bir kısım insna tarafından elden gittiğine inanılan güzel bişey
gençlik
değeri yaşlılıkta anlaşılacak olan sermaye.
(bkz: babam öyle diyo)
(bkz: babam öyle diyo)
deli dolu zamanların, güzelliğin, hayatın tam merkezidir. düşünülen her şey, söylenen her söz bahar tadındadır.
faruk nafiz çamlıbel gençlik şiirinde anlatmıştır özetle;
anlattı erenler: bir bahar değil,
aşıkın ömründe bin bahar varmış.
hicranla ağaran bu saçlar değil,
sevgisiz kalan kalp ihtiyarlarmış...
sorardım sırrını hiç düşünmeden:
'bu fani gönlümün sevinci neden?'
beni günden güne meğer genç eden
daima değişen maceralarmış!
gönlümde kovalar eskiden beri
sarışın kumralı, kumral esmeri.
dolmadan boşalmaz birinin yeri.
gönlümde, anladım,her dem baharmış.
faruk nafiz çamlıbel gençlik şiirinde anlatmıştır özetle;
anlattı erenler: bir bahar değil,
aşıkın ömründe bin bahar varmış.
hicranla ağaran bu saçlar değil,
sevgisiz kalan kalp ihtiyarlarmış...
sorardım sırrını hiç düşünmeden:
'bu fani gönlümün sevinci neden?'
beni günden güne meğer genç eden
daima değişen maceralarmış!
gönlümde kovalar eskiden beri
sarışın kumralı, kumral esmeri.
dolmadan boşalmaz birinin yeri.
gönlümde, anladım,her dem baharmış.

#525115 ·
· 48
"gitti gelmez,geldi gitmez.. " cümlesinin giden'i dir. geleni, gelince anlayabiliriz ancak...
bir sürü gelgitlerin yaşandığı, umutsuzluğun tam dibinden sevincin en yücesine çıktığın durumdur. ya çok üzülürsün ya çok sevinirsin, ortası yoktur.
gençliği 18-25 yaş arası olarak kabul edersek; 25lere dayandıkça daha mantıklı düşünmeye başlarsın, ortası yoktur dediğin konuların ortasını bulursun, bulmak zorunda kalırsın. ya sev ya terket sözüne "ya da olanı kabullen" lafını eklersin. kabullenmeye başlarsın, her çığlığa çığlıkla karşılık vermezsin, sesinin tonunu dengelemeyi bilirsin. bir kaç sene öncesine kadar kızdığın, tahammül edemediğin her ne varsa hepsine ortak bir anlayışla yaklaşırsın. tüm bunları farkettiğin anda gençliğin rüzgarını çoktan arkana almış ilerliyorsundur.
gençliği 18-25 yaş arası olarak kabul edersek; 25lere dayandıkça daha mantıklı düşünmeye başlarsın, ortası yoktur dediğin konuların ortasını bulursun, bulmak zorunda kalırsın. ya sev ya terket sözüne "ya da olanı kabullen" lafını eklersin. kabullenmeye başlarsın, her çığlığa çığlıkla karşılık vermezsin, sesinin tonunu dengelemeyi bilirsin. bir kaç sene öncesine kadar kızdığın, tahammül edemediğin her ne varsa hepsine ortak bir anlayışla yaklaşırsın. tüm bunları farkettiğin anda gençliğin rüzgarını çoktan arkana almış ilerliyorsundur.

#736158 ·
· 47
artık günümüzde, pek çok girişimini sırf geyik olsun, zaman geçsin, "bir kaç arkadaş bir araya gelip geyik olsun..." mantıksızlığıyla yaşayan bir hale gelen mensuplarla dolan topluluktur. aklı fikri beyoğlu'nda ortam yapmak, aptal aptal bir anlık geyiklerle uğraşmak, ne için yaşadığını bilmeyen, bütün hayatı çözdüğünü sanan, her şeye tepeden bakan bir yığın sığırla dolduruldu gençlik.

#876468 ·
· 47
uyunmayan gecelerde radikal kararlar alıp ertesi gün uyanınca onları unutmaktır.
türkiyede insanlardan çok kolay çalınabilen bir yaşam bölümüdür.

#886691 ·
· 46
samurdan bir hırkadır gençlik, giydirirler üzerine lakin geri alırlar. yaşlılık gelir, yamalı bir hırka giydirir. beklersin onu da alsınlar diye ancak beyhude bekleyiştir bu.

#1381597 ·
· 22

#1381618 ·
· 21
"hayallerim kadar genç
tecrübelerim kadar yaşlı "
sözüne göre hayalleri olan hala burnu duvarlara çarpmamış insanlardır. dokunmayın öyle kalsınlar, mutlu bir şekilde
tecrübelerim kadar yaşlı "
sözüne göre hayalleri olan hala burnu duvarlara çarpmamış insanlardır. dokunmayın öyle kalsınlar, mutlu bir şekilde

#1381624 ·
· 21
yetişkin olup her duyguyu bir dozaja sığdırmadan önce her şeyin bokunun çıkarılabildiği dönemdir.

