeyler yaşayacaksak, bırak geçmişin yükünü taşımayalım demeli kendisine. insan hata yapan bir canlı,aslolan aynı hataları tekrarlamamaktır.(bkz:
aslolan aşktır )
ilkinden sonra kafayı yemiş kişidir. kızmayın ama muhtemelen kadındır. bir kere kadın kısmısının çenesi düşük illaki anlatacak anlattıracak ay eski sevgilim şöyleydi sen böylesin, o hiç böyle yapmazdı sen yapıyorsun falan filanlar... derken ısrarla anlatsana öptün mü? anlatsana sevdin mi? bak kızmam ben sen anlat falan deyip peşinden atılan tripler. suyunu çıkarana kadar eski sevgilim deyip adam kızınca bebeğim geçti gitti o bitti pis pis kaka deyip hiç bir şey yokmuş gibi sabır sınamalar, adama anlattıkları yüzünden her fırsatta laf sokmalar, falanlar filanlar. bunlar her kadının düştüğü anlamsız yanlışlardır. herhalde bu durumdan tek yırtan da ilk sevgili. sonrasının canı cehenneme zaten ha ne zamanki bu yanlıştan dönülür de anlatma olayı kesilirse o da zaten son sevgili oluyor. yine de bir kadın olarak eski sevgilinin adıyla yeni sevgiliye hitap etme gafını tek geçerim kaşınıyosak demek ki.
hala eski ilişkilerini kafasında bitirmediği/bitiremediği manasına gelen insandır kendisi. başka türlü yeni sevgilisine niye bunları oturup anlatsın ki?
anlattığı zaman "bana bak sümüklü bir daha eski sevgilinden bahsedersen yersin tekmeyi" demediğimiz için sinirleri bozan insanlar.
başta anlatır tamam kendisini tanıtmak için dersin bir bakarsın adam kıyaslıyor. "onlar da senin gibiydiler bak uyarıyorum sen pişman olursun onlar gibi" lafını bile duydum. hoş duyar duymaz "kimsin senn çık dışarı çık" repliği gibi bir ayrılmaya imza atmıştım da sinirlerim epey bozulmuştu.
neyse sonuç olarak yılanın başını küçükken ezmek gerekir büyümesine izin vermeyelim. ben ettim çok çektim siz çekmeyin.
arkadaş ortamında muhabbet ediyorsa yadırganmayandır. özellikle konu eskiler, gönül meseleleri falansa. ancak; flört ettiği ya da yeni sevgili yanında pek hoş olmaz. artık sen anı yaşaması gerekensindir biraz da.
öylesi karşıma çıkmadı daha çok şükür.
değişir bu. bazen merak edilir, bazen hiç umrunda olmaz. kadınına-adamına göredir biraz.