bayram tatilinde gittiğim çok sesli, çok renkli, karmaşa dolu bir ülke.
monarşik demokrasi ile yönetilmekte olan ülkenin günümüzdeki kralı vı. mohammed'dir.
fas, 1912'de fransa ve ispanya tarafından işgal edilmiştir. ispanya, akdeniz kıyısındaki şehirlere yerleşmiştir. 1956da işgal kuvvetleri ülkeden çekilmiştir.
ana dil arapçadır, bunun yanında daha çok çöl bölgelerinde yaşayan berberiler'in lehçeleri de yoğunluktadır. ve elbette fransız işgalinin doğal bir sonucu olarak halkın geneli sular seller gibi fransızca konuşmaktadır.
bu noktadan sonra sizleri tarihi bilgi ile boğmak yerine gözlemlerime ağırlık vereceğim.
ülkenin çeşitli yerlerinde fransız kökenli işletmeler dikkat çekmekte. afriquia benzin istasyonu buna bir örnek. bir ülke üzerinde sömürünün bitmesinin, o ülkenin işgalden kurtulmasıyla eş anlamlı olmadığı gerçeği bilmem kaçıncı kez düşüyor insanın aklına.
tam bir çelişkiler ülkesi fas. bir yanda villalar, son model arabalar, diğer yanda ufak tefek köy evleri ve eşek park yerleri. burada eşekler herhangi bir araba yolu bulunmayan yerlere sahiplerini geri taşımak için bekliyorlar. gözleri de o kadar güzel ki gerçekten. neyse. çelişkilerden bahsediyordum. küçük şehirlerde kız ve erkekler birlikte okurken, büyük şehirlerde haremlik selamlık genellikle okullar. buna karşın yol üzerinde girdiğimiz tuvaletlerin çoğunda kadın-erkek ayrımı olmayışı da beni kıçımla güldürürken kara kara düşündürmüştür. kazablankadaki debdebe ve şaşaa timsali ıı.hassan camisinin yapılması için gerekli paranın zar zor toplanması, sağdan soldan denkleştirilmesi de çok yaman çelişkiler arasında.
fasta kadının durumuna değinmemek olmaz. 1947 yılına kadar kadınlar tamamen kapalı, evlerinden dışarı çıkmıyorlar. hatta, evlerde kadınlar için özel pencereler bulunuyor. buralardan dışarıyı izleyen kadınlar, kendileri kesinlikle görünmüyorlar. mutlak bir yalnızlık içindeler anlaşılacağı üzere. ancak işler değişiyor elbette. günümüzde fas sokaklarında pek çok kadın görmek mümkün. azımsanmayacak bir kısmının da başı açık. bu modern kadınlar her türlü iş sahasında görülüyor. parlamentoda 38, kabinede ise 4 kadın milletvekili bulunmakta. birçok kadının da doktorluk, yazarlık gibi meslekleri seçtiğini ekleyeyim.
islam ülkelerinin genel kaderciliği, inşallahçılığı, maşallahçılığı bu ülkede de açıkça gözlenmekte. bunun en güçlü kanıtı olarak trafiği sunabilirim. öylesine korkunç, dikkatsiz ve adamsendeci araba kullanıyorlar ki, kendinizi ortamın ruhuna uygun şekilde allaha emanet ediyorsunuz. daha ilk gün motorsiklet kullanan bir hatun tarafından ezilme tehlikesi atlattım. birkaç gün sonra hemen önümüzde bir kaza oldu. 23 kişinin yanarak ölmesi hiçbir şeyi değiştirmedi elbette. ertesi gün hiç kimse daha dikkatli araba kullanmıyordu. bu boşvermişliğe kızmak, bir köpeğe taş atan çocuğa kızmakla aynı etkiyi yapacağından yutuyorum, susuyorum. içimden birazcık duyarlılık dilemekle yetiniyorum.
kurban bayramında gittiğim için bisikletleriyle kurbanlık koyunlarını taşıyanlar bile gördüm. son yolculuğa bu şekilde uğurlanmak bir koyunun hayatı boyunca başına gelebilecek en üzücü şeydir herhalde.
şehirlerle ilgili ayrıntılar, aşağıdaki başlıklar altında incelenecektir. gelişmelerle yeniden karşınızda olacağız.
(bkz:
marakeş)
(bkz:
es saouira)
(bkz:
kazablanka)
(bkz:
rabat)
(bkz:
meknes)
(bkz:
fes)