#1385250 ·
· 22
yahya kemalin çok güzel tanımladığı bir olgudur. eskiden, gençken haz aldığı şeylerden yaşı nedeni ile bir tat alamadığını anlatır. şiirin başından ve sonunda örnekler verilmiştir. ( tüm inanı, edası ve hicranı ile okunmalıdır)
yol düşüncesi
bu defa farkına vardım ki ihtiyarlamışım,
hayatı bir camın ardında gösteren tılsım bozulmuş,
anlıyorum çıktığım seyahatte.
cihan ve ben değiliz artık eski halette.
mısır ve suriye pek genç iken hayalimdi, o topraklarda gezerken kayıtsızım şimdi,
görür müydü gözlerim medeniyetlerin bıraktığını beş on yıl önce böyle taş yığını ...
...
...
...
bu hali yaşta değil başta farzeden bir zat diyordu,
insana çarmıhta bile haz verir iman,
dedim ki hazreti isa da genç imiş o zaman.
(bkz: yahya kemal beyatlı)
yol düşüncesi
bu defa farkına vardım ki ihtiyarlamışım,
hayatı bir camın ardında gösteren tılsım bozulmuş,
anlıyorum çıktığım seyahatte.
cihan ve ben değiliz artık eski halette.
mısır ve suriye pek genç iken hayalimdi, o topraklarda gezerken kayıtsızım şimdi,
görür müydü gözlerim medeniyetlerin bıraktığını beş on yıl önce böyle taş yığını ...
...
...
...
bu hali yaşta değil başta farzeden bir zat diyordu,
insana çarmıhta bile haz verir iman,
dedim ki hazreti isa da genç imiş o zaman.
(bkz: yahya kemal beyatlı)

#1862522 ·
· 24
gençliğin kendisi biraz kalpazanlık ve dolandırıcılıktır aslında.sonraları genç ruh her çeşit hayal kırıklığının cefasıyla,sonunda kuşkulu bir biçimde kendine karşı çıkar.hala sıcak ve vahşidir.kuşkusu ve vicdan azabından dolayı da nasıl da kızgındır kendine şimdi.nasıl da sabırsızca parçalar kendini,uzun sürmüş bu körlüğün intikamını nasıl da alır kendinden.sanki bu körlük kendi iradesi ile olmuş gibi.
bu geçiş dönemin de insan kendini kendi duygularına güvenmeyerek cezalandırır.coşkusuna kuşkuları ile işkence eder.temiz bir vicdanı bile bir tehlike gibi algılar,sanki o bir kendini örtme yolu ve daha ince bir namusluluğun yorgunluğuymuş gibi.
ve herşeyden önce taraf olur insan.ilkelce taraf olur.gençliğe karşı.bir 10 yıl sonra anlar,bütün bunlar da hala gençlikti...
duygusallık sık sık aşkın büyümesini çabuklaştırır, böylece kök zayıf kalır ve kolayca sökülüp çıkarılır.bu duyguyu yenme isteği,eninde sonunda yanlızca bir başka duygu isteği,daha başka bir duygu isteğidir ve hayatımızın büyük dönemleri, içimizdeki kötünün, en iyi olduğunu söyleme yürekliliğini gösterecek kadar büyüdüğümüz zamanlardır.kendimizin önünde, olduğumuzdan daha basit oluruz.birlikte olduğumuz insanlardan sıyrılır,huzur buluruz.
i̇nsanın karakteri varsa, tekrar tekrar olup biten tipik bir yaşantıya sahiptir.
friedrich william nietzsche
bu geçiş dönemin de insan kendini kendi duygularına güvenmeyerek cezalandırır.coşkusuna kuşkuları ile işkence eder.temiz bir vicdanı bile bir tehlike gibi algılar,sanki o bir kendini örtme yolu ve daha ince bir namusluluğun yorgunluğuymuş gibi.
ve herşeyden önce taraf olur insan.ilkelce taraf olur.gençliğe karşı.bir 10 yıl sonra anlar,bütün bunlar da hala gençlikti...
duygusallık sık sık aşkın büyümesini çabuklaştırır, böylece kök zayıf kalır ve kolayca sökülüp çıkarılır.bu duyguyu yenme isteği,eninde sonunda yanlızca bir başka duygu isteği,daha başka bir duygu isteğidir ve hayatımızın büyük dönemleri, içimizdeki kötünün, en iyi olduğunu söyleme yürekliliğini gösterecek kadar büyüdüğümüz zamanlardır.kendimizin önünde, olduğumuzdan daha basit oluruz.birlikte olduğumuz insanlardan sıyrılır,huzur buluruz.
i̇nsanın karakteri varsa, tekrar tekrar olup biten tipik bir yaşantıya sahiptir.
friedrich william nietzsche