7000 yıllık bir tarihe sahip dünyanın en eski strateji oyunu..
go
ingilizce: "git"...
üç defa ardarda tekrarlandığında counter-strike'ı hatırlatan söz
satranç bir dövüşse go savaşın ta kendisidir.

#22918 ·
· 81
satranç tüccarların go filozofların oyunu derler
yeni başlayanlar tarafından genellikle amacı adam hapsetmek/almak/öldürmek olan bir oyun sanılan ama asıl amacı alan kapamak olan oyun.
bi an öğrenmek için gaza geldiğim ama kitabının tuğla gibi olduğunu görünce vazgeçtiğim masaüstü oyunu.
orta seviyede bir bilgisayar oyuncusu geliştirilemeyen oyun. bir süre sonra her şeye uygulanabildiği görülen bir felsefe aynı zamanda.
örnek: kantinde kızların oturduğu 4 masanın ortasındaki masaya oturmak imkansızdır.
(bkz: gerçek yaşamdan go örnekleri)
örnek: kantinde kızların oturduğu 4 masanın ortasındaki masaya oturmak imkansızdır.
(bkz: gerçek yaşamdan go örnekleri)
itü'deki kulübünün "beynini rölantide çalıştırma" sloganıyla takdirimi kazanmış olduğu oyun
orjinal adı "igo" olan, çin asıllı japon strateji oyunu. oynamak lazım tabi
kitaptan öğrenmenin zannımca pek zor olduğu oyun..
oynayarak öğrenmek için (bkz: kiseido's home page ınformation on the game of go, a server enabling one to play go online, and ukiyoe (japanese prints) related to go. kiseido )
öğrendikten sonra felsefesini biraz yakalamak için şibumi'yi okuyun derim
oynayarak öğrenmek için (bkz: kiseido's home page ınformation on the game of go, a server enabling one to play go online, and ukiyoe (japanese prints) related to go. kiseido )
öğrendikten sonra felsefesini biraz yakalamak için şibumi'yi okuyun derim
haddim olmayarak go üzerine düşüncelerimi gireyim. oynarken yaşadığım ruhsal dengesizliklerin bir kısmı şudur:
go öğrenmeye başlayan insan, yetenekleri artıkça farklı hislere kapılır oyun sırasında. go üzerine söylenmiş bir sürü söz okumuşsunuzdur ama tahta üzerinde hepsini yaşarsınız ve gerçek oluverir birden bire her şey.
eğer size eğlenceli geliyorsa oyundur, size rahatlık veriyorsa hobidir. eğer sizi sinirlendiriyorsa bu go oyunudur. gerçektir bu. hatalarınıza normalden fazla sinirlenirsiniz. tahtaya ilk taşı koymadan önce, bomboştur alan. sizi sınırlandıran hiçbir şey yoktur. sizin kararınızla başlar her şey. yaptığınız her hatada kendinize kızarsınız bu nedenle. oyun bittiğinde de devam eder bu kızgınlık. kaldırımın üzerindeki çizgiler tahtaya dönüşür. nerede hata yaptığınızı ve kurtuluş yolu olup olmadığını düşünür durursunuz yürürken. sayfa üzerindeki cümleler anlamını yitirir. her harfe odaklanırsınız. harfler taşlara dönüşür. bir bakmışsınız ki oyunu düşünmeye başlamışsınız yine. yavaş yavaş kişiliğinizin tahta üzerinde açıkça okunduğunu anlarsınız. oyun stratejiniz değişirken, karakterinizde değişime uğrar. artık kendinize kızmak yerine,yapacağınız hamleleri düşünürsünüz sakince.rakibinizin akıllıca hamlelerine saygı duyarsınız ardından. hatalarınızdan ders aldığınız gibi, başkalarının tecrübesinden yararlanmayı da öğrenirsiniz böylelikle. tahta üzerinde hayatta kalmayı başardıkça, yaşamınızın kontrolünü de ele geçirme şansına erişirsiniz.
hayat gibidir go.sadece siz yoksunuzdur. başkalarının hareketlerine de göre şekillendirirsiniz kendinizi. engellerle karşılaştığınızı düşündüğünüzde, başkalarını ve sistemi suçlamak yerine kendinizin de bunun parçası olduğunuzu ve şartları değiştirme şansına sahip olduğunuzu fark edinceye kadar yenilir durursunuz.
go öğrenmeye başlayan insan, yetenekleri artıkça farklı hislere kapılır oyun sırasında. go üzerine söylenmiş bir sürü söz okumuşsunuzdur ama tahta üzerinde hepsini yaşarsınız ve gerçek oluverir birden bire her şey.
eğer size eğlenceli geliyorsa oyundur, size rahatlık veriyorsa hobidir. eğer sizi sinirlendiriyorsa bu go oyunudur. gerçektir bu. hatalarınıza normalden fazla sinirlenirsiniz. tahtaya ilk taşı koymadan önce, bomboştur alan. sizi sınırlandıran hiçbir şey yoktur. sizin kararınızla başlar her şey. yaptığınız her hatada kendinize kızarsınız bu nedenle. oyun bittiğinde de devam eder bu kızgınlık. kaldırımın üzerindeki çizgiler tahtaya dönüşür. nerede hata yaptığınızı ve kurtuluş yolu olup olmadığını düşünür durursunuz yürürken. sayfa üzerindeki cümleler anlamını yitirir. her harfe odaklanırsınız. harfler taşlara dönüşür. bir bakmışsınız ki oyunu düşünmeye başlamışsınız yine. yavaş yavaş kişiliğinizin tahta üzerinde açıkça okunduğunu anlarsınız. oyun stratejiniz değişirken, karakterinizde değişime uğrar. artık kendinize kızmak yerine,yapacağınız hamleleri düşünürsünüz sakince.rakibinizin akıllıca hamlelerine saygı duyarsınız ardından. hatalarınızdan ders aldığınız gibi, başkalarının tecrübesinden yararlanmayı da öğrenirsiniz böylelikle. tahta üzerinde hayatta kalmayı başardıkça, yaşamınızın kontrolünü de ele geçirme şansına erişirsiniz.
hayat gibidir go.sadece siz yoksunuzdur. başkalarının hareketlerine de göre şekillendirirsiniz kendinizi. engellerle karşılaştığınızı düşündüğünüzde, başkalarını ve sistemi suçlamak yerine kendinizin de bunun parçası olduğunuzu ve şartları değiştirme şansına sahip olduğunuzu fark edinceye kadar yenilir durursunuz.
heryeri go tahtası olarak görüp, sofradaki tuz ve karabiber ve şekerliğin çatal ve bıçağı nasıl çevreleyebileceğini, bir sonraki bardak hamlesinin nasıl olması gerektiğini düşündüren oyun (yaşam tarzı)
japonların çinliler'den daha çok önemsediği, önemi anlaşılan ülkelerde 6 yaşına gelen her çocuğa öğretilmeye başlanan oyun. satranç'ta olası değişik oyun sayısı 10 üzeri 120 iken; go'da 10 üzeri 761'dir. üstelik satranç'ta oyunun ilk 10 hamlesi genelde aynı olduğu için bu sayı daha da düşer. oyun sadece oynanarak bile çok şey öğretir. yeni başlayan birine 30 kyu verilir. bu 20, 10 derken 1'e kadar yükselir. daha sonra ve oyunu öğrendiği varsayılarak sho-dan denir. bu ilk siyah kuşak demektir. 7 kuşağa kadar yükselebilirsiniz. 8ve 9 ise dünyada az sayıya verilmiş bir ünvandır